cips, çekirdek gibi ses çıkaran yiyeceklerin gecenin orta yerinde veya sabahın köründe (bu zamanı özellikle beklerler) hayvani bir şekilde kulağınızın dibinde tüketilmesi. bir uyanırsınız bizim yavru loş ışığın içinde bir şey görecek gibi karanlığı seyredip çekirdek çitler, cips tüketir. zaten hemen fark edersiniz bu hayvan eti yemiş insan müsveddesini. önünüze veya arkanıza baktığınızda tek dik kafanın bu hayvanata ait olduğu hemen belirginlik kazanır. gözünüzü üstüne diker, sövmekten beter bir bakış atarsınız. ama bizim andaval gözünün yan ucuyla sizin ona dakikalarca baktığınızı fark etmesine rağmen ne hikmetse bir kere göz göze gelemezsiniz. yıl 2014 nesilleri tükenmedi gitti. bazen merak ederim bu insanlar aşırı radyoaktif maddeye mi maruz kaldı yoksa bir sığır yetiştirme çiftliğinden mi dağılıyorlar yeryüzüne. sen ıslah eyle ya rabbi.
uzun bir otobüs yolculuğu idi ve ben yolculuk esnasında hiç uyuyamadığım için, çok çay kahve içerim.
esenlerden otobüse bindim koltuğumda oturup gazetemi okuyorken muavin geldi. abi şurda iki dakka kestireyim kaptan gelince bana seslen sana zahmet dedi. tabi dedim. ancak ben orta kapı hizasında oturuyorum, salak gitti 5 sıra önüme yattı. tabi kaptan geldi o esnada ve onu öyle görünce hokkalı bi tokat yapıştırdı çocuğa. üzüldüm.
neyse yola çıktık. saatler geçti muavinde hiç bir hareketlenme yok. hiçbir servis yapmıyor. velasıl kelam sonunda kaptan kahve istedi. muavin de kahvesini hazırladı tam götürecek kahveyi, aksırdı. burnunu sildi ve aynı peçeteyle bardağın tepesinden tutup kaptana götürdü.
o manzarayı görünce bırak çayı, kapalı su bile istemedim.
Ağlayan bebek olmazsa olmazdır. Hele ki 8 9 saat sürecek Ankara-izmir yolunda. Ne kadar yolculuk yaptıysam hepsinde de vardı bu bebeklerden. Bir de gece yolculuğu yaptığım için çok sıkıntı oluyordu. ama neyse ki takmamayı öğrendim artık. Takıyorumm kulaklığı hor hor uyuyorum. Ha bir de horlayanlar var ki onlaa hiç değinmiyorum bile.