diğer yapılanlar yanında devede kulak kalan durum. Kılık kıyafet kanunu çıktığında da şapka devrimi başladığında da, bu tip olaylar çok sık yaşanmış. Sırf bu şapka kanunu yüzünden yüzlerce kişi öldürülmüş.
cumhuriyet kuruluşunda devleti ele geçiren ittihatçı kadroların halka ve dinine karşı bu nefretini gösteren olay.
ittihatçı nefreti bu kez ergenekon adı altında ilk chp iktidarında hortlamak için pusuda beklemektedir.
gundi kemal ittihatçi iktidarı sağlamakla görevli bir memurdur. bu amaca ulaşmak içim belediye seçimlerinde yaptığı "her fakire 600 tl maaş" vaadinin de ötesine geçeceği beklenmektedir.
"Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyor"du.
26 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara istiklal Mahkemesinde yargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmemiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı. Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun hammaddesinin de ingiliz bayrağının hammaddesiyle aynı olduğunu söyleyerek cevap verdi.
Savcı, iskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak Atıf Hoca savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirterek idama götürülmesine razı bir tutum aldı. Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, müdafaa yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.
Ölümünden sonra Ankara'da bulunan mezarı bulunduğu park yerinden 2009 yılı başında iskilip Gülbaba mezarlığına taşınmış ve 2010 yılı başında kamuoyunun bilgisine sunulmuştur"
Yani bildiri dağıtmış oro...bu cocuğu. Mahkemeye karşı çıkışları da takdire şayan olsa da bu mal adamın asılmasında Mustafa Kemal Atatürk'e belden alta vurmaya çalışanlar yine başaramazlar. Çünkü olay mahalli bir şekilde yerel yetkililerin kararı ile olmuş bitmiştir.
O dönemleri bir düşünelim. Bütün dünyada asılmak elektrikli sandalye ve giyotin (evet fransa da yakın zaman kadar vardı) şeklinde bir sürü idam vardı.
Haa Osmanlı'nın muhteşem demokrasisini konuşacaksak eğer sadece şunu araştırmanız bile yeter.
sıcağı sıcağına yaparsan kabul olurmuş diye inançları vardır, insan birkere yanlış korkunca ölüden bile kokmaya başlar mazallah, suizan yapmıyayım yapmamışlardır diyeyim geçeyim, yaptıkları ne mal oduklarının anlaşılması açısından kâfidir. (bkz: chp zihniyeti)
Tartışılan bir olan olaydır. Mezardan çıkarılıp asılan zat büyük mevlevi şeyhi kemahlı hacı ibrahim hakkı efendidir. 1995 yılında çıkan bir film ile bu olay ciddi biçimde tartışma yaratmıştır. Bir prof bu olayın tamamen uydurma olduğunu söyler. Fakat istiklal mahkemelerinin * arşivlerine bakılamadığından olay tam aydınlatılamıyor.
mazlum hikayelerinden sadece bir tanesidir. Zaten bu adamcağızlar (!) camii de fonda ney ile calınan muzik ile ak yüzleri ile namaz kılarken cenabet cumhuriyetçiler içeri girip bunları öldürmüşler.
Nedense bu inkilap devrimini yapanlar allaha inanmadığı için inanmadığı şeye düşmanlar. öyle garip adamlar işte. (kafası karışmış bunların)
Benim kamyon devirem şakirtçiğimin suriyeli muhalifler ile konusurken tatmin olduğu sayısız yalanlarından biridir...
ibrahim hakkı'nın kızı ve torunununda yalandığı hatta onla ilgili haberi yapan gazeteciyi dava ettiği uydurma haberdir. aynı zamanda yobazların iftira atmaktan hoşlandığını ve birşeyleri karalama çabasında olduğunu gösteren en iyi delildir.
külliyatı yalan olan ve olayları çarpıtmak olan yobaz takımının uydurma hikayesidir.
Çanakkale savaşını da askerimiz değil erenler ve ormanın içinden çıkan aslanlar kazanmıştır zaten (evet bunu da söylüyorlar) Nedense o erenler o aslanlar 400 yıl boyunca cepheden cepheye yenilen osmanlı ordusuna hiç yardım etmemiştir. ?!?!
Neyse konuyu dağıtmayalım. Tarihin geçtiği dönemde Modern Türkiye henüz kurulmuş değil. ve Osmanlı hükümleri uygulanıyor. Böyle kulaktan kulağa hikayelerin elbette gerçeklik payı vardır. Ama şapka takmadığı için kimse asılmadı bu memlekette boşuna ağlamayın yobazcıklar...
yapmıştır bir oro.pu coc.kluğu asmışlardır.. Ne de olsa bu yobazların dedesi sayılır.
