islam dini fıkıh (islam hukuku) mezhebi. Kelime olarak şifa veren manasında Allah'ın bir ismidir.
imam-ı Şafii'nin (Hicri 150 (MS.767), Gazze - Hicri 204 (MS.820), Kahire) kendi usulüne göre şer'i delillerden çıkardığı hükümlere ve gösterdiği yola Şafii Mezhebi denir. Ehl-i sünnet itikadında olan müslümanlardan, amellerini yani ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara Şafii denir. Şafiilik olarak da anılır. Şafii mezhebi dört büyük fıkıh mezhebinden birisidir.
Şafii mezhebi Türkiye ve diğer yakın ülkelerde yaygındır ve Sünni bir mezhepdir. *
kadına ve köpeğe el değince abdestin bozulduğu inanışına sahip mezhep. islamda böyle bir şey yok. bedevi arap geleneklerinin islam diye yutturulmasından kaynaklanıyor olsa gerek.
kırsal alanda geliştiği için kadına değince abdestin bozulduğu yönünde kuralı olan mezheptir.
hanefi mezhebi medeni alanda geliştiği için kadına dokunmak(tokalaşmak en azından) zorunlu bir hadisedir ancak kırsal alanda bu durumun problem yaratacağı kanısından dolayı böyle bir madde vardır.
ancak diğer açıdan bir yeri kanayan şafii tekrar abdest almasa da olur ama hanefinin o durumda abdest alması gerekir. gene medeni ve kırsal alan nedeniyle. nitekim kırsal alanda her an kana sebebiyet verecek bir hal gelebilir başınıza.(düşme, kesilme vb.)
not: medeni kelimesi şehir manasında kullanılmıştır. yanlış anlaşılmaya.
Çoğunlukla, hanefi bir topluluk önünde ibadet şeklinde farklılıklar olması nedeniyle, hanefe mezhebine tabii kişilerce uzaylı gibi görülen (bkz: ehli sünnet) mezhebidir.
Hatta hanefiye tabii olan ve onun sünnetini gerçekleştiren toplumlarda, yaptığı ibadetlerin Hanefi meshebine göre olduğunu bilmeyen bir hayli fazladır. Bu nedenle de bir şafii yi gördüklerinde "mezhep" kavramının var olmadığını inkar edebilirler.
hanefilikten çok şia'ya yakındır içtihat ve uygulamada...
edit: imam şafii gelmiş de ara bulmuş "bağzı" alimlere göre... kimmiş o "bağzı" alimler merak ettik.
ikide bir "hak" mezhep diye altı çizilse de sünneti kur'an'a denk, hatta üstün tutan bir anlayışı benimsediğinden bu mezhep içinde "batıl" denebilecek çok sayıda hüküm barındırır. ayrıca ahad hadisi delil alması da bu mezhebin delil kaynaklarını hayli şüpheli kılar...
bu iki faktörü birbirine eklemlediğinizde "uydur uydur ipe diz" misali senedi çürük hadislerle islam'a aykırı bir alay safsata bulundurduğunu kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.
kişisel kanaatim şafiilerin şeklen müslümanlığa yakın öz olaraksa oldukça uzak oldukları yönünde. fena halde ismailiye tarikatı (mezhebi)'na benziyorlar.
belli oranda katı kuralları olan yorum ekolüdür. tabi bunda iran coğrafyasında çıkmış daha doğrusu burada ciddi taraftar bulmuş olmasının da etkisi vardır. ayrıca ne içtihadi bakımdan ne de uygulamalar açısında şia ile yakından ve uzaktan alakası olmamakla birlikte şia'nın en keskin düşmanı -hanbeli'den sonra- şafii mezhebi mensuplarıdır. genellemeyi türkiye için yapmıyorum. yani şia ve şafii'lik tamamı ile zıttır. hatta şia şii bir ekol olan zeydiyye'ye bile zıt iken şafii'ye nasıl yakın olabilir?
dikkat ederseniz iran ve türkiye'deki hatta diğer orta doğu coğrafyasında bulunan kürtler ağırlıklı olarak hatta %95'e varan oranla şafii'dirler. sizce bu tesadüf müdür? asla değildir...
hak olup olmaması meselesini tartışmadan ebu Abdullah Muhammad ibn Idris el-şafii'nin islam'ın akılcı yüzünün en sağlam temsilcilerinden biri olduğunu söylemek mümkündür.
yapılan yorumların bir kısmının yanlış olduğu ekoldür.
hanefî mezhebi, ilk sistemleşen ekollerdendir islam'daki sünnî amelde. rey ekolüdür bu, islam tarihçilerinin 'akılcı cereyan' dedikleri olay, imam-ı azam ile başlamıştır. o dönemde selefçi olan hanbelîler ila hanefîler çatışırlardı. malikîler de hanbelîlerin nakilci tavrını desteklediler. daha sonra imam şafii geldi ve aralarını buldu, orta yolu tuttu. bunu bazı alimler, ''biz öncekilerle hep tartışırdık, sonra imam şafii geldi ve ortamızı buldu'' şeklinde ifade etmişlerdir.