Kimine göre özgürlük, kendi ayakları üzerinde durmak falan filan, kimine göre memleketten, aileden eş-dosttan ayrı geçen işkence dolu kayıp yıllardır, burada her birey kendi durumunu bilmeli ve ona göre tercih yapmalıdır.
artısı da vardır eksisi de artısı el bebek gül bebek yetiştiğin ortamdan çıkıp kendi başına yalınız yaşamayı insanları kendiniz olmayı öğrenirsiniz sorunlarla baş edebilmenize sorumluluk almayı yaşamayı öğrenirsiniz. eksisi ailenden ayrı geçen her güne acırsınız eğer gittiğiniz yere tutunamazsanız hep arkaya bakarsınız özlem duygusunu dibine kadar yaşamınıza neden olur bir çok şey vardır ama aklıma gelenler kaba taslak bunlar.
yaşadığınız şehir izmir'de, okuduğunuz okul manisa'daysa her gün 3 saatinizi yollarda geçirmenize sebep olan durumdur. diğer türlüsü ailenizin ekonomik düzeyine bağlı olarak işkence-hayatınızın en eğlenceli, en güzel yılları olabilme uçları arasında bir yer bulur kendine.
hangi şehirden hangi şehire gittiğimizin öneminin oldukça fazla olduğu ve her öğrencinin bazı zorlukları göze alarak istediği, yaşamı şekillendirme durumudur.
Yapamayana mal gozuyle baktigim is. Kusura bakmada gelmissin 18-19 yasina artik cocuk degilsin en buyuk derdin yan siniftaki ayse degil artik. Hatta tek basina eve cik en iyisi bu. Bu arada evin rahatligina kanma ilerde cok rahatsiz olursun.
kim ne derse desin , nerede olursa olsun güzel bir duygudur. o şehri o kadar çok kabulleniyorsunuz ki kendi evinizde yabancı gibi hissediyorsunuz kendinizi.
Özlemdir.
Aile özlemi. Anne özlemidir.
Bunalmışken, ruhen kötü durumdayken annenin hissedip aramasıdır.
Annenin telefonda özledim seni demesidir.
Boğazda yumrudur.
Aslında kötü olmaya rağmen anneye çok iyiyim demektir.
Gözyaşları her daim akmaya hazır biriyseniz, ağlamamak için, komşunun bebeğinin doğup doğmadığını sormaktır.
Annenin yatmadan önce dua oku demesiyle dua okumaya gerek kalmadan huzur dolmaktır.
Telefonu kapatmak istememektir. Ama aksine çabuk kapatmak için uğraşmaktır. Ses analizi bile yapan bir anne ise.
Şehir dışında üniversite okumak anne özlemidir.
soğuk kış günlerinde 6-7 kişi bi odaya sıkışıp birbirinin nefesiyle ısınmayı,
ketılda makarna yapmayı,
batağı, 101'i,
yurttan kaçıp, yakalanma korkusunu,
kredi/burs yatar yatmaz o parayla ziyafet çekmeyi,
iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı kendi başına öğrenmeyi,
ve sayamadığım birçok şeyi tecrübe edersiniz.
elbette aile yanında okumanın da artıları vardır ancak genç yaşta şehir dışında öğrenci olarak yaşanmalı.
Eğer babasız büyüdüyseniz ve annenize aşırı düşkünseniz çok zor olan eylemdir. Aklın hep annende olur. iyi mi, kötü mü ? Bensiz ne yapar ? Yalnızlığa alıştı mı ? Gibi sorular beyninizi kemirir. Bir zamanlar yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen, canınızın bir parçası olan annenizle arada kocaman mesafeler vardır. Sarılmak istersin sarılamazsın. Kokusunu özlersin, özlemekle kalırsın. Sevgisine hasret kalırsın. Her gece gizli gizli ağlarsın. Tatil olsa da görsem diye can atarsın...
mükemmel bir şeydir. üniversite hayatını her anlamıyla yaşarsınız. elbet rezil olursunuz, paranız kalmaz, çok sıkıntılar çekersiniz ama ne olursa olsun asla pişman olmazsınız başka bir şehirde okuduğunuz için. o sıkıntılar da zaten çok güzel anılar olarak kalır ileriki yaşlarınızda.
zevklidir, büyüdüğün şehirde bir de okursan ne anlamı var, kalk git bir kaç şehir gör insan tanı. sonuçta hayata atılacak yaşta insansın. bunlar hep hayat dersi, ne kadar insan tanırsan kültürel olarak da artısı var.