küçük oğlum benim, karamelim, mıstığım. öylesine özledim ki seni. o boncuk gözlerindeki ışıltıyı görmeyi, sesinden şarkılar dinlemeyi, soğuk günlerde ellerimi ısıtmanı, sakarlıklarını,bana fal bakmanı. Sensiz kahvelerin bile tadı yok biliyor musun? kimle kahve içsem tadı zehir gibi. gülüşünü, gözlerin dolu doluyken bana bakışını özledim. ama dolmasın yine de gözlerin. Öfkem geçmese de affedemesem de seni kıyamam sana. Böyle özlemin canı cehenneme.
Sevdiğini veya sevdiklerini özlediğini haykıran bir biçarenin ağzından çıkan tek kelimelik feryad.
Birine söylendiği vakit karşılık bulur belki. Peki ya söylenmediğinde, yaşadığı şehrin sokaklarından, caddelerine her santimetrekaresi zindan olur. Soluduğu hava zehir olur tıkanır kalır düğüm olmuş boğazında. Baktığı her yerde özlenileni görmeye başlar hayal meyal özlem duygusu ağır ağır kalbe ağırlık yaptıkça. Duyulan her ses her koku aranılanı istenileni hatırlatır. O özlenilenin yanındayken su gibi geçen zaman akmaz olur adeta. Saniyeler gün, günler yıl gibi ağırlık verir ruha, bedene. Her şey kördüğüm olur. beklenilenin, özlenilenin gelip düğümleri açıp, kollarını da açıp sarması beklenir.
Ve allah kahretsin ki çok özledim. Saçlarının ellerimde bıraktığı dokuyu, ellerinin elim üzerinde ki hissini Özledim.
Çok özledim be sözlük.. denmesi gereken o kadar çok şey varken diyememekten nefret ederek özledim..
Çok özledim..