şiddet kültürü ve polis devleti

entry2 galeri0
    1.
  1. Bir BLOGTAN ALINMIŞ; HAKLI VE KUSURSUZ BiR YAZI.

    Şu videodaki görüntülere bakıp da insanlığından, vatandaşlığından, adalet sisteminden utanç duymayan miliyonlarca Türkiyeli vardır sanıyorum. "Eeee haketmiş! Çalmasaydı!" Diyen o kadar çoktur ki! Oysaki çaldığını bile henüz bilmiyoruz. Hiç bir delil yok ortada. Çünkü sözü edilen suç görünmüyor. Yani bir tek kuyumcunun şüphesi var ortada.

    Oysa ki bu videoda görütülere yansıyan suçlu bilezik çaldığı iddia edilen genç kız değil. Suçüstü yakalanan kuyumcu ve polistir. Kuyumcu kiza fiziksel saldırıda bulunduğu için suçludur, polisler işkence yaptığı için suçludur.

    Polisin gorevi yargilamak değildir. Ceza vermek değildir. Hele psikozunu tatmin etmek hiç değildir. Şüpheliyi (mahkeme karar vermedikçe herkes suçsuzdur çünkü) adalete teslim etmektir görevi polisin. Hele hele kaçma girişiminde bulunmayan, bulunamayacak olan - elleri kelepçelenmiş birine böyle dayaktır suç olan.

    Kimdir suçlu? Yasaları çiğneyendir. Iskence yasaya aykırıdır. Polisler işkence yapmışlardır ve suç işlemişlerdir. Bir de zanlının videoya yakalanmamak için odaya götürülüyor olması, olayin kastını da gösteriyor. Yani yasayı çigneyen bu polis hangi yasanın koruyucusu olacak?

    Biliyorum safça ve salakça geliyordur bu sorularım. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz? Ne kadar salakça yaşadığımızı-Ne kadar zavallıyız! Ve bu sizin başınıza gelmez sanıyorsunuz. Gelecek bir gün. Bir trafik meselesinden, ya da küçük bir tartışmadan, ya da aranan birinin eşkaline benziyorsunuz diye düşecek yolunuz karakola. Ya da ya da sadece yanlış zamanda yanlış yerde tesadüfen bulundunuz diye yolunuz düşecek oraya. Size de böyle davranacaklar. Sizin bacınıza da! Kızınıza da!

    Başınıza polis vahşeti geldiğinde sakın üzülmeyin onurunuz kırıldı diye. Olmayan şey kırılmaz. Isterseniz ne zamandan beri onursuz yasadığınızı kendinize sorun!

    http://elestirelmedyagunl...m/2007_09_01_archive.html ADRESiNDEN ALINTIDIR.
    2 ...
  2. 2.
  3. önce bahsedeceğim üç konu var. biri muzaffer erkan, diğeri polis dayağıyla bebeğini düşüren kadın, sonuncusu ise yahya öztürk.

    muzaffer erkan, eski samsun emniyet müdürü. kapatılan dtp nin genel başkanı ahmet türk'ün, mahkeme çıkışı yumruklanması sonucu ivedilikle açığa alındı. ne yapsındı bu adam? alabileceği tüm önlemleri aldıktan sonra, o yumruğun atılmasını nasıl önlesindi? kaldı ki; bu önlemleri almak, takibini yapmak ilçe emniyet müdürlerinin işi. önleyici hizmetlerin, çevik kuvvetin işi. muzaffer erkan bu birimlere gerekli talimatı verecek kişi.
    ama yumruklanan bir "siyasî"!
    olur mu hiç sadece polis memuruna, veya ilçe emniyet müdürüne ihtar vermek(!)
    teşkilatta ne sunaklar var azizim.
    hop, alıverirsin görevden. bu kadar basit. daha samsun'a göreve geleli 9 ay olmuşmuş, yok efenim namuslu polismiş, hiç ırgalamaz. işin içine bakanlar, siyasiler girdi miydi; hiçbirinin esamesi okunmaz.
    kelle koltukta kaçakçılıkta, terörde geçirdiğin yıllarun üstüne, üvey evlat muamelesi görürsün. böyle bu işler. ağırlık merkezimden de uydurmuyorum bunları. var emniyet mensubu akrabalar. ben anlatmayayım. yılmaz özdil'in sevdiğim nadir yazılarından biri. hakikaten teşkilat bu evladını korumadı. yediler muzaffer erkan'ı.

    canımı sıkan konu şu ki, bu aynı b.kun laciverti bu bdp her seferinde bebek katili apoya sayınlı mayınlı konuşur, bir iki soruşturma talebinden sonra artık o da kanıksanır, savcılar hiç ilişmez; sırrı sakık "ey hükümet, gülün dikeni nerenize battı" der, 'aman ortalık karışmasın' diye o da politize edilir. saçma sapan paralel gündemlerle unutulur. ama iş, emir eri gibi kullandığınız emniyet genel müdürlüğüne gelince, alın açığa...

    ikincisi bebeğini "güya" polis tekmesiyle düşürdüğünü iddia eden kadın hakkında. öncelikle bize öğretilen tarih gibi, bize gösterilen haberler de yalan. medya dediğin, akşam yemeğinde karides yemezse ölecek hastalığına tutulmuş insan topluluğu. bunların sansasyonel haber için yapmayacakları iş yok. hatta bak şöyle de bir olay var, taksim'de yılbaşı tacizleri olsun diye dua eder bunlar. baktılar ki olacağı yok, kendileri katakulli yapar. akşama da mis gibi bomba haber çıkar. neyse, bunları da uydurmuyorum. zamanında polis muhabirliği yapmış insanlar bilirim. ispat hakkı gizlidir. dönelim şu polis dayağıyla bebek düşürme olayına. bu kadın zaten kürtaj olmaya gitmiş eylemden önce. olmuş da. ilgili haber şudur üniversite öğrencisi falan da değil, bildiğin lise 2 terk. kimse acıtasyon yapmasın haybeye. ha! yine de doğru mudur polisin orantısız güç kullanması diyeceksiniz. türkiye de polisin ne gücü var da, orantısız olsun amına koyim derim. yurt dışında greenpeace aktivistine iki el ateş edip öldüren polis gördü bu gözler...

    üçüncüsü yahya öztürk'tür. bu adamı bahsini ettiğim emniyet mensubu tanıdığım vasıtasıyla bilirim. emniyet f tipi olmuş diyenlere kurban edilmiştir kendisi. "fethullan gülen'den nefret etmiyorsan, fethullahçısındır" mantığıyla trabzon'a atanmıştır. biraz araştırdım, uzun zamandır da rütbe ataması yapılmıyor. mimlendi gibi bir şey. agop gazetesi başyazarı hrant dink öldürüldükten sonra, dava trabzon'da görüldü bir süre. terörle mücadele şubesinde görev yapmakta olan yahya öztürk, yasin hayal'e "güya" aferin demiş. uzatmayayım, hrant dink'ın ailesi ve avukatları ihmal var diyerek itiraz ediyorlar. rize cumhuriyet başsavcılığı itirazın reddine karar veriyor. hop, bir çamur at izi kalsın daha. bir soruşturma da yahya öztürk geçirsin. nedir ki...polis değil mi. vardır bi bokluğu(!)

    başta anlatacağım konuyu sonda anlatanlardanım ben. gelelim hopa mevzusuna, metin lokumcu, 31 mayıs 2011 ak parti mitinginde yaşamını yitiren vatandaş. böyle söyleyince ne kadar masummuş gibi görünüyor değil mi? peki işin aslı öyle mi? değil. haber medyaya "oradan geçen emekli öğretmen biber gazından etkilendi, kalp krizi geçirdi ve yaşamını yitirdi" diye düştü. 2 dakika geçmedi, düzeltme haberi geldi. "metin lokumcu'nun ödp üyesi olduğu belirlendi" ulan hani oradan geçen sade vatandaştı! haberi yapanlar bile atmasyon peşinde! buna tepki veren sözde emekçi sevicilerin samimiyetine ne kadar güvenilir ki!? onlara olay olsun, yeter ki bağcıyı dövsünler.cüneyt özdemir, olay yerindeki muhabirden alıyor son bilgileri. anlattığına göre halay çeken gruba birden tazyikli su sıkılmış, onlar da tepki vermişler doğal olarak! (at yalanı sikeyim inananı) cüneyt soruyor: "peki bu alışık olduğumuz bir yöntem değil, polis daha önce uyarmadı mı hiç?" hizaya geliyor muhabir, "daha önce polis uyardı. anons etti ama orada taşkınlık devam etti" lan bunu neden söylemiyorsun andaval? seçim arabasından düşen bir polis memuru ağır yaralandı, onu da söylesene, hiç mi haber değeri yok mu amınakoyim! hepsini geçtim, demokrasi çığırtkanlığı yapan güruhun akp zihniyetine bok atmalarını anlamıyorum. kendinizle çelişmeyin bari. ulan ben gelmişim hopa'ya ak parti olarak. chp ve ödp ilçe teşkilatının orada ne işi var bi kere! seçim propagandamı, konuşmamı yapacağım. sen ne akla hizmet "gösterilerle, taşla, sopayla" engellemeye, provoke etmeye kalkıyorsun bunu! chp nin pankartının yanına ödp posteri asılması, danışıklı dövüş değil de nedir? chp ilçe teşkilatının başındaki adamlar ne cesaret işbirliği ediyor ödp gibi bir partiyle! ben söyleyeyim, başlarında "höyt!" diye hesap soracak bir başkan yok da ondan. hiyerarşi baştan bozuk. kraldan çok kralcı olmuşlar. panzerin üstüne çıkan bir kadın, zafer ilan etmişçesine ödp bayrağını vermesini istiyor arkadaşından. medyada resimleri falan var. isteyen pm atsın, gönderirim. kafalarda polis=hükümet gibi hastalıklı bir düşünce yapısının ıslahı mümkün değil sanırım bu saatten sonra. ve sen şimdilerde "emekçi"lerin şehit ilan ettiği metin lokumcu, emekli öğretmendin, kalp krizi riskin vardı, ne işin var onca hengamenin içinde. açıkça soruyorum evet! ne işin vardı! vicdansız yaftasını yapıştıranlara selam ederim. selam ettiklerim, mavimarmara'daki şehitler için aynısını düşünmediler mi? "böyle olacağı belliydi, gitmeselerdi" demediler mi? tepki göstermesin mi, koyun millet mi olalım sorusuna cevaben kendimi örnek göstereyim. katılmak istedğim belki onlarca eylem, gösteri oldu. ama yanaşmadım. henüz öğrenciyim. öğrenciyken değilse ne zaman diye de soracaksınız evet. benim bugün herhangi bir eylemden ötürü parmak izim alınsa, sittin sene kurumsal şirketlerde çalışamam. kıytırık bir staj için bile savcılıktan "iyi hal" kağıdı istiyorlar. ulan ben sokaklarda eylem yapacağıma, kariyer yaparım. sözümün dinleneceği statüye sahip olduğumda, elbet kuyruklarını sıkıştırıp dediğime gelecekler! anarşizmi götünüzden anlamışsınız siz. pardon. 68'de de böyleydi bu. devrim diyerek siyah-beyaz fonda bıyıklı bir che şablonuyla duvarları boyarlarken, küresel emperyalin oyununa geldiklerini anlayamadılar. anlayamadık. ve şimdi de böyle. hopa'da ohal falan yok efendiler. sadece taş atanlar, provakasyon peşinde olanların ifadeleri alınacak. ulan hangi partiden, kimden olursa olsun, başbakana taş atıyorsun, sonra hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecektin yaşantına? olan kime olacak ben söyleyeyim, hopa emniyet müdürüne. soruşturma geçirecek. mahkeme mahkeme aldığı önlemlerin gerekliliğini anlatacak. 15 senelik devlet memuru, ülkeye zırnık katkısı olmamış üç beş kıçı kırık için ter dökecek. bu mu lan emeğe saygı. polis devleti diye zırvalayanlar, bi siktirin gidin. harbiden.

    (bkz: öksüzün siki anasına kalkarmış)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük