devletli padişahımız rte'nin göçük altında kalan madencilerimiz için yaptığı yorumda sarf ettiği sözlerdir. kendi çocuğuna gemiciğini alan her türlü yalan dolan riya sahtekarlıkla örülmüş hayatında bu madenciler kadar namuslu olamamış bir insanın o güzel insanlar için kurtarma çalışmalarına hız verilmesini emredeceğine ya da onların acılı ailelerinin acısını paylaşması gerekmesine rağmen söylediği sözdür. yok artıktır.
kendisi unutmamalıdır ki, sosyal hakları gereği kadar verilmemiş taşeron madencilerin kaderi de bunun gibi beş para etmez insanlar yüzünden daha da kötüdür.
bizi yanlış yargılardan kurtaran ilaç gibi laftır efendim bu. olayda ihmali bulunanlar yüzünden bu facia yaşandı sanıyorduk biz de.
başbakan inatla ve azimle bizi kaderci bir toplum yapmaya çalışıyor. vur fakirin ağzına al lokmasını, sonra bu senin kaderin de. işçiyi her türlü sosyal ve hayati güvenceden yoksun çalıştır. sonra bir felaket olunca bu zaten senin kaderindi de. tabi, zenginlik de kader, fakirlik de. sırtına basılınca çökmek de kader, sırta basıp yükselmek de kader.
şerbeti yavaş yavaş veriyorlar baylar bayanlar. "tüm yaşananları doğal karşılamaya başladık artık." erbakan taa seksenli yıllardan önce başlamıştı kadayıfı kızartmaya. o kadayıf pişti, fırından çıktı ve sıra şerbeti vermeye geldi artık.
aslında bir entry girmeme kararı almıştım sözlükte. ve bunun da sebebini son entrymde belirtmiştim. fakat başbakan'ın maden ocağında ölenlerle ilgili yaptığı açıklama o kadar zoruma gitti ki birkaç satır yazmadan edemedim. öncelikte sözlükte ki arkadaşlara hiç olmazsa bu konuda hükümet kanadına eleştirel yaklaşabildikleri için teşekkür ederim. orada ki ölen işçilerin yerine kendimi koydum, inanılmaz tuhaf bir duygu. bilirsiniz germinal adlı romanı, orada da maden işçileri ölüyordu ve orada göçük altında kalan maden işçilerinin psikolojisi inanılmaz anlatılmıştır. ama tabi bu roman yazılalı 125 yıl olmuştur. bizse bu tür vakaları bu dönemde yaşamaktayız! ve buna da kader demektedir başbakanımız! yazıklar olsun diyorum ve utanıyorum böyle bir başbakanım olduğu için. ve sonra da diyor ki başbakan; ' ben bu meseleyi kadere inanmayanlarla tartışmam' diyor. sen kimsin arkadaş, t.c.'nin başbakanı değil misin, ben dinsizim ve sen benim de başbakanım değil misin? sen bu olayı bana kader ile mi izah eeceksin, kadere inanmazsam bana 'senle bunu tartışmam mı' diyeceksin! sen içerisinde sadece kadere inanaların olduğu bir ülkede başbakanlık yapmıyorsun, bu ülkede kadere inanmayanlarda var ve sen onu sindirmek zorundasın. ve bütün kötü vakaları kadere yükleyerek bu işten sıyrılamazsın.
not: bu arada bizim halen germinal gibi bir romanımız yoktur. bu kadar önemli işçi hezeyanları yaşamamıza rağmen!