ülkücülerin çok iyi yaptığı işler

entry85 galeri0
    26.
  1. hiç bir yetenekleri olmadağı halde türklüğü kullanarak kendilerini önemli insanlarmış gibi göstermeyi başardıklarından hepsi birer * ilizyonisttir. ha bir de rivayete göre çok iyi uluyorlarmış.
    1 ...
  2. 27.
  3. 28.
  4. Leke tutmazlar. Onlarca yıldır bok atılsa da hala ışıldarlar. Bir de itin köpeğin ağzında sakızdır ama altın yere düşmeyle pul olmaz. Ülkücüler Bu ülkenin emniyet sübabıdır. Her daim, sadece ve sadece Türk kanı taşıdığınız için sizin de kıçınızı kollar.
    4 ...
  5. 29.
  6. ''onların tabiriyle '' adam patlatmaya gitmek'' yani bir kişiye elli kişi kafa göz dalmak ''
    0 ...
  7. 30.
  8. kavga etmek, ona buna satışmak, birlikte dolaşınca adam olmak, okullarda örgütlenip olay çıkarmak, duvara orak çekiç çizmek, anarşitslik yapmak, ortalığı karıştırmak, polisa taş atmak* gibi eylemkler yapan komünistlerin, kürtlerin* vb. zararlı insanların iftiralarına uğramak da olabilir.
    3 ...
  9. 31.
  10. kimi bölücülerin karşısına dikilip burası türkiye demeleri en hoşuma giden yanlarıdır.
    0 ...
  11. 32.
  12. Çok palavra atıp, hiç iş yapmazlar. Belki de benim rastladıklarım öyleydi. Ama mahallenin namusunu korudukları için çok severim onları.
    0 ...
  13. 33.
  14. Sivri burun ayakkabı giymekle kalmayıp, saçın ense dediğimiz kısmını uzatmak, ülkücü gençliğin dış görünüş güzelliği için yapabileceği maksimum iki şeyden ikisidir.
    2 ...
  15. 34.
  16. durduk yere solcu dövmekten** tutunda, çeteciliğe kadar tüm vurdulu kırdılı işleri iyi yaparlar... ırkçılığı iyi yaparlar efenim, başka neyi iyi yapıcaklar...
    1 ...
  17. 35.
  18. 36.
  19. özel mesajla tehdit etmek. yapmasınlar lütfen bazen mesaj kutuma bakmaya korkuyorum.
    1 ...
  20. 37.
  21. kendi sevgilileri olamadığından başka bi erkeği okulda sevgilisiyle görünce üstüne atlamak. hele ki oğlan kızın dizine filan yattıysa vay haline...
    (bkz: selçuk üniversitei eğitim fakültesi)
    2 ...
  22. 38.
  23. -sürekli takım elbise giymek
    -sinemada bir tek kurtlar vadisi ırak filmine gitmiş olmak
    -duruşlarını polat alemdar'a benzetmeye çalışmak
    -sürüler halinde dolaşıp kavga etmek
    -içlerinden birine yanlış bir söz söylendiğinde hemen toplanıp onu söyleyen kişiyi dövmek
    -karar verme mekanizmalarının kıt oluşu
    1 ...
  24. 39.
  25. 40.
  26. 41.
  27. sözde özgürlüğünü arayan, ortalığı yıkıp yakan eşkıyalara, komünistlere hayat dersi vermek
    0 ...
  28. 42.
  29. boş beleş konuşup hiç bir halt yapmamak.
    2 ...
  30. 43.
  31. 43.
  32. 44.
  33. iyi yaptıkları iş yokta kötü yaptığı işleri saysam elim kolum yorulur yazmaktan.
    0 ...
  34. 45.
  35. ne ülkücüyüm ne komunist, fakat şunu objektif olarak söyleyebilirim; ülkücüler iyi komunist döver.
    0 ...
  36. 46.
  37. götü kalkmış ayrılıkçıların façasını aşağı almak.
    bazılarını görünce ülkücüler olmasa bunlar hepten azacak diyorum.
    0 ...
  38. 47.
  39. "...

    yıllar önceydi, puslu bir eylül sabahı...
    kampüs kantininde tanışmıştık onunla...
    daha dün gibi hatırlıyorum...
    gözleri kömür karası, sözleri gönül yarasıydı...
    vurulmuştum...

    koç gibi delikanlı derler ya, işte tam öyleydi...
    özü sözü birdi, mertti, sertti, erkekti...
    aşık olmuştum, platonikte olsa o benim aşkımdı, seviyordum...
    göz göze gelince boğazıma bir şeyler düğümlenir,
    kekeler konuşamazdım...
    ağzım kururdu, titrerdim...
    o ise öylece bakar susardı...

    aynı okuldaydık...
    benimle ilgilendiğini hissederdim...
    konuşmazdı...
    yan yana gelirsek, lafı ben açar beklerdim...
    o havadan sudan konuşur, araya laf karıştırır çeker giderdi...
    bazen günlerce gözükmezdi, özlerdim...
    beni sevdiğini söylemesi için her numarayı yapardım, yemezdi...
    çay içelim derdim, gelmezdi...
    telefonumu verirdim, aramazdı...
    kitabını, notlarını alırdım verene kadar istemezdi...
    eline dokunurdum çaktırmadan çekerdi...
    yalnızca kantinde yakalardım onu, gider otururdum yanına...
    çay alma bahanesiyle kalkardı...
    dönünce tam karşıma otururdu...
    göz göze gelirdik, hissederdim beni sevdiğini...
    gözleri söylerdi o söylemezdi...
    sinirlendiğini belli etmemeye çalışarak,
    çayını yarım bırakır, sigarasını söndürür, kalkar giderdi, çıldırırdım...

    2000 içerdi...

    o hep gitti, ben hep bekledim...
    böyle geçti tam üç sene...
    okul bitmek üzereydi ve benim doğum günümdü...
    onu da çağırmıştım...
    her zaman ki gibi gelmez diyordum ama geldi, ilk defa geldi...
    sevinçten uçuyordum...
    kapıda onu görünce her şeyi göze aldım...
    el alemin içinde boynuna sarılıp
    bağıra çağıra "seni seviyorum lan" dedim...
    "seni seviyorum" rahatlamıştım...

    arkadaşlar aptallaştılar, ben utançtan kıpkırmızı oldum...
    o elindeki bir tek kırmızı gülü uzattı bana, "lanet olsun" dedi...
    "lanet olsun, bende seni seviyorum"
    göz gözeydik, ağlıyordu...
    ve acı bir gülümseme belirdi yüzünde...
    içeri bile girmedi, kapıdan döndü gitti...
    içimde fırtınalar koptu o gidince...
    yüreğim acıyordu...

    seviyordum, seviliyordum

    ağlıyordum, gitmişti...

    aylar sonra gazetede gördüm resmini...
    okulunu bitirmiş, öğretmen olmuştu...
    güpegündüz, yol ortasında,
    öğrencilerinin gözünün önünde vurmuşlar onu...

    ülkücüymüş...
    ..."
    2 ...
  40. 48.
  41. tek başlarına bir şey yapamayacak kadar yüreksiz, yan yana geldiklerinde de bir şey yapamayacak kadar beceriksizdirler. çünkü inandıkları bir şey yoktur. kuru kalabalıktır.
    1 ...
  42. 49.
  43. münâfıklık. efendim bunların bir elinde kutsal kitap,diğer elinde (çok özür dileyerek söylüyorum) müstehcen içerikli dergi vardır. evet,durum bu kadar vahimdir.

    Not:istisnalar kâideyi bozmaz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük