çocuğunuz sizin varlığınızdır canınızdan bir parçadır, ona kıymaya yürek dayanmaz.. üstelikde allah ın bir lütfüdur o size, dünyaya gelmemişde olsa onunda yaşama hakkı vardır elbette.
diğer bir yandan bakıldığında ise sürekli ilgiye muhtaç bir bebek.. bu bebek büyüyecek yaşı 20 olacak 30 olacak 40 olacak ama o hep bebek kalacak. yaşayacağı bu hayatın farkında bile olmayarak..
sürekli yanında biri olması gerekecek ve birçok ailenin içinden çıkamadığı soru, "biz bakarız ama ya biz öldükten sonra? ".
bunun verdiği acı sanırım tarif edilmez birşeydir. düşmanımın başına gelmesin, seçim yapmak, karar vermek ölüm gibi.
anne veremdir, baba alkolik... birinci çocuk doğar ve ölür, sonra ikinci, sonra üçüncü ve dördüncü... hepsi ölmüştür... sonra frengi hastalığı kapan baba bunu karısına bulaştırır ve karısı frengili iken hamile kalır. doktorlar doğacak çocuğun kesinlikle öleceğini ölmese bile özürlü olacağını söylerler... Ancak anne her şeye rağmen çocuğu doğurur ve adını; ludwig koyarlar. sonradan doğan üç kardeşi de normal olur ve kardeşlerinin bakımı üstlenecek olan ludwig küçük yaşta müzikle ilgilenir. daha sonra biz onu beethoven olarak biliriz; ludvig van beethoven...
böyle anneler çocuğu 30 kendisi 55 yaşına geldiğinde 'Allahım bütün anneler sıralı ölüm ister ama yarabbim ne olur biricik yavrumu benden önce yanına al... benden sonra kim ona bakar, ne yapar bi başına ' diye dua etmeye başlarlar.*
mahalle baskısıyla karşılaşabilecek olduğundan ötürü yapabilir anne. ama anne ya işte o kesin, bu konunun sorulmasında bile içini burkar. karşı komşumuzun kızı vardı, o da biliyormuş kızının engelli doğacağını fakat aldırmamış. engel yüzdesini biliyorlar mıydı bilmiyorum ama -büyük olasılıkla bilmiyorlardı, teknoloji bilim vs.- kız gün geçtikçe düzeldi. annesi düzeltti onu. benden büyük bi kızdı yıllar önce ama annenin kızını düzelttiğini gördük. anne sevgisinin aşamayacağı şey yok sözlük. tv'de bi ara bi anne vardı çocuğu yüzde 70 engelli ama çocuk üniversiteler bitirmiş de kitap yazıyordu belki hatırlarsınız. sandalyeye mahkum, yemeğini kendisi yiyemiyor ve 30 yaşlarında. ve şimdi ozurlu dogacak cocugunu aldirmayan anne mevzubahis ediliyor. evet güzel bir şey ama herkes, her anne yapar bunu.
o çocuğun tüm sorumluluğunu almayı göze alarak, çekeceği cefayı göz önünde bulundurarak, insanın yaşama hakkını vermiş, cesur annedir. fakat çocuğunun hayatını da hiçe saymıştır aynı zamanda. o çocuğun ileriki yaşlarında nasıl acılar çekeceğinden bi' haberdir. eğer kendisi ölürse ve sürekli yardıma muhtaç olacak derecede özürlü ise çocuğu bunu da düşünmemiştir bu anne, ne yapacaktır bu çocuk? o yüzden çok iyi düşünülüp karar verilmesi gereken bir husustur. yok günah yok sevap değildir söz konusu bir insan ve onun gele(meye)ceğidir.
yukarıdaki yazılara bakınca biz yazarların dahi çelişkide kaldığımız görülüyor. tabii hariçten gazel okumak kolay;
-aldırsın doğacak çocuğa yazık
-aldırmasın o da insan yaşamaya hakkı var
sadece bize göre doğru olanı yazıyor ve sonra hangi başlığa farklı entry girsem diye düşünüyoruz. oysa o kadın ve tabii ki baba için de durum farklıdır. onlar bu olayı düşünürken ömürlerinden ömür gider, zor bir durumdur, yaşamadan kimsenin anlayamayacağı bir şeydir. umarım kimse de yaşamaz ve anlamaz... allah kimseyi böyle bir karar vermek zorunda bırakmasın...
en dogrusunu yapan annedir. nice bedensel engelli insanlar var ki hayata simsiki sarilmis birakmayan. her insanin yasamaya hakki vardir! kimsenin elinden o hakki alimazsiniz. bazilariniz aci cekiyorlar falan demis nereden bildiklerini cok merak ediyorum.
sokakta engelli bir insan gördüğünde acınası gözlerle onu süzen,
arkadaşına hakaret olarak engelli misin, kör müsün, sağır mısın gibi kelimeleri kullanan insanlar,
çocuğunu engelli bireyler hakkında bilgilendirmeyen aileler,
öğrencilerini bu vatandaşlar ile bilinçlendirmeyen öğretmenler, dolayısıyla okulda engelli bir çocuk gördüğünde ona engeli hakkında aşağılayıcı sözler sarf eden, onunla arkadaş olmayan, oyunlarına dahil etmeyen çocuklar olduğu sürece,
topluma karışmak, sosyalleşmek isterken önüne kat kat engeller, merdivenler, kaldırımlar en önemlisi de bu tip insanlar çıkan, geleceğini evde annesinin, kardeşinin , yada herhangi birisinin yanında geçirmeye mahkum, toplumdan kendini soyutlamış, olanakları doğrultusunda bir meslek sahibi olması şans olan kişiyi annesi candır,yavrumdur rabbim böyle istemiş, buda benim suçumun bi cezası gibi sebeplerle doğuran kadın hata etmiştir.
annesi o yavruya bakmaya hazırdır ancak toplumumuz bu yavruyu kazanmaya hazır değildir.
Valla bilim ne kadar gelişti bilmiyorum. Yani zeka geriliği başta olmak üzere ana karnında bunu tespit edebilmek ne kadar doğru sonuç veriyor. Bilim yeteri kadar gelişmişse ve aldırmıyorsa öncelikli olarak "hayatta en hakiki mürşitin bilim olduğu" şu yüzyılda "Bilim düşmanı"dır. Sonrasında bencildir. çocuğumu öldüremem, öldürürsem ben nasıl anne olurum, bunun sorumluluğunda yaşayamam, edemem, yapamam soruları tümcelerin yapsından da görüleceği üzere 1. tekil şahıs üzerine kurgulanmıştır. Bununla beraber Ya çocuğum hayattan böyle de zevk alacaksa, bu yaşamı da güzel yaşayabilecekse gibi sorular soruyorsa bencil değildir, lakin bilinçaltını iyi karıştırıp bu soruların bencil sorularına kılıf olarak kullanmadığına emin olması lazımdır. Böyle soruyorsa ve tatmin edici yanıtlar almışsa bireysel olarak verdiği karara karışılmaz lakin bu bununla beraber toplumsal bir sürecin devamıdır da. Zihinsel veya fiziksel özürlülüğü, bu özürlülüğün sınırı, bu çocuk kendi ayakları üzerinde durabilse bile ileriki nesillere aktarabileceği genlerin olup olmayacağı, gen havuzunu ne kadar etkileyeceği vs vs.
Karmaşık işlerle uğraşan annedir. bu yorumları yaptıktan sonra bencilliğine, bilim düşmanlığına, verimliliğe vs bakılmadan kararı ne olursa olsun destek verilmesi gereken annedir de. Sonuçta annedir aldırsa da aldırmasa da kutsaldır.
ek: baba için büyük travma olacağını sanmıyorum, sonuçta karnında taşımıyor o cenini, duygusal bağı da sadece ileriye dönük planlarıyla alakalı hayallerden öteye geçmez. Asıl olay annenin çektiğidir.
seçim yapmak zorunda kalmış ve seçimlerin en zoruyla karşılaşmış annedir. aldıranada doğuranada söylenecek hiçbirşey yoktur.(doğurmak zordur çünkü;size birşey olursa ona kim bakacaktır yada sağlıklı insan için yaşaması zor olan bu hayatta engelli bir birey nasıl yaşayabilecektir.
aldırmak zordur çünkü; amniyosentez annenin bebeğin hareketlerini hissetmesinden sonra yapılır(16-18 hafta).bebeğini hissetmiş bir anne için bu çok zordur.)
Çocuğun Allah tarafından gönderildiğini bilir. Sınavın içerisinde olduğunu bilir. Yine de kendi kanındandır, canındandır kıyamaz.
Ateist ise allah ve sınav umrunda değildir. sadece kıyamaz yavrusuna. kanındandır, canındandır. öldüremez.
(bkz: oysa herkes öldürür sevdiğini)
çocuğun tüm sorumluluğunu üzerine almayı kabul eden annedir. belki hiç çocuğu olmuyordur ve bu çocuk onun ilk ve tek çocuğu olacaktır. kendine göre haklıdır.
çok yakınımdaki bir annenin yaptığıdır. üstelik özürlü doğacak denen çocuk 2. çocuklarıydı. aldırmadı. sonuçta çocuk, sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. doktorlar, "mucize bebek" dediler. aslında bu bence o annenin, girdiği en önemli sınavdan aldığı tam nottu.
annelik gibi eşsiz bir vasfı, göz göre, kürtaj gibi bir eylemle kendi parçasını, kendinden bir canı yok eden kadından daha çok hakeden kadındır. karnındaki o günahsız varlığın allah tarafından bir ceza değil, bir ödül olduğuna inanan, onun çekebileceği acıları ve sıkıntıları o eşsiz sabrıyla ve sevgisiyle yok edebilecek yüce bir kadındır. çünkü allah'ın verdiği cana kıymak yapılabilecek en büyük günahtır. hiçbir din ya da tanrı bir canın varlığına böyle son vermeyi makul görmez, göremez.
şüphesiz çok zor bir karardır. aldıran insanları da annenin dinsizliğine, merhametinin olmayışına bağlamamak lazım. zira engelli * bir çocuk dünyaya getirildiği takdirde, ilerleyen zamanlarda o çocuğun her acı çektiğini gördüğünde anne bundan kendi sorumlu tutacaktır. aynı ötenazi tartışması gibi bıçak sırtı bir konudur. aldırmayan anne varsa en büyük fedakarlıkları göze almış olan annedir. ama dediğim gibi aldıran anne de kendinden olan bir parçanın acı çekmesini istemediği için aldırmaktadır ve bence normal olanı da sanırım budur.