...
ve hep uçurum kenarlarında gülümsüyordun bana.
nicedir kendimi biriktiriyorum herşey aşka varır diyerek.
ve utanmadan ağlayabiliyorum artik gidişlerine.
bir tek sen çıkıyorsun şehirden tüm kalabalıklar yalnizlaşiyor.
içi boşalmiş bir kente içtigim antlari kusuyorum.
"yanindayim" diyorsun en yanim bayramlaniyor...
geceleri molasiz geçiyorum şehirleri, bir aşka bir ölüm yetmiyor bu çağda!
gecemin en zifiri yanini kemiriyor bir sirtlan
ve leşim bir aşki kusmaya and içiyor,
sönmüş olsa da.
gölgeme bile sözüm geçmiyor artik,
oysa ben şehir çocuguyum.
yani yorgunum...
her karanlik bir kent kursa da bana,
içinde ellerin olmayan herşey sadece kalabalik!
bilir misin yanimdaki
düşler kirilarak çogalir.
ve yoklaşarak azalmak
bir varoluş şeklidir çaresizligin...
çünkü güneşi terk edenler çabuk ölür
elleri tütün kokulu gece yalnizlari nikotin biriktirir gece nöbetlerine
bu yüzden
bütün çay bardaklarina dudak izim bulaşiyor
buralarda ölmek ve gülmek arasinda fark kalmamiş
sürüyorum kendimi,
büyük sevdalarini küçük korkulara yedirtenlerin şehrinden...
ömrüm!
kendine sakli bir kent bul
yarin gözlerinden yapilmiş.