üstteki yazara bir şiir bırak

entry35 galeri3
    1.
  1. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...
    11 ...
  2. 2.
  3. Kazak Abdal söyle bu türlü sözü
    Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
    Köyden şehre inse bir köylü kızı
    inci yakut ister mercan beğenmez.
    Kazak Abdal
    5 ...
  4. 3.
  5. yarin dudağından getirilmiş bir katre alevdir karanfil..

    ruhum acısından bunu bildi..

    vurulmuş gibi yer yer kızın kokusundan kelebekler

    gönlüm ona pervane kesildi.
    4 ...
  6. 4.
  7. Dertli ne arayıp gezersin burda
    Ağlatırsa mevla'm yine güldürür
    Nice Aşık kondu göçtü buradan
    ağlatırsa mevla'm yine güldürür.

    Bizim Yunus... Yunus Emre
    3 ...
  8. 5.
  9. idealistadam bu sana.

    Yağ satarım bal satarım,
    Ustam ölmüş ben satarım.
    Ustamın kürkü sarıdır,
    Satsam 15 liradır.
    Zambak, zambak,
    Dön arkana iyi bak.

    Evet.
    5 ...
  10. 6.
  11. https://www.youtube.com/watch?v=V9fLgAkEENA

    Bedava yaşıyoruz, bedava;
    Hava bedava, bulut bedava;
    Dere tepe bedava;
    Yağmur çamur bedava;
    Otomobillerin dışı,
    Sinemaların kapısı,
    Camekanlar bedava;
    Peynir ekmek değil ama
    Acı su bedava;
    Kelle fiyatına hürriyet,
    Esirlik bedava;
    Bedava yaşıyoruz, bedava.
    Orhan VELi
    2 ...
  12. 7.
  13. herkes herkesin dul annesi
    herkes herkesin şefkatli adres defteri, makyaj çantası
    herkes herkesin üvey sevgilisiydi ortalıkta
    herkes herkesin ironisi, istanbul hatırası!
    telaştan olacak ağızsız bir kadınla öpüşürken korkmak
    gibi bir geceydi, gündüzdü, öğleydi, vakitsizlikti ya da
    o kadardı.

    Küçük iskender
    4 ...
  14. 8.
  15. Duvardaki resme baktım yoktun karşımda
    Madem olmayacaktın neden umut verdin bea
    seni sevdiğimi yazmıştım dört bir yana
    kafiye için yazdım sakın üstüne alınma haaa.
    7 ...
  16. 9.
  17. gözlerin bal gibi en sevdiğim tatlı kazandibi .. Üstat kemal sunalın sevdiğim dizesi..
    4 ...
  18. 9.
  19. tükenen ümitlerin arkasında
    bir yıldız vardır muhakkak
    bir kutup yıldızı mı
    yoksa bir yanıp bir sönen yıldız mı
    bilinmez...
    ama bir yıldız vardır muhakkak
    deli haşim
    3 ...
  20. 10.
  21. Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    Bir gün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
    5 ...
  22. 11.
  23. ne ben sezar'ım
    ne de sen brütüs'sün
    ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün
    artık seninle ben
    düşman bile değiliz.
    4 ...
  24. 12.
  25. Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
    Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
    Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
    Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
    ''Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz''.
    Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
    O gülün yüzü gülmüyor sensiz
    O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
    Hepten hüzünlü bu günlerde
    Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
    Masada tabaklar neşesiz
    Koridor ıssız
    Banyoda havlular yalnız
    Mutfak dersen - derbeder ve pis
    Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
    Vantilatör soluksuz
    Halılar tozlu
    Giysilerim gardropda ve şurda burda
    Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
    Mavi gece lambası hevessiz
    Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
    Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
    Radyo desen sessiz
    Tabure sandalyalardan çekiniyor
    Küçük oda karanlık ve ıssız
    Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
    içeri girmeni
    Senin elinin değmesini
    Gözünün dokunmasını
    Ve her şey tekrarlıyor
    Seni nice sevdiğimi.
    2 ...
  26. 13.
  27. Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı,
    Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı.
    Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı,
    Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı...

    Ağaçların dalları saygılarla eğildi,
    içimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi,
    Böceklerin sesleri birdenbire kesildi,
    Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı...
    Ayın on dördü gökte yavaşça yükselince,
    Bir bağlama başladı önceden ince ince ...

    Birdenbire gürleşip kemençeye karıştı,
    Biri coşkun bir öfke, biri bir yalvarıştı.
    Birini inletirken bir kadının elleri,
    Birinde bir erkeğin kırılmış emelleri...
    Sonra kemençe sustu... Yalnız kaldı bağlama,
    Çalkalanarak diyor ki: “Boşunadır, ağlama!
    Kemençen, bağlamam ve ... Gönüllerimiz kırıktır;
    Her tatlı sevişmenin sonu bir ayrılıktır...

    Gök onun kadar derin , o gök kadar berraktı,
    Biraz sonra nazik ay bizi yalnız bıraktı...
    Bu ayrılık çağının hicranını bir düşün,
    Beni hala yakıyor tadı en son öpüşün!?..

    Hazin hıçkırıkları bırakılmış bir kızın,
    Hatırlattı bütün o eski ayrılıkları.
    Söndürür neşesini gönlümüzdeki hızın,
    Bırakılmış bir kızın hazin hıçkırıkları...

    H. Nihal atsız
    9 ...
  28. 14.
  29. ...
    Söküyorum şimdi sözleri birer birer
    Kalpten kalbe giden yolu kapayan
    Kalbim, anlatılmaktan usanmış,
    Yıldızı sönmüş bir komedyendir artık,
    Dilencinin önünde kahkahalar atıyor,
    Kirli bir mendille çıkınlanmış şimdi dünya.
    Hayretle bakıyorum kedinin gözlerindeki çapağa,
    Geri vermiş hayata çaldığı şiirleri,
    Ne zaman aşkı tersinden okusam
    Anlıyorum kediler bile meğer alışmış bu yokluğa
    Sallayıp duruyorum bu akşam kayboluşumun beşiğini,
    Gönüllü hemşire birinci sigarasına.

    Sarhoşum kadehlerde biriken tozla
    Çekil diyorum kağıda, çekil,
    içer ve zehirlenir
    Ne zaman gözlerimden mürekkep damlasa.
    Kalbime dokunuyorum bir kelebeğe dokunur gibi
    Yetmez mi acaba bu dökülen pullar aşka?
    Yoksa şu sızıyı
    Sobası tüten evin şiirinde mi saklasam?
    Şu sardunyanın kırmızı çiçek açışına
    Yetmez mi acaba ah kör olmuş bir Türk filminde ağlasam?
    Ne zaman sorsam,
    Anlıyorum kediler bile meğer alışmış zamana.

    Dünyayı bir salyangozun izlerinde dolaşsam,
    Elimde parlak bir harita
    Hiçbir atlasta henüz yer almamış.
    Ardımsıra yollara hayalimin kırıklarını bıraksam
    Yeter mi bu izler beni kendime getirmeye acaba?

    Kedilerin Alışkanlıkları/ Didem Mamak
    19 ...
  30. 15.
  31. 16.
  32. 17.
  33. “ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
    çünkü bu,
    seni seviyorumun içine nal salmak demektir
    ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
    oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
    ve gitmen beni dile indirger sevgilim”

    –Ah Muhsin Ünlü
    7 ...
  34. 18.
  35. şartel attı kız barmene bakınca
    nevri döndü buldu bir tabanca
    o güne kadar incitmedi karınca
    hayatı kaydı kurşun yanlış hedefe varınca

    cenaze çıktı kanlı diskotekten
    oysa hoş bir geceydi çaldığın felekten
    geldi barın sahibi "lütfen içki parası"
    demek ki neymiş alkol her fenalığın anası.
    4 ...
  36. 19.
  37. 20.
  38. Sonra bir gün anneler de ölür
    Böcekler ve kertenkeleler ölür
    Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca
    Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür
    Sonra o gün çocuklar da ölür

    Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk

    Sonra büyüdük hepimiz çocuk olduk
    Balçıktan bir külçe olan dölleri
    En iri elleriyle kepçeliyen
    Ve biçimliyen
    Ve hep önce kendidiyle biçimliyen
    O dehşetli yontucuyu
    Doğumu ve gebelik sanatının bütün hünerlerini
    Sütten bir mermere eşsiz bir incelikle işliyen
    Anneyi o usta nakkaşı
    Unutmadık

    Önce anne doğurdu çocuğu acıya
    Sonra çocuk acıya anneyi ve ölümü kattı
    Sonra herşey ve herkes çocuktan var oldu

    Geçti sarp kayalardan aştı nice dağlar
    içti ağulu sütünü hayat denen annenin
    Sıkıntının kutsal kabında yıkadı ellerini
    Hüznü kuşlara dağıttı unutmasınlar diye onu
    Acıyı gömdü toprağa gayrı açar mezarlık çiçekleri

    Böyle vardı bir ırmak kıyısına
    Anne bir tedirginliktir nerede olsa
    Bağırgan bir karmaşadır onun sesi
    takılır gibi eski bir gıramafona titrek bir iğne
    - bu ayıp bu günah
    bu çok ayıp günay
    -el ne der sonra
    ayak ne der
    bırakmaz çoçuğu çocukça yaşamıya

    ama bir gün anneyle de hesaplaşılır

    çocuk yalnız annesine yaşar çocukken
    anne yalnız çocuğuna yaşamaz anneyken
    bölüşür anneliği babanın kasığında
    çocuğun bakışında çelişkidir büyüyen
    ağlamak bir soru olur sevginin yarım payında
    -ah baba
    niye baba

    ve bir gün babalar ölür

    tanrı bir ürpertidir çocuğun yüreğinde
    her tanrı biraz baba gibidir
    yiğit ve erkektir çocukları koruyan
    umacılar ve peri masallarının korkulu padişahı
    çünki tanrıyı yaratan ve öldüren şeyler aynıdır
    vurunca acının ilk gölgesi yaratır kuşkuyu
    acının padişahı elbette zalim olur
    ve bilincin duvarına çarpınca şaşkınlığı
    bir soru önce acıya sonra acıya uzanır
    -hey tanrı
    hani tanrı

    böylece o gün tanrı da ölür

    şimdi annenin yüreğinde ışıyandır
    sevginin ıslak soluğuyla örgülü tapınak
    bir gün bir kalem bir hokka içindeki kana bulaşır
    akıtır mürekkebini sevda denilen papirüse
    hani ki bir kuş gelir bir tapınağın duvarına yuva
    yapar
    çökertir tapınağı daha bir güzelleşir yuva
    işte artık ne anne ne tapınak
    yıkılır gözyaşlarının sığınağı da

    sonra bir gün anneler de ölür

    gerilir gıcırtısı bir tüfek tetiğinin
    öfke yalnız tekliği besler büyür çocuk
    çocuk büyür
    sesi nemli yine elleri yine soğuk
    hayat sığmıyorsa gövdene yüreğini sığdır çocuk
    nemli bir sesi sığdır o gittikçe nemlenen
    çocuk çocuk sana bir dost gerek

    işte yeniden giyiniyor kendini çocuk
    bir çiçek gibi kopardı başkalarına uymıyan
    yanlarını
    kendini üstlemişsin var olmak için susmalar köprü
    çocuk çocuk sana bir aşk gerek

    sen iyilikler ve güzellikler uzmanı
    suskunun gizemli sabrı
    bir teraziyi en iyi kullanan
    iğnenin ve ipliğin mercek gözlü büyücüsü
    karnaval gecesinin eğlentisiz parmak çocuğu
    ey hayat canbazı
    ey ip şaşkını
    ezberle o incecik tel üzerinde
    hayatı dengeliyen asayı:
    aşkın ve dostluğun ayrımı yoktur çocuk
    ikisini de doğuran şey aynıdır

    bir kuşa bakarken hüzünlendiren, bir güle baktıkça yürek kanatan,
    bir yüreği açmadan solduran, bir kadınla yatarken çocuk gibi ağlatan,
    uyuz bir kedi gördükçe kanı kudurtan, suyu yüz derece sıcaklıkta donduran,
    anneyi üreten babayı çoşturan çocuğu güldüren, seni izmirlere çılgın gibi koşturan,
    bir vagon penceresinden şaşkın baktıran, bir mektubu ısrarla bekleten,
    umudu dalında çürüten, acıyı dayanılır kılan bir çıbanı irinle onduran aşka merhem sürdüren
    güneşsiz bir gök gördükçe öldüren öldüren öldüren.

    Sevgi: tragedyanın kaynağı yaşamın kökeni insanı
    Var kılan umut
    Ah nasıl ayrılır aşk ve dostluk birbirinden
    Can canı sever ötesi yok bunun çocuk
    Ölümü ve ölümün ölümsüzlüğünü
    Sevgiyi ve sevginin ölümsüzlüğünü
    Ah elbette aşktır dostluğu mayalayan
    Ama kim anlatabilir bu parmak çocuğa
    Bir dostla bir sevgili arasındaki ayrımı
    Hayır’lara evet’lerle direten
    Çirkini öptüren kötüyü sevdiren
    Aşkı sevgiliyle değil kendinle yorumla
    Kim ki kendini açığa komaktan korkmaz
    O saygın bir insandır
    Herkes kendi yorumunun cellatıdır biraz da
    Böylece lady chatterley de sevilir giovanni de
    Böylece lady chatterley ve giovanninin sevgilisi de
    Elbette her aşk yalnızca kendine sorumludur
    Ama elbette her aşk kendine sorumlu
    olunca
    bir gün aşk da ölür

    ve başlar sıkıntısı kuralsız bir çelişkinin
    yapışkan bir sevişmenin sancısı doldurur
    boşlukları
    ve tutku aç bir güve gibi kemirirken sevdayı
    dölün pasıyla bulanırken sevginin beyazlığı
    ah şimdi kim inandırabilir bu eski çocuğa
    aşkın ve dostluğun varlığını
    bir gün ansızın yiter dostalar ve sevgililer
    etin ve kemiğin sıcaklığıyla solar sevdalar

    işte o gün her şey ölür

    şimdi bu yüreği nerelerde beslemeli
    bütün saksıları kırılıyorken güneşin büyüsüyle
    ve ölümler ilençliyorken en masum sevinçleri
    ve her sevgi kendisiyle çelişiyorken
    şimdi bu nasıl doğmaklar olur yeniden beyazlara

    ama şimdi kim kandırabilir sizi
    bir ölünün hayat kokan ağzını öpmek için. (Beyaz ölüm kuşları-arkadaş zekai özger)

    Üşengeçler için: "can canı sever ötesi yok bunun çocuk"
    0 ...
  39. 21.
  40. Sen yoktun
    Terk edilmiş bir istanbul vardı
    Yaslanmış gökyüzünün umarsızlığına
    Eylül rüzgarlarıyla sararan
    Bayram kartpostallarına benzeyen
    Sen yoktun
    Bir çocuk ağlardı istasyonlarda
    Geceyarıları uykumu bölerdi hıçkırıkları
    Trenler geçerdi gözbebeklerinden
    Kirlenirdi bembeyaz umutlarım
    Sen yoktun
    Tüm dünyayı değiştirebilirdim
    Oysa aynalarda eskiyor yüzüm
    Ne yana baksam karşımda bir anı
    Meğer istanbul ne çok benziyormuş sana
    Sen yoktun
    Omuzlarımda paramparça bir yürek
    Göğüs kafesimde karmakarışık bir kafa
    Kıvranarak olayların burgacında
    Gezinirim sensizlikte, deliliğin sınırlarında
    Sen yoktun
    Kanayan bir istanbul vardı
    Yeryüzü ıssızlığında

    Yekta'nın şiiri / istanbul Hatırası
    1 ...
  41. 22.
  42. Leyla mecnun içün dolaşmış çölleri
    Ben öldükten sonra s2yim tüm gölleri.

    Tam tersi de olabilir kardo.
    2 ...
  43. 23.
  44. doğarken güneş ardından tepelerin,
    amına koyım tüm teletabilerin.
    7 ...
  45. 16.
  46. öpünce makyajın, öpmeyince moralin bozulurdu.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük