doğumdan öncesiyle hiç farkı yoktur. nasıl ki doğumdan öncesinde bilinç ve hafızamız yok idi ise ölüm sonrası da o olacaktır. boşuna ümitlenmeyin huri sikcem diye.
ölünmüyor aslında. fiziksel olarak vücud işlevini yitiriyor ve buna ölü deniliyor işte. sonra gömülüyor, yakılıyor ya da başka bir şekilde yok ediliyor, yok edildiği sanılıyor . doğada herhangi bir şeyi yok etmek o kadar güçtür ki belki de imkansızdır. bir canlıyı yok etmek de öyle. bir insanın gömüldüğünü varsayalım, insan toprak altındaki mikroorganizmalar tarafından yeyilebilir ya da topraktaki bitkiler tarafından tüketilebilir. sonuçta tekrar yeryüzüne çıkar. bir bitkinin yaprağında bir insan dokusu olur yani. o yaprağı yiyen bir kuşta da. bu durumda hiçbir zaman yok olunmuyor. uçan her kuşta her kelebekte her çiçekte her canlı da hatta her insanda ölen insanlardan, canlılardan bir şeyler oluyor. ölümden sonrası budur bence. ruh hakkında pek bir fikrim yok ne olur nereye gider var mıdır? bilmiyorum ama var olan canlıların hiçbir zaman ortadan kaybolmayacağına eminim.
kimilerine göre var olan, kimilerine göre ise yok olan.
şunu söyleyebilirim ki insan gerçekten kendisini merkeze koymayı ve kendisine önem atfetmeyi seven bir varlık ve yaşarken olduğu gibi ölümden sonrası konusunda da bunu yapmakta ısrar ediyor. bu konuda kendini merkeze koyan insanları bir zamanlar dünya'yı evrenin merkezi olarak görüp güneş'in onun etrafında döndüğünü düşünen insanlara benzetmemek elde değil.
Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Nasıl hatırlamasın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.
Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aks'imizden eser yok.