Açıkçası normal karşıladığım bir durum. Bu kadar duygu yüklü insanlar karşılarındakilere vazgeçilmezmiş gibi hissetiriyor. Sanıyorum ki ardından gerçek yüzlerini görünce yeni aşklara yelken açıyorlar.
Bu arada başı nazım hikmetin çektiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Çapkınlıktan ziyade ayran gönüllüler de diyebilir miyiz? Nazım hikmet gibi mesela. Piraye hayatında iken yanılmıyorsam kendisini hapiste ziyarete gelen kuzenine aşık oluyordu.
aşk şairlerinin kadını yüceltmek gibi tuhaflıkları ve bunun için farklı yöntemleri vardır. Ve onların hayalperestlikleri.
Pek çok şair gerçeği değerlendirme yetisini bile isteye zedeleme taraftarıdır hem.
Ayrıca Bilerek kendini susuz bırakan birinin
Suya özlemini ve suyla buluştuğunda neler hissettiğini, o can veren tadı nasıl duyduğunu da hesaba katmalıyız.
O sebeple şairlik sadece çapkınlık değildir. Duygularının hastalıklı derinliği kadınları hoşnut ediyorsa bırakalım delirsinler. Yüceltmekten, acı ve açlık çekmekten, fazla fazla hissetmekten zevk duysunlar bakalım.
amatör bir şair olarak alakası yok adın çıkmış dokuza inmez sekize misali. ağzım laf yapıyor, şiir yazıyorum diye felan hep yanlış anlaşılıyorum. şiir yazmayıda bıraktım kızlara selam bile vermiyorum. insanlar bir garip hüzünlü bir türkü dinlersin bir şeyin var mı ? kim üzdü. şiir yazarsın ooo aşık mısın ?
şunu belirtiyim şiir duyguyla yazılan bir şey öyle ha diyince yazılmıyor o acıyı, hüzünü ya da sevinç ve mutluluğu hissetmeden yazamıyorsun.