Ağlamamak marifet mi ?
Hissetmemek dünyayı,
Gözyaşını iki göz kapağının arasına hapsetmek,
Kaybetmek dünyadaki değerlilerini,
Üzülmemek,
Marifet mi ?
9 yaşında veya 21 yaşında,
50 yaşında veya 55 yaşında,
Yetim kalınca insan
Annesi ölünce, anneannesi ölünce,
Babaannesi ölünce,
Yetim kalmak marifet mi ?
Dillerden dökülürken tüm hüzün kelimeleri,
içinde koparken tüm fırtınalar,
Anlamlarını yitirmişken bomboş gözler,
Eksik kalmak marifet mi ?
Ayakları gün be gün eksilirken bir masanın,
Sallanmaya başlamışken yıkılırcasına,
Allahtan rahmet okurken ruhuna,
Dökülüp kırılmamak marifet mi ?
Özlenir,
En çok ne özlenir?
Sevgilinin sesi, gözü, kaşı, bakışı
Uzatılmaya çalışılan sakalları
Sola taranan saçları
Masumca bir tebessümü...
Özlenir.
Adam gibi adamlığı
Ben burdayim diye konuşan efendiliği
Güven veren duruşu...
Ah, aklıma düşüyor yine o kaşları
Kaşları ki gözümden çıkmaya hiç niyeti yok
Sonra gözlerim iniyor dudaklara
Dudaklariysa bir şah eser...
Ve içimde bir deli çığlığı:
Unutulur musun ey sevgili!
Özlenir.
Hani usta ne demiş:
En çok ne özlenir
En çok ne uzaksa o özlenir.
Özlüyorum seni...
17.09 2015.
Çatlakmargrit
bir derin düşünce , düşler yere düşünce
bir soğuk kış akşamı yeşil gocuk üstümde
toparlamak mı çare yoksa bırakmak mı yerinde
neler döküldü bakmak veya neler kaldı yerinde
Kafiyeler basit kalır düşünceler kaybolur
biraz sanat gibi dudaklarından öpersem hep ayb olur
şark misali talan gönle senin aşkın garb olur
zaten kavuşmak imkansız apolitik bir harb olur.
M oralim bozulmuş durumda hayata dair umudum azaldı
O iyi insan nereye gitti hiç ama hiç aklım almadı
R ahatım kaçtı neşemin beni terkedeli çok oldu
A şkla yaptığım her işe karşı ciğerim soldu
L ayık olamıyor hiçbir şey benim sevgime
i nsanlara güvenim kalmadı sanki yapayalnızım
M utluluksa altın kadar değerli uğramıyor gönlüme
B ir yudum neşe iki lokma umut karnım doyardı ama
O nca şeye rağmen bir tek bunlar olsa yanımda
Z aman geçtikçe kara bulut misali kaplıyor içimi
U zayıp, gittikçe yollar zehir gibi giriyor kanıma
K i ne kaldı şunun şurasında bir kurşunla intiharıma..!
Kirmizi üzümler toplamistik bir yaz günü
Kirmizi gecenin birinde sarhoştuk, agliyorduk
Ustaca inandiriyorduk birbirimizi
ay ışığının güneşi kıskandıran masallarına.
gözlerine dalıp gitsem,geçer mi herşey?
diner mi tüm acılarım?
kabuk bağlar mı yaralarım?
yoksa daha da kanayıp iyileşmez mi sonsuza dek?
bilmiyorum... sanki daha önceden hiç
gitmediğim bir şehirdeymişim gibi hissediyorum gözlerine dalıp giderken.
yolunu kaybetmiş,çaresiz,herkese,herşeye yabancı bir yolcuymuşum gibi.
Sanki çıkmaz bir sokaktaymışım gibi.
Ve yolumu bulmak için sadece senin yardımına muhtaçmışım gibi.
senin gülümsemeni izlerken sanki cennetteymişim gibi
hissediyorum.sonunda huzura kavuşmuşum gibi.Kötü olan herşey ve herkes artık yok olmuş gibi.Sanki,sanki herşey geçecekmiş gibi geliyor
seni izlerken .birden arafta buluyorum kendimi.Ne cennetteyim ne de cehennemdeyim.Henüz huzura kavuşamamışım gibi.Bir yandan sen gülünce içimde oluşan huzur,yüzümde oluşan tebessüm bir yandan da kendimi imkansızlığa inandırmışlığım var.Ben gelemem sana, çünkü seni ne dizelere sığdırabildim ne de şarkı sözlerine.Ben,ben seni sadece adın geçtiğinde sıkıştığını bildiğim çaresiz kalbime sığdırabildim.(tamam bu son söz)