filmlerde ayılık yaparak insanları güldürmek, üstün bir yetenek gerektiriyorsa bende yetenekliyim o zaman, bende komiğim. şahan, ne zaman ivedik'ten vazgeçip bambaşka bir film çekerse ve beni güldürürse, o zaman tamamdır bu iş. tükürdüğümü hiç çekinmeden yalarım!
recebivedik serisinden sonrası olmayan ve orada saplanıp kalan şahanın gerçekleştirdiği eylemdir. Bir şeye çok fazla takılı kalıp tekrar tekrar durum komedisi üzerine yüklenince kalite düşüyor ve izleyici kitlelerini yavaş yavaş kaybediyor. izleyici kitlesini kaybetmek bireysel olarak kötü olsada toplumsal olarak iyidir ancak bu kadar tek düzeliğe hala ciddi bir seyirci kitlesi kaybedilmiyorsa bu toplumsal olarakta acıdır. işte o zaman gerçekten mizahın kalitesi düşmüş olur.
ama sizin yüzünüzden, recep ivedik öyle tutuldu ki, adam paranın dibine vurdu. elbette yeni şeyler üreteyim diye çalışmaz. recep ivedik serisini çekmeye harcar bütün mesaisini...
tek başına yaptığı bir şey değildir, onun filimlerini izleyen ve gülen, ayh süffer yha deyip facebook'ta paylaşan gereksiz kitle de en az onun kadar suçludur.
şahan, recep ivedik tiplemesiyle 10 numara iş yapmıştır. izleyince insanı eğlendirdiğine göre sorun yoktur. her ayı gibi davranan sempatik olmaz, insanı güldüremez. bu tiplemeyle insanları güldürüyorsa recep ivedik zaten zeka ürünü bi tiplemedir. her espride vay anasını ben bunu düşünmemiştim kulağıma küpe olsun mantığıyla komedi filmi izleneceğine biraz da sadece eğlenmeye bakılmalı. ileride şahan, türk mizahı adına çok daha iyi işler yapacaktır.
şahan skeç yaptığı dönemlerde çok tutan bir skecini beyaz perdeye yansıtmak istemiş olabilir bu da hakkıdır. buraya kadar bir sorun yok. ancak olay artık sinema filmi yapmak değil, türk izleyicisine alenen gerizekalı muamemelesi yapmaktır.
siz bir film yapıyorsunuz, zaten kısıtlı bir karakter üzerinden zar zor bir film çeviriyorsunuz diyelim, ardından çok para getiriyor diye işin boyutunu değiştirip sürekli aynı karakteri bir tatilde, bir iş hayatında, bir üniversitede diye mekanları değiştirip her şeyi aynı tutarak güya sinema filmi çekiyorsunuz. ayıptır. sırf para için yapılacak iş değildir. şahan'ın biraz sinemaya ve izleyiciye saygısı olsaydı eğer işte o zaman kendi yeni şeyler yapmayı denerdi sürekli. ama o parayı seçti.
gelgelelim suç kimde diye de bazen sormuyor değilim? paranın kokusunu alan şahanda mı yoksa buna akın akın giden türk izleyicisinde mi? sinemanın kalitesini kesinlikle ama kesinlikle sadece izleyici belirler. işte bu nedenle sinemaya giderken, bir şeyleri çok yüceltirken dikkatli olmak gerekli.
filmi izlerken eğleniyoruz, gülüyoruz. recep ivedik'i eleştirenler, filmi izlemeye gitmeden önce sanatsal bir film mi bekliyorlarda ''yok efenim çok küfür, argo kelime var. beğenmedim''diyorlar. ama kendileri filmi izledikleri sırada gülmekten altlarına kaçırıyorlar. recep ivedik gülmek için izlenen, izleyen bütün türkiye seyircisini güldüren, türk mizahını geriletmeyen, birebir türk mizahını kullanan, izlenilesi bir film.
durmaksızın devam eden vahim bir durumdur. mizah insanları beklemediği şekillerde güldürmektir ilginç gelir, anlık olur, bazen hiç yeri olmadığı halde yapılır ki bu yüzden komik olur.. önceleri çok beğendiğim, izlemekten zevk aldığım bi insan olmasına rağmen şahan gökbakar, 'recep ivedik' serisini ısrarla devam ettirmesi hatta üzerine hiç birşey eklememesi yüzünden beni kendisinden fazlasıyla soğutmuştur. mizaha ve Türk sinemasına hiç bir katkısı olmadığını savunan insanlardanım.
Mizah anlayışımızı geriletmek mevzu bahis ise, velev ki Şahan Gökbakar Recep ivedik karakteri ile Türk mizah anlayışını geriye çekiyorsa o zaman evvela geçmiş zamanda kimlere, ve o kişilerin hangi karakterlerine güldüğümüz konusunu bir gözden geçirmemiz gerekir.Yani neredeydik ki nereye gidiyoruz sorunsalı üzerinden gitmektir doğru olan.
Bu memlekette en çok gülünen insanların başında gelen Kemal Sunalın Hanzo adlı filmindeki karakterinin ivedik karakterine oranla daha "ayı" olduğu aşikardır.Hanzo filmini en az 35er defa izlemiş bir nesilin çocuklarıyız vesselam.Ayrıca "gülmek" denen insani işlevin bu kadar eleştirebilinir olmasına anlam veremiyorum.Zira gülmek salt gülmektir.Gülerken düşünme eyleminin gerekliliği yoktur.Önemli olan gülerken kalbe giden salgıların yaşamımızı uzatıyor olmasıdır.
içi boş komedya: ne toplumsal sorunlar vaar, ne de türk siyasetine ince bir gönderme söz konusu . özellikle bir kemal sunal filminde şahan da olmayan herşey vardır . örneğin : kemal sunal ın "gurbetçi şaban" filminde almanya dan çocuk parası alabilmek için baba adı şaban olan bütün çocukları köyde toplamış elini öptürüp kendi üzerine geçirirken oradan bir çocuğa gelir sıra kemal sunal (şaban) çocuğun ismini sorar . çocuk isminin turgut olduğunu söyleyince şaban " turgut olmaz sakıncalı mazallah orayada pahalılık getirir felan" der. gönderme yapılan isim turgut özal dır . yani bizden biridir kemal sunal . fakat şahan sadece güldürür ama lezzetli bir komedi değildir.
adam lanlı lunlu konuşuyor, geğiriyor, yere tükürüyor, sıçıyor, osuruyor, enseye tokat indiriyor. şimdiye kadar zerre kadar içinde zeka barındıran espri yaptığını görmedim. çok uzağa gitmeye gerek yok illa ki gülmek istiyorsanız kıraathanaye gidin onlarca recep ivedikle tanışma şerefine erişirsiniz.
davar, keko karakterler güzel işlendiğinde her zaman komiktir ancak 10 yaşındaki çocuğun bile yazabileceği gibi "osuruk yarışması" gibi şeyler kendi içinde ayrı ince espriler olmadan artık komik gelmemektedir.
şahan'ın eski skeçlerine "hohoho" diye gülmek güzeldi ama bu kadar da düz espri yapılmaz ki. aç uykusuzu, bin tane düz, kalas adam esprisi var, "sami" var, onlara bir göz at...
bu arada komedide küfür, argo, belaltının sonuna kadar kullanılmasını seven biriyim, bunla ilgili bir sorun yok ama biraz yaratıcılık...
gerinin ya da ilerinin ölçütü nedir diye sordurtan yargıdır. Kaba sabalık, küfür ya da müstehcenlik ise mesele, bunlar zaten halk kültürünün ve mizahının, yani bazı sözlük yazarlarına göre mal kafaların gündelik hayatlarının bir parçasıdır. zeka ya da kelime oyunu kim için ve ne zaman iyi mizahı temsil eder? "gezi"deki yüksek mizah kabiliyeti hepimizin kabul ettiği bir olgu. ama bunun karşılığı belli bir yaş grubu ve sınıf-kategori için anlamlı olmuştur. Bu da bir gerçek. velhasıl bir tür mizahı bayağı ve geri bulmanın kendisi de bir sınıfsal işaretleme mekanizması olarak iş görür, hali hazırda görüyor da.