ÜZGÜNKEN ÇOĞUNLUKLA AĞLARIM AĞLADIĞIMDA GÖZLERiM ŞiŞiYOR BURNUM AKIYOR ÇOK PEÇETE BiTiRiYORUM BUNUN ARDINDAN ELiMDE YAPACAK BiRŞEY KALMADIĞI VE ÇARESiZLiĞiMDEN DOLAYI O YAŞLARLA KAFAMI YASTIĞA KOYMA OLAYI GERÇEKLEŞiYOR VE AĞLARKEN UYUYUP KALIYORUM SABAH UYANINCA NEOLUYOR BiLiYORMUSUN ULAN YiNE YANIMDA DEĞiL YiNE UZAKTA DÜN YiNE AYRILMIŞTI BENDE OKADAR AĞLADIM KEŞKE UYANMASAYDIM FiLAN DiYORSUNUZ KENDi KENDiNiZE. ÇOK REZiL BiDURUM YA KENDiME ACIDIM YEMiNLE
Çaşaf, yorgan, yastık üçlüsü, festival yerine döner, harala gürele dönüp durmaktan, düşünmekten, sıkıntıdan, terden mütevellit donunuza kadar ıslanırsınız.
Camı açarsınız nafile, sigara yakarsınız boşuna, açıp iki satır okuyayım kafam dağılsın dersiniz odaklanamazsınız.
Müzik açarsınız, hafiften gozleriniz yaşarır, yastık ıslanır...
Kalbim çıt, gözyaşım pıt hesabi...
Yorulursunuz, gözkapakları ağırlaşır.
Müziği kapatmadan, cam açık, dalıverirsiniz.
Sabaha kütük gibi uyanırsınız o olur!
işte böyle antin kuntin bir uyku aüreci, en tatsızından!
üzgünken uyumanın, daha kötü bir durumu için; sabah ilk gözünü açtığında, uyku sersemliğininde verdiği karmaşıklıkla, lan ben dün üzgündüm, şu şu şu olmuştu demi düşüncesinin, baş ağrısı ile birlikte hatırlanmasıdır.
Üzgünken bir anda yoruluyorum, ağzımı açmaya takatim olmuyor. Sanki taş taşımışım, hamallık yapmışım, madende çalışmışım, inşaata çuval taşımışım, en zorlu dağları tepeleri aşmışım gibi bitkin düşüyorum. Öyle bi yorgunluk ki bu; hiçbir şey düşünemiyorum bile. Donuklaşıyorum, tepkisizleşiyorum. Yalnızca tek bildiğim uyumanın iyi geleceği ve kendimi o boşluğa teslim etmenin bana sağlayacağı fayda.
Uyanınca geçmeyeceğini, sorunların, insanın üstüne çullanan yakıcı problemlerin devam edeceğinin bilincedir kişi, fakat o kısa süreli de olsa uzaklaşma, kaçma, uykuda huzur bulma durumu belki de yıpranan ruhu onaran tek şey,
Bilinçaltından bihaber olmaktır.
unutmak bilinçli bir eylemdir demişti bir keresinde biri, aynen öyle. bilinçli olarak problemlerini çözmedikçe, uyuyunca unuttum sanırsın, ama gelir rüyanda sabaha kadar işkence eder sana kaçtığın her şey, en kötü formda. sonra sabah uyanınca neden dayak yemiş gibi hissettiğini merak eder durursun, ya da aniden gelen ağlama krizlerine şaşırır durursun 'hani unutmuştum' diye.
bilinçli olarak unutmak istediğini kabullenip, unutmanın ne anlama geldiği üzerine kafa yorup, o acıyla yüzleşmedikçe rahat yok. Bırak bir kere ne kadar acıyabiliyorsa acısın. Öbür türlüsü kendini kandırmak, o da bir yere kadar. annenin bir sabah gelip rüyanda inliyordun, ne gördün o kadar diye sormasıyla sonuçlanabilir mesela.
bu arada yüzleşsen de geçeceğinin garantisi yok ya neyse.
Gece çareyi uyumakta bulup, sabahında gece yaşadığın olayı hatırladığındaki his çok b*ktan . Hatırlarsın, yatağın üzerinde dakikalarca oturursun . Ardından mesaj gelmesi umuduyla telefonu eline alırsın ancak tabi ki beklenen şahıstan gelen bir mesaj yoktur. Kesik kesik olan bir iç çekiş ile güne başlamış bulunursun.
Depresyonumuzun en ilaç kısmıdır o. Aralara bir yerlere ağlamak sıkıştırılır bu sayede gözler bi güzel yorulduğundan en baba uykuyu çekmiş oluruz. Uyandığımızda geçer gibi oluyor üzüntümüz kısa sürse bile.