onu bilmem de cengiz han'ın moğollara koyduğu kurallar gelmeli, önündeki adamın kesesi (cüzdanı) düşerse onu görüp o adama vermezsen başının kesilmesi gibi.
Edit: iki hırsız eksilemiş *
insanların tecavüz, taciz gibi eylemlerinin bastırılmış duygularından ileri geldiğini dikkate alırsak şeriat tümüyle bu dürtülere yol açmaktır. he millet azmasın diye hepimiz çıplak mı gezelim? hayır canım onu demediğimi sende biliyorsun sayın okur.
düşünce, eğer kadınlar tamamen kapansa tecavüz önlenir mi ya da azalır mı, ise, isterse kadınlar ve erkekler ayrı gezegenlerde yaşasın geriye farklı seçenekler kalmakta. eşek, ördek gibi.
tecavüzü önlemek için insanların psikolojisini düzeltmek lazım. o da şeriatla olmaz bu kesin.
yaşanmaz.
konuşmayacaktım ama, baktım saçma yorumlar devam ediyor, ben de gireyim:
bu tecavüz olayları, asıl batı ülkelerinde çok yaygındır.
hele doğu avrupa'da, inanamazsınız. kadına yönelik şiddet de öyle...
şeriatta tecavüz olabilir mi?
sikinden asarlar adamı!
hırsızlık olabilir mi? kolunu keserler...
bunlar bu düzenin ürettiği ve beslediği suçlardır.
şeriatin gelmesi değilde şeriatı uygulayabilecek bir toplumun gelmesi durumunda tecavüzler yaşanmayacaktır. hiç bir devrim tepeden inme olmaz önce insanları ahlaken dinen mutmain eylemek gerekir insanların razı olması islamı sevmesi gerekir tepeden inme devrim olmaz.
şeriat yanlısı olanlar varsa iran'a iş için gidip orada belli süre yaşamış birkaç insan bulup onlara sormalı: iran nasıl bir yerdir ? şeriat kanunları gayrı ahlaki işleri ne kadar önlüyor? diye.
o insanların verecekleri cevaplar ahlaksızlığın türkiyeden kat kat fazla olduğu şeklinde olacaktır. kızını para karşılığı ama 1 gün ama 3 gün ama parasına göre 1 haftalığına evlendiren mollalar,türkiye gibi ülkelere göre kat kat fazla olan eşcinsellik vs vs. (yanlış anlaşılmasın eşcinsellik bir ahlaksızlık değildir elbette ama bir toplumda oran olarak fazlaysa eşcinsel eğilimler o toplumda bir sorun var demektir.zira bilimsel olarak ortalaması bellidir bu işin).
netice itibariyle 3 tane yobaz mollanın koyduğu kuralların dinle islamla alakası yoktur.islam dini açık ve net biçimde kuran-ı kerim demektir ve kuran, insana yapması ve yapmaması gereken şeyleri söyler.diğer kutsal kitaplar gibi.
örneğin kuranda allahın verdiği canı allahtan başkası alamaz der.ama adam öldürene şu kadar ceza verin tahammüden olursa bu kadar, nefsi müdafa olursa şu kadar ceza demez.
dolayısı ile kuran bir ceza maddeleri kitabı değildir.insanoğlu karar verir bunlara.devletler insanoğlunun huzuru ve refahı için vardırlar.devlet dediğin soyut bir kavram.devlet bizleriz.dolayısı ile biribirimizle ilişkilerimizde hak ve adalet kavramlarının önceden yazılmış kurallarla gözetilmesi için devlet var. o kuralları bizler yazıyoruz.şerri kurallarıda insanlar yazıyor.
o yüzden şerri kuralların hepsini islam dinine yontmak cehalettir.belirttiğim üzere kuran'da ceza maddeleri yok.tecavüz edeni asın kesin şu kadar yıl ceza verin demiyor.sadece doğruyu ve yanlışı anlatıyor elbette insanoğlunun ortak akılla örgütlü olmasını öğütlüyor ama bir şekil tarifi asla yapmıyor kuran.
o sebeple şeriat dediğin din adamlarının kendi kafalarına göre oluşturduğu hükümlerdir.içlerinde bugün tüm gelişmiş ülkelerin ceza hukuklarında yer alan hükümler olduğu gibi akla mantığa uymayan çağdışı yobaz bağnaz hükümlrede vardır.o nedenle de islamla bağdaştırılamaz.zira islam akıl ve mantık dinidir.
elbette suç oluşturacak ahlak dışı işlere karşı insanoğlu devlet mekanizması eliyle gereken yaptırımları uygulamalıdır ama bu kuralları ortak akıl,toplumsal ve evrensel şartlar ışığında hiçbir inancı direkt referans almadan oluşturmalıdırlar işte buna laiklik diyoruz yani dünyevilik.
hiç kimse merak etmesin ortak akla ve mantığa uygun olan tüm kurallar islam dinine de tüm dinlere de uygundur.aksi olması zaten düşünülemez.yani laiklik dediğin bir kuralı oluştururken ortak akılla mı karar verecez yoksa 3-5 kişinin dayatmasıyla mı. mesele budur.
sonuç olarak herşeyin başı insanı doğru eğitmekten geçiyor.dünyada suç oranlarına baktığımızda iskandinav ülkeleri en düşük suç oranlarıyla zirvedeler.çünkü kültür düzeyinin en yüksek olduğu toplumlar bunlar. koyulacak kurallar tabiki çok önemli verilen ceza elbetteki caydırıcı ve mantıklı olmalı ve suça ceza verilmeli yani suç olmayan şeyleri yobaz bir zihniyetle suçmuş gibi görmemeli ama en doğru kuralları bile ne kadar etkin tatbik edersen et eğer bilinçli ve ahlaklı bir toplum yoksa suç azalmaz.helede konulan kurallar 3 tane din bezirganının belirlediği şekilde olursa iş daha da içinden çıkılmaz bir hal alır. bkz malesef bir çok arap ülkesi.
Şeriat olan yerlerin halini de gördüğümüzden cihetledir ki tecavüzün suçu kadında veya erkekte değildir, suç cahil olmaktır, beyninle değil z*kinle düşünüp hareket etmektir.
tecavüz eden kimseye nasıl bir ceza verilir?
süleymaniye vakfı > cezalar > yazılı fetvalar > zina tarih: 06 mart 2015
soru: kur'an ve sahih sünnete göre tecavüz eden kimseye nasıl bir ceza uygulanır? yani zorla birisinin ırzına veya namusuna geçen kimseye islam hukukunda hangi ceza uygulanır?
cevap:
kur’ân ışığında yaptığımız çalışmalardan ortaya çıkan sonuca göre tecavüz suçu işleyene iki tür yaptırım uygulanmalıdır. bunlardan ilki kul hakkı kapsamındaki tazminatlar, ikincisi ise ceza kapsamındaki yaptırımdır. suçla birlikte doğan allah hakkı ise suçlu ile allah arasındadır; kişi tövbe eder, kendini düzeltirse uhrevî cezadan kurtulur. işlediği suça karşı verilecek ceza kamu hakkı kapsamında olduğu için, suç sabit olduktan sonra suçlu hiçbir şekilde cezadan kurtulamaz. verilecek tazminat cezaları kul hakkı kapsamında olduğu için mağdur tarafından affedilebilir.
1. tazminatlar
mağdurun durumuna göre tazminatın miktarı değişir. aşağıdakilerden biri veya birkaçı aynı anda takdir edilebilir.
a. diyet: tecavüz fiilinden dolayı vücutta meydana gelebilecek doku yaralanmalarına karşılık ödenecek tazminat tam diyet üzerinden tespit edilir.
b. mehr-i misil: evliliğinin zamansız bitmesi veya hiç evlenememe veyahut dengi olmayanla evlenme zorunda kalması ihtimaline binaen suçluya mehr-i misil yükletilir. mesela bekar bir kızın tecavüze uğraması neticesinde artık hak ettiği dengi biriyle evlenememe veya dul biriyle evlenmek zorunda kalma ihtimali, evli kadının tecavüze uğraması sonucunda kocasının onu boşaması gibi durumlara karşılık olmak üzere faile mehr-i misil yükletilir.
c. hükümet-i adl: mağdurun sahip olduğu maddi menfaati kaybetmesi durumunda bilirkişilerce usulü dairesince takdir ve tayin edilecek diyettir. örneğin mağdurun işini, çevresini ve itibarını kaybetmesi gibi durumlarda faile yükletilir.
2. cerrâhî kastrasyon cezasi
fail hukûken ve ahlâken dokunulması yasak bir organa hakkı olmayarak ve zorla zarar verdiği için kendi organına da zarar verilmesini hak eder. failin verdiği zarar mağdurda bir ömür boyu etkisini sürdürecektir. suçun bu vasfından dolayı verilecek ceza da fail üzerinde bir ömür boyu kalıcı olmalıdır. bu vasfı sağlayacak ceza; cerrâhî kastrasyon yani cerrâhî hadım işlemidir. şu halde tecavüz suçunun cezası cerrâhî hadımdır.
bu ceza ile birlikte bir defalık zarara karşı sürekli zarar verilmiş olur denecek olursa: hırsızlık suçunda da fail bir defa zarara karşılık ömür boyu kesik elle dolaşmak zorunda kalmaktadır.
ceza ağır denilecek olursa, cezanın ağırlığı suçun ağırlığından kaynaklanmaktadır. normal hırsızlıkta sadece el kesiliyorken, fesat yollu hırsızlıkta (hirabe durumunda) elle birlikte ayak da kesilmektedir (bkz: mâide, 5/33). suçun ağırlığı arttıkça cezanın ağırlığı da artmaktadır.
tecavüz suçunun cezasına dair daha geniş bilgi için aşağıdaki linkte bulunan mukayeseli fıkıh müzakeresinin izlenmesini tavsiye ederiz: