ömer hayyam ın "ironi"sini anlayabilecek kapasitede olan insan; ona buna "ebleh" vs.. diye hitap etmez sanırım; "hayyam" ın şiirlerini okuyunca "hayyam" olduğumuz yanılgısına düşmeyelim derim...
ömer hayyam rubailerinde içinde olduğunun/yaşadığının karşısında bir profil çizerek olmadığı/olmak istemediği kişiye serzenişte bulunmak, dini bozmuş olanları afişe etmek niyetiyle tasvire yönelmiştir ve ironi yapmıştır. denilmek isteniyorsa; iyi olanı örneklemek için kötü olanı kabullenmek eblehliğini asıl kendisi yaşamış, bunu ironi zanneden de onun yanında aynı sıfatla yerini almıştır. hayyam ironi mironi yapmamıştır. ortalama bir zeka ile hemen(birkaç yüzyılcık sonra) anlaşılan edebi bir metod ironi olmaktan uzaktır. ayrıca, yaşadığının(iddia edilen) karşısına geçip yanlışı eleştirmek için "içtim şarabı, vurdum mala" denmez. dersen mal olursun, anlamazsan da mal olursun. yine de ebleh fonetik açından hoş bir kelime.
aşağıdaki; ironi bunun neresinde? dedirten bir dörtlüğüdür üstadın.
ne bir şey idik, ne de bir şeye benzerdik
bizler doğmadan önce yoktuk.
doğduk; var olduk, öldük; yok olduk
doğmadan önce ne idiysek, ölünce de o olduk.
gerek yaşadığı dönem (11. yy) itibariyle, gerekse aldığı eğitim (nizamülmülk ile aynı medresede eğitim almıştır) itibariyle ömer hayyam'ın yazdıklarının ironi olduğu açıktır (büyük ihitmalle yazarken çok eğleniyordu). aslında ömer hayyam, ironik bir dille bazı şeyleri yerden yere vuruyor, ne kadar saçma ve mantıksız olduğunu ortaya çıkarıyor.