o: arkadaş olabilir miyiz?
f: arkadaşız zaten oğuz.
o: ya öyle değil. benim bir sürü arkadaşım var zaten. bir erkekle bir kızın arkadaşlığı gibi.
f: sen bana çıkma mı teklif ediyosun?
o: evet. ne güzel kelimedir di mi?
f: ama ben önerle birlikteyim. söz düşünüyoruz. beni istemeye geldiklerinde hem istiyecekler, hem söz kesicez, üstüne bir de nişan yapıcaz.
o: oldu olacak gelin bizim bahçede yapın lan düğünü. yangından mal mı kaçırıyorsunuz, kız mı veriyorsunuz oğlum?
f: oğuz ne diyorsun sen? ben öneri seviyorum diyorum. sen de beni seviyormuşsun, napıcaz şimdi?
o: tren. yani ben çüf çüfliyim. altıya bas hugo sağ gider. bakalım ailesini kurtarabilecek mi? dörde bastın mı sola gider. sola çıkmim. hocam ibrahimle yürümez. ( türkü çağırmaya başlar burada) demedim mi sana sana demedim mi? benim kafa gitti filiz.
f: oğuz beni çok korkutuyorsun.
o: korkma ben varım.
kendinizi 5 yıl sonra nerde görüyorsunuzdan sonra "neden sizi tercih edelim" e de el atsın da böyle sorular soran şirketlere biraz daha verip veriştirsin istiyorum.*
ekran başında her izleyişimde aynı şekilde yaran dizidir. ilk iki bölümünü tekrar tekrar izliyorum. gerçekten profesyonelce. umarım bu kalitesini korur.
dizide oğuz karakteri filizi tavlama adına ve ona açılmak hususunda hep çuvallar. bunun sebebi ise, kafasında kurguladığı kötü senaryolardır.
---spoiler---
oğuz sinemada filiz her zaman ki gibi açılmaya çalışır. filiz aradan gelir gelmez, oğuz balıklama konuya dalmayı bekler ve filiz gelene kadar iç sesiyle konuşmaya başlar.
o: nerdeyiz oğuz? sinemada. eee... sultan filminde bulut aras, napıyordu? kızı ensesinden üflüyodu. allahım yarabbim yardımcı ol. heh türkan sultan da geldi. gitmedin mi tuvalete?
f: gittimmm.
o: ne çabuk geldin kız. küçük müydü?
f: ya çok küçüktü. sinema o kadar kalabalıktı ki sıra vardı. neyse sonra giderim. istersen başlatalım filmi. zaten beni pek sarmadı.
o: önce biraz konuşsak sonra başlatsak.
f: ne konuşalım?
o:seni seviyorum ben.
f: heh...
o: baya baya bildiğin seviyorum . ilgi duyuyorum. bir şeyler hissediyorum. aşığım yani artık nasıl söyleniyorsa. filiz bak ben bu tip şeyleri pek beceremem. o yüzden en başta söylim dedim. küt diye. bi de galiba çok heyecanlandım. bayılıcam şimdi filizz.
f: dur zaten hiç bi şey anlamadım. uyku sersemiyim... sen şimdi benden hoşlanıyor musun?
o: he ya hoşlanmak. bir türlü bulamadım o kelimeyi. yarım saattir de onu düşünüyorum he. evet, hoşlanıyorum filiz.
f: ya biraz şaşırdım ben aslında. ya ne bilim bu zamana kadar hiç belli etmedin... hem nasıl sevgiymiş bu? yani, biraz belli et.
o: filiz seninle bir saat birlikte olmak için 2000 lira veririm*.
o: nereye gidiyon kız? filiz sen beni yanlış anladın. bak salon iki yüz kişilik. biletler on lira. içler dışlar çarp artık. ne eder, 2000 lira. sırf bi saat birlikte olalım diye, baş başa film izleyelim diye bütün biletleri satın aldım bu.
f: oğuz sen gerçekten bu işleri beceremiyorsun. bu böyle mi söylenir?
o: yüz elli kağıt damat traşı var bi de yaa. en çok o koydu o biliyor musun filiz? (bkz: bir kız nasıl tavlanmaz).
Yavuz dayak yiyip gozu morarmis bir vaziyette mutfaga girer ve; az kalsin dovuyodum adami ya.saatinin kayislari koptu ama.hemde iki tarafi.
- spoiler-
- bizim bolumde erkek basina 360 gram kiz dusuyodu,kemikli.
- kizlar biyiklarini kesince cok degisiyolar.kiz biyiklarini bi kesti icinden baska bi kiz cikti.