Kendilerini mutlu kılmak gayesindeki insanların, mutluluğu aradığı gerçekdışı ve subjektif varyantlarıdır. Tıpkı beşeriyetin beğenmediği için, pek çok tanrı araması, yaratması gibi.
üniversite yıllarımda ders amaçlı olarak okuduğum ve bayıldığım thomas more'nin bir kitabı.
aslında eser de anlatılmak istenen bambaşka bir dünyadır. yani olmayan ama öyle olması istenen yaşanılası bir dünyanın varmış gibi canlandırılmasıdır.
henüz gerçekleşmemiş fakat tasarı halinde var olan düşüncelerimiz olarak özetleyebilmek mümkündür.
ütopyaları, korku ütopyası ve istenen özendirici ütopyalar olarak iki ye ayırmak mümkün.
genel toplum tasarımı anlamına gelen ya da bu konuda ele alınan ütopyaların ilk örneğini platon da görürüz. platonun ütopyası özendirici ütopyalardan olup ideal devlet düzeni, ideal yönetici ve ideal halk konuları üzerinde devlet adlı eserinde karşımıza çıkar.
ütopya kavramını ilk kullanan ise thomas more`dur.
sosyal bilimlerde metodoloji ile tanıdığımız francis bacon, yeni atlantis eserinde halkın yüksek bilgi ve kültür kazanımı konusunu ele almıştır.
korku ütopyaları ise baskıcı-faşist ve totoliter sistemleri ele alır ve devlet-kişi-kurum egemenliği altında ki halkın disipline edilmesi-uyutulması gibi olgular ele alınır. bunların en biliniri ise george orwel`ın 1984 eserinde karşılaşmaktayız.
en temelde karşımıza çıkan iki ütopya türünün haricinde ekonomi-siyaset-dini-bilimsel ve teknoloji ütopyaları da mevcuttur.
"celladım" diyor "sevgili celladım"
"bekle beni" biraz cesaret
"bak nasıl koşuyorum peşinden"
uçurumları atlayarak
tarih mi? yollara düşmenin
kedere benzeyen yeridir tarih
gerçekte var olmayan, tasarlanmış ideal toplum şekli. kökeni yunancadır. "yok/olmayan" anlamındaki ou, "mükemmel olan" anlamındaki eu ve "yer/toprak/ülke" anlamındaki topos sözcüklerinden türemiştir. iki tipi vardır: özendirici ütopyalar, korkutucu ütopyalar.
ay'a çıkacağız geceleri, zeus adalet dağıtacak, denis diderot'la, hume'yle, victor hugo'yla sohbet edeceğiz. insanların kahkahaları yükselecek, savaş ve kutsallar yok olacak esen meltem'le. nezaket yükselecek maviye, okyanusu adaya, ormanı ağaca iade edeceğiz. bize gerçek diye dayatılan bu dünya'nın ütopyasını kıracağız. aslımıza, doğanın aslına döneceğiz. ne tanrı benden gayrı, ne sen benden gayrı olacaksın. karınca olacağız, sırtımızda ekmek kırıntıları, kuş olacağız kayalıkların yoldaşı, seveceğiz çok sevecek. bir bir daha iki etmeyecek, hep bir yumruk olacağız.
senin benim gibi bir (ofis) çalışanının * sabahtan akşama kadar dikkati dağılmadan tam randımanlı çalışabilmesi ütopyadır.
-bu insan hiç mi hasta olamaz?
-bu insanın hiç mi canı sıkkın olamaz?
-bu insanın hiç mi aklı başka şeylere kaymaz? *
-bu insanın hayatında en çok değer verdiği olgu çalıştığı iş yeri mi olmalıdır?
-bu insanın, bu insanın.. * !