Soğuk bir tül örtüyorlar yüzümüze,
Sanki ölmek için beyaz bir uykusuzluk;
Belki utanmasak bizi bırakacaklar,
Terliyoruz, tırnaklarımdan damlıyor kan
Onun üstüne,
Soğuk bir tül örtüyorlar üstümüze.
Hangi odaya saklansak şimdi onlar,
Hangi sokaklara çıksak ölüm;
Girildikçe biten sevişmemiz onlar yüzünden,
Ne zaman boynuna uzansam ölüm kokuyor
Yalnızlıktan, o yalnızlık,
Kelimesi artık şiirde unutulan.
-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
yazdığı çok güzel şiirler kadar büyük başka önemli önemli bir iş daha yapmıştır. bir kuşağın çocuklarının hayatına yön veren milliyet çocuk dergisinin başında idi. o çocuklar aziz nesin'le hadun taner'le yaşar kemal'le, orhan boran'La müjdat gezen'le daha pek yazarla şairlerle tanıştılar o dergilerde. bir kuşağın çocuklarının adam olma mücadelesinde büyük pay sahibidir bu dergi. ankara'daki kitap fuarına gideceğim bugün. uzun bir sahafla bölümü yapmışlar. bakalım bu dergiden bulabilecek miyiz?
tüm güzel insanlara, güzel insanlara umut veren tüm güzel şairlere selam olsun...
Papirüs dergisinin yayın hayatına kazandırıldığı anıyı şöyle anlatır ülkü tamer:
"Cağaloğlu'nda Eser Han'da küçük bir oda tuttuk. Evlerden getirilen bir-iki eşyayla döşedik. Yazılar hazırlandı. Dizgiye verilecek. Toplam basım gideri 1500 lira. Ceplerde 50 lira ya var ya yok.
Bir gün Edip (Cansever) geldi. Çıkarken yerdeki ufacık, eski püskü bir halıya ilişti gözü. “Bu iyi bir şeye benziyor,” dedi. Kapalıçarşı'da ortağı Jak'la bir antikacı dükkanı vardı. Halı da satıyorlardı. “Jak'a söyleyeyim, gelip baksın,” dedi.
Yarım saat sonra Jak damladı. Halıya baktı. “Siz bunun üstüne basıyor musunuz?” diye sordu şaşkınlıkla. Halıyı katladı, aldı gitti. Biraz sonra da yardımcıları Hakkı geldi. Elinde 2000 lira. Uzattı: “Halının parası.”
Hayır, ilk sayının parası!
Cemal (Süreya), “Halıya teşekkür ilânı koyalım dergiye,” dedi.”
“Nuh’un gemisi gibiydi Ülkü Tamer’in ilk şiirleri: kalabalık, şenlikli, her türlü imgenin erkeğini ve dişisini barındıran, terzilerle, dülgerlerle, tilkilerle, kirpilerle, sansarla ve her şeyle dolu. Hayatın, ölümün ve her şeyin amatörüydü Ülkü Tamer bu şiirlerde. Serpen, yığan bir çalışma içindeydi”
Ne kadar değerliyse bizde gitmenin ağrısı o kadar büyük. O kadar derin, ve biz kalanlar daha bir anlamsız daha bir sahipsiz. Eserlerinize ve fikirlerinize tutunup hayatta kalabiliriz.
itiraf edeyim çok tanımazdım kendisini. Şair olduğunu falan bilirdim. "Güneş topla benim için" şarkısının sözlerinin de kendisine ait olduğunu daha yeni öğrendim. Belki nice güzel şiirleri vardır daha. Çok üzgünüm. Suç benim. Ruhu şad olsun.
yazdığı çok güzel şiirler kadar büyük başka önemli önemli bir iş daha yapmıştır. bir kuşağın çocuklarının hayatına yön veren milliyet çocuk dergisinin başında idi. o çocuklar aziz nesin'le hadun taner'le yaşar kemal'le, orhan boran'La müjdat gezen'le daha pek yazarla şairlerle tanıştılar o dergilerde. bir kuşağın çocuklarının adam olma mücadelesinde büyük pay sahibidir bu dergi. ankara'daki kitap fuarına gideceğim bugün. uzun bir sahafla bölümü yapmışlar. bakalım bu dergiden bulabilecek miyiz?
tüm güzel insanlara, güzel insanlara umut veren tüm güzel şairlere selam olsun...