ağaç diksek biz öldükten sonra da o ağaç meyveler verir ve insanlar bundan yer. yaprakları oksijen üretir. bir hayatın olmasına vesile oluruz ve ağaç etrafa tohumlar salarak daha da fazla ağaç olur.
böylece sevaplarımız biz öldükten sonra da çoğalır.
google sözlüğüne göre;
doğumla ölüm ya da var oluşla yok oluş arasında geçen süre, yaşama ya da var olma süresi'dir. kişi öldüğü zaman ömrü sona ermiş olur.
Kiminin beyhude bir çabayla tasarruf ederek zamanını uzatmaya kalktığı, kiminin ise hoyratça israf ederek kısalttığını sandığı şeydir.
Aslında bütün bu uğraşların hepsi nafile. Ne yaparsak yapalım ömür denen şey ne uzuyor ne de kısalıyor. Bizler sadece kalitesini değiştirme gücüne sahibiz. zamanını ne bir dakika uzatalabilir ne de bir dakika kısaltabiliriz.
insan diyor bir damla kan yüz bin gözyaşı(elem)dir. . .
bizim, birbirimize bakan gözlerde anlamın oluşabilmesi için derdin tasanın temas etmesi gerekmektedir (hatırlayınız işte buda'nın hikayesini). fakat bu kadar derdi tasayı çekecek bir ömür hiç mi iflah olmuyor? evet olmuyor ki hergun birbirimize eziyet olmaktan vazgeçmiş değiliz. bütün bu cümbüşü anlamış olmak neşe vermiyor, vermiyor ama huzurunda da geri kalmıyor. o yüzden de müzeyyen ablamızın buyurduğu gibi ...
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? Dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Ömer hayyam.
hayyamın dediği gibi ömür geçiyor bir düşle bir kaç görüntüyle.
ömür boyunca uğraştığımız işler güçler amaçlar hedefler ise biraz keyfetmek için yıllar yılı dert çekmek