genelleme yapayım da götüme girecek bir şeyim olsun diyen herkesin üşüştüğü başlık. alternatifleri için:
(bkz: komunist)
(bkz: devrimci)
(bkz: kemalist)
(bkz: dinci)
almanya'da , türkiye'dekinden daha güçlü bir organizasyona sahip olan insanlar. şöyle ki , almanya'daki ülkücülerin birçoğu neo-nazilerle yakın ilişkiler içerisinde. dostluk , kardeşlik ayağına değil tabiki , zira nefret yasaları doğrultusunda siyasi eylemlerin geneline izin verilmiyor. almanya'dakilerin , almanya'nın pkk kanadına karşı savaş verdiği , türkiye'dekilerin ise lise kavgalarına gidip , 1 kişiye 10 kişi daldığı insanlardır.
her fırsatta kur'an, allah demeyi marifet sanan ama islamdaki sevgi ve saygıdan bihaber olan, dekolte giyen her kıza kötü kadın(kaka kelime yazamam) gözüyle bakıp o kızlardan biriyle arkadaş olduklarında ve sen o kızla herhangi bir şey konuştuğunda gelip sana namus bekçiliği yapan, tek başlarına değil de 3 lü 5 li gruplar halinde dolaşan, insan gibi el sıkmak öpüşmek varken kafa tokuşturanların kendilerini tanımlamak için kullandıkları isim.
lütfen buraya dikat edelim; ben kimseye sen böylesin, sen şöylesin demiyorum. lisede benim yukarıda saydığım davranışları yapanlar kendilerine biz ülkücüyüz diyorlardı.
korkutan insanlar. bir ortamda ulkucu olmasiyla bilinen sahislar beni korkutmaktadirlar, tedirgin etmektedirler. gur sesleri, atletik vucutlari, biyik ve aksesuarlariyla her ortamda sivrilmektedirler. buna karsin, sozlerinin eri, basit ve gelenekci yapilariyla iyi birer koca adayidirlar.
bir yüce mefkurenin erleri, ülkü erleri.
vatanın menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün gören deliler topluluğu.
gurbete yollanırken, bir kemiğin ardından saatlerce koşan itlerin bile kimsesizliklerine güldükleri, kimsesizlerin kimsesine sığınan bir topluluk.
ama yok, bu arkadaşların her biri bila-istisna kötüdür, öcüdür. hiçbir toplulukta olmayan bu homojenlik, bu noktada bu toplulukta vardır. ülkenin en doğusundan en batısına kadar kendini ülkücü olarak gören herkes, birbirini tanımasa, hiçbir ortak iş yapmamış olsa da kötüdür. anneler her gece çocuklarını, uyumazsan o kurtçular seni gelir alır diye korkuturlar bu ülkede(!).
ağızlarından akan salyalara bakmayan itler, köpeklik sıfatını bize yakıştırır. ülkenin kaos ortamında yaşananlara kahpece atıfta bulunarak, eşine ender rastlanır bir ustalıkla faturayı bize keserler. ne adana'da şehit edilen öğretmenler, ne önkuzular, ne özmenler, ne de duracılar gelir akıllarına. beş bin şehidin zerre önemi yoktur nazarlarında. zira kutlu devrim yolunda gün sazak'ın öldürülmesi bile onlar için mübahtır. bahçelievler olaylarını ise pek güzel işlerler. insanlıktan çıkmış kırcı ile arkadaşları haylaz solcuları hunharca katletmiş. odtü de yurttan aşağı atılan çocuklar ise devrim yolunda başları ezilmesi gereken yılanlardır. ya da ankara eğitimin kantininde yapılan işkenceler. veya sözde halk mahkemesi denen soytarılıktan mı söz etmek gerekir? ama bunlar nedir ki? haylaz, haşarı solcu çocuklar gene ne yaramazlık yapmış tadında karşılanır bunlar. kırcı'ya müebbet üstüne müebbet verseler, merhum reis çatlı'yı mezarından çıkarıp tekrar tekrar katletseler içleri soğumaz. böyle de iki yüzlülüğe kurban gider bu ülkede ülkücüler.
bu ülkede mağduriyet yapan herkesten çok daha fazla mağdur olup da sesini çıkarmayacak, ülkesini el kapısına şikayet etmeyecek kadar da vatanseverdirler. türlü işkenceler, akıl almaz eziyetler, beş bin şehit. işte budur bu ülkeyi sevmenin faturası ülkücülere. hala devam eden bu aşağılık pisikolojik oyunlar ise kdv sidir.
kendileri dışandaki herkesi öteki belleye belleye vatanı bölmüşlerdir. bir ülkenin zenginliği kültürle ölçülür. kendin hariç herkesi istemezken sen; nasıl olacak vatanseverlik? nasıl bölünmeyecek o vatan? bir düşün bakalım.
çok okuyup uğrana savaştıkları şeyi bilirlerse süper aydın olan,,diğer türlü faşizme göz kırpan insanlardır.pek çoğunun ne uğruna kendisine ülkücü dediğini bilmemesi kötüdür,türkiye gerçeğidir.ne yaptığının farkında olup,hayatını gerçek bir ülkücü gibi yaşayan biri ise vatan kurtarır,candır.
bir kısım zevatın bölücü ilan ettiği gruptur. zaten insafları kaf dağının ardına kaçmış bu zevatın bu harekete yakıştırmadığı kötü sıfat kalmadı da, bu hareketin sabrı da bir yere kadardır. bu zevat bu ithamıyla cami duvarına bevl etmektedir. kesinlikle kabul edilemez.
bu ülke bölünmesin diye çıkarılan her faturayı gıkını çıkarmadan kabul eden ülkücüleri ayrımcılıkla suçlarken bir katre utanma emaresi göstermeyen bu ahlaksızların, bir kere olsun pkk'yı bu kadar rahat suçlamamalarının yorumunu insaflı okuyuculara bırakıyorum.
bölücü ve vatan hainlerinin karşısına geçmişte olduğu gibi, bugün de duvar gibi dikilecek insandır.
lise çoluk çocuğa bakıp, "kız meselesine adam dövüyor lan bunlar" diyen dangalaklara, hatun götürme ayağına komünist olan devrimci liselileri hatırlatırım.
diğer ülkücülere de haluk kırcı reisin sözünü hatırlatırım: bırak eşkiya bellesinler...
Türkiye'de kaldığım 2 haftalık dönemde küpe takanı , uzun saçlıları , artiz insanları döven insanlar diye lanse edilmiş insan güruhu. ayrıca babası ülkücü derneği başkanı olan bir arkadaşım vardı . adam küpe takıyordu artizlik de yapıyordu . bilemiyorum...
Görülen bütün ülkücü insanların at gözlüğüyle dünyaya bakmasından mütevellit doğan düşünce. Zira hiç bir ülkücü global düşünemez ve algılayamaz. Her ne kadar genelleme yapmak yanlışsa da, onlar gibi genellemenin .mına koymuyorum.
Ülkü Ocakları, Türkiye'nin en büyük sosyal sorumluluk projesine imza atmaya hazırlanıyor. Özellikle yaz aylarında artan orman yangınlarıyla mücadale kapsamında, 10 bin kişilik dev bir kurtarma ekibi oluşturdu.
Ülkü Ocakları, orman yangınlarıyla mücadele kapsamında 9 il temsilciliğinin katılımıyla 10 bin kişilik gönüllü ordusu kurdu. Proje kapsamında, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, izmir, Aydın, Muğla, Antalya, Mersin ve Hatay olmak üzere 9 Ülkü Ocakları il Temsilciliği, 29 Haziran 2009 günü yaklaşık 10 bin genç, dilekçeleriyle il orman müdürlüklerinde söndürme çalışmalarına katılmak amacıyla başvuruda bulundu.
Ülkü Ocakları'ndan konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle;
Türkiye'nin orman varlığı ülkemizin millî zenginliğidir. Geçtiğimiz yirmi yılda bu varlığın çeşitli odaklarca tahrip edilmeye çalışıldığı, rant için yahut da daha başka karanlık çıkarlar ve hedefler adına saldırıya uğradığı görülmektedir. Söz konusu tahribatların büyüklüğünün nedeninin denetim ve idare eksikliği olduğu açıktır. Ayrıca yangınla mücadele konusunda da yetersizliklerin varlığı çok açıktır.
Milli varlığımıza, zenginliğimize yönelen bu tehdit, yarınlarımızı sınırlamakta, gelecek nesillere daha güzel bir ülke bırakma hayalini sekteye uğratmaktadır. Sorumlular bu vakaları basit bir yangından öte görmelidirler. Artık Türkiye’nin çevre politikalarının önemini kavramış bir zihniyete ve orman yangınlarının önlenebildiği çevre felaketlerinin yarattığı tahribatların acilen tamir edilebildiği, tahribata yol açan kişilerin de en ağır şekilde cezalandırıldığı bir sisteme ihtiyacı vardır.
Türk gençliği namına Ülkü Ocakları; en tabiî hakkımız olan yarınlara daha güzel ve çevre hassasiyeti gelişmiş bir ülke bırakmak meselesinin her koşulda takipçisidir.
Başta Ege ve Akdeniz bölgelerindeki yangın hadiselerinin yaşandığı belli başlı illerdeki temsilciliklerimiz olmak üzere, tüm Ülkü Ocakları mensupları halkımızı bu mesele hususunda bilinçlendirmek ve devletin ilgili organlarının onay ve denetimi altında yangınla mücadeleye katılmakta gönüllü ve isteklidirler.
Bu bağlamda orman yangınlarıyla aktif mücadele amacıyla Çanakkale, Balıkesir, Manisa, izmir, Aydın, Muğla, Antalya, Mersin ve Hatay olmak üzere 9 Ülkü Ocakları il Temsilciliğimiz, 29 Haziran 2009 günü yaklaşık 10 bin genç arkadaşımızın dilekçeleriyle il orman müdürlüklerine başvuruda bulunmuştur.
düşünüyorumda ülkücüler, kendileri hakkında toplumda var olan yanlış düşünleri silmek için bişeyler yapıyor. güzel bir hareket.
