Kimisi gerçekten insana bir şeyler katar. Seçmeli derslerin hepsini ondan almak istersiniz. Derslerinde ufkunuzu iki üç katına çıkarır. Size mentorluk edeni de olur. Kimisi vardır alır eline makale ve oradan okur yazdırır ya da slayttaki uzun uzun cümleleri size okur. "Yerel Tarih" diye bir dersimiz vardı. hoca önündeki kağıdı okurdu biz de yazardık. Güya hoca bunları makalelerden derlemiş. Gittim baktım internette. Bir internet sitesindeki metni bir tek kelimesini dahi değiştirmeden bize okuyormuş meğer. Bunu sokaktaki herhangi bir vatandaşa ver o da yapar şimdi. Kimileri var yalakalık yapanlara haksız notlar verir. Sen sınavda bir sayfa da üç sayfa da yazsan standart 60 alırken o yalaka takımı 90'dan aşağı almaz.
Nufüsu son 20 yıldır sürekli artan grup. Kendi alanları dışında bir şey bilmezler (gerçi çoğu onuda bilmez). Ama yinede allame-i cihan muamelesi görürler. Buradan bile ne kadar bilgi dolu bir toplum olduğumuz anlaşılabilir.
bu uzaktan eğitim sürecinde görmüş bulnuyoruz ki, birçoğu okuduğunu anlamakta, anlatılanı idrak ve muhakeme neticesinde cevaplamakta ve fikrini yazıya dökmekte mütekabil değil.
yani 2 kitap okumaktan aciz orospu çocukları, gelmiş hede hödö yapıyor amına kodumun yerinde.
Prof dr bilge öztan,
Prof dr necmi yüzbaşıoğlu,
Prof dr levent gönenç,
Prof dr metin günday,
Prof dr nevzat toroslu,
Prof dr hakan pekcanıtez,
Prof dr fırat öztan,
Prof dr oktay uygun
Gibi insanlardan ders aldığım için bana genel olarak aydın, atatürkçü ve vatansever insanlar olarak gelmiştir bu grup.
ekseriyetle aydın, demokrat, öğrencinin halinden anlayan ve egosuz kişilerdir. şaka şaka. bir hocamız vardı ismi lazım değil, ayrıca bölüm başkanıydı bu. benle papaz olan bu fakültede sürüm sürüm sürünür diyordu. bu cümle aslında çok şey anlatıyor.
Yeri geldi kimisi en iyi arkadaşım oldu derdimi dinledi, yeri geldi ben bununla aynı mesleği mi paylaşacağım dedirtti. Diğer bölümlerde ekseriyetle egoları tavan yapmış, öğrenciye pislikmiş gibi davranan tipler çok. Ancak eğitim bilimleri fakültesinde, alışılanın aksine, ekseriyetle öğrenci ile birlikte hareket eden ve öğrencileriyle iletişimi her anlamda kuvvetli hocalar vardı. Bu anlamda kendimi şanslı hissediyorum. Kocaman profesör hocam bana sarılıp, benimle ağladı. Bunlar çok değerli, küçük ama ince nüanslar.
Bizim üniversitedekiler öyle değil. Geneli egosuz, iyi insanlar. Dün hanım bir hocamı whatsapptan aradım yanlışlıkla, hocam arkadaş numaranızı istemişti göndereyim derken yanlışlıkla aradım diye mesaj attım tamam canım yazmış.
Kimisi de mahkeme duvarı gibidir orası ayrı. Önceki üniversitemde hocalar öylelerdi mesela.
Bırakın üniversite hocasını, Bizim zamanımızda lise hocaları akla gelince; özellikle edebiyat, felsefe, sosyoloji, mantık derslerimizde ilber Ortaylı'yı dinlerken aldığımız zevki alıyorduk.
Bazen ders içinde konu içi dışı tartışmalar konuşmalar oluyordu, şimdi olsa öğrenci öğretmen olarak neler olurdu az çok hesap edebiliyorum.
Öğrenci disipline öğretmen sürgüne meslekten men edilmeye veya öğrenci öğretmen savcının dava dosyasına konu olur, aileler şikayet ederler, ortalık Hacı Hüsrev mahalle kavgasına dönerdi.
Düşünüyorum da, hoşlandığım kız ile yakınlaşmak konuşmak için das kapital okumuştum.
Malûmunuz, milliyetçi ülkücü olup hoşlanılan dev-genç sempatizanı bir kız ile konuşmak için başka çarem yoktu. Çünkü bu kız Agâh Oktay Güner'in israf ekonomisini okumuş üretim iş gücü verim işçi hakları kapitalizm vb konularda söyleyecek sözü olan biriydi.
Şu an milliyetçi ülkücü olan Çinli diye Uygur Türk'ünü döven, Sultanahmet'te Kore'li turistleri Çinli diye kovalayan savunduğu ideolojinin ekonomik sistemi ne onu bilmez ki bu dediğim kitabın adını bile duymamıştır.
Hoş, arkadaşlığımız das kapital sayesinde değil de abisi ve yanına aldığı iki arkadaşının bana attığı güzel bir dayak sonrası başladı demesem yediğimiz dayağa haksızlık etmiş oluruz.
Tamam, bizim zamanımızda da eğitimde ucube sistem uygulamalar vardı. Örn: hızlandırılmış eğitim diye...
Lise 2 de iken lise 3 de okuyan ve kavga ettiğimiz kafa göz bir birimize daldığımız insanlar lise 3'e geçince öğretmen olarak başımıza atandı.
Ama bu insanlar asla Nuh peygamber oğlu ile cep telefonuyla konuştu diyecek seviyede değildi.
Gerçekten çoğu egolarını tatmin etmek için hoca olmuşlardır. Görevini büyük bir tutkuyla yapanları ayrı tutuyorum. Ancak sırf egolarını tatmin etmek için bugünler de hayvan gibi ödev verip öğrenciyi zorlayanları kınıyorum. Öğrencileri köleleri gibi görmekten vazgeçmiyorlar. Şu an ödev yapıyorum. Tamamen ego tatmini yapmak için verdiği ödevini yapıyorum. Ya bırak olayların sorumlusu biz değiliz rahat bırakın bizi. Sizin mutsuz hayatınızın sorumluları cidden biz değiliz.
Valla kusura bakmayın ama çoğu katıksız o.cocugudur...
Adam seçerler ki mübarek gün gözümle şahit oldum
Benim kagidimla yandaki çocuğun kağıdı hemen hemen aynıydı hatta çocuk benden kopya çekti bayaa
Sonra hoca sonuçları listeye asti
Kopya çeken eleman 80 falan öyle bir şey aldi benim kağıda 60 zor vermiş.
Hocayla icki içen
Çay çorba içen
Yemek ismarlayan
Gezen Tozan eğlenen adamın işi gücü rast gider
Bizim gibi kellesi koltukta gezen halis delikanlılar ise it gibi ders çalışırdı..
Üniversite hocası olmak istiyorum ama Türkiye'de örnek alınabilecek üniversite hocası sayısı oldukça az. Bir kısmı akademik yayımlarla hiç uğraşmıyor. Sınıfıma girerim,dersimi anlatırım,maaşımı alırım havasında. Akademik yayımlarla uğraşanlarda da intihal yapma oranı azımsanmayacak derecede. Bu yüzden iyi bir üniversite hocası olup akademik yayımlar yaparak ülkeme ve insanlığa hizmet etmek istiyorum.
Üniversite hocaları nereden geldiklerini bilmeyen hocalardır genelde. Öğrenciler üzerinden egolarını tatmin etmek için ellerinden geleni yaparlar. Bir de bir öğrenciye gıcık olurlarmı, artık o öğrencinin sınıfı geçmesi hayal gibi birşey olur.