Alır canları, ayırır sevdiği bedenden,
Gelince takat bırakmaz, ne gelir elden,
Çeşm-i nurun kararır, sararır gülün birden,
Var ol sen güzel Ezrail, adaletin yekten.
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun , uyanamadin olacak
Kimbilir Nerde , ne zaman, kaç yaşında ?
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali o musalla taşında.
Bir nefes kadar yakın. Nerede ne zaman bizi bulur bilinmez belki yarın belki yarından da yakın. Ölümden sonrası sonsuzluk ve bu benim zihnime sığmıyor sonsuzsun. Sonsuzluk asla zihnimin almayacağı şey. Ucu bucağı yok
ölürken acı çekmek ve ebedi hayatta sonsuza kadar acı çekmek düşünüldüğü zaman korkutucu bir şey ama nasıl ki hayvanlar ölüyor, insanlar da ölüyor. hayvanlar ahirete göçmüyor ama insan sırf aklı var diye ahirete göçüyor. gerçi akıl hastaları dinden sorumlu değilmiş. insan ölmek istemediği için ölümden korkabiliyor, bu bence son derece doğal bir şey. aydemir akbaş da ölümden çok korkuyordu ama öldü. aydemir akbaş yaşlıydı gerçi ama gençken ölen de var maalesef. allah gecinden versin.
Bir sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte, hayatın akışı devam ederken, ölüm sessizce yaklaşır. Gözlerin kapalı, kalbin yavaşlar ve aniden derin bir sessizlik hissedilir. Ölüm, kimi zaman huzur verici bir dost gibi yanı başına gelirken, kimi zaman da karanlık ve soğuk bir düşman gibidir. Görünmeyen ama derinlerde hissedilen bir gölge gibi sürekli peşindedir. Ancak ölüm, bir son değildir; belki de hayatın yeni bir döngüsüdür. Tıpkı solan bir çiçeğin tekrar yeşermesi gibi, ölüm de böyle; görünürde bir son gibi olsa da, yeni yaşamların tohumlarını eker.
Sevdiklerimizle dolup taştığımız anlar gelir akla; onların anılarıyla yaşarız. Bir gülümseme, bir dokunuş, kalplerimizde saklı kalır. Ölüm bile sevdiklerimizin ruhunda yaşar, çünkü onlarla paylaştığımız her an ölümsüzleşir. Ve belki de en büyük korku, unutulmak, hatırlanmayacak olmak. Ama her anı değerlidir; her gülüş, her gözyaşı yaşamın özüdür. Ölüm bile bu döngünün bir parçasıdır.
Sonunda herkes için kaçınılmaz olan o an gelir. Ancak ardında bıraktığın izler, bu dünyada bir yankı olarak kalır. Her anı dolu dolu yaşamak gerekir, çünkü ölüm bile hayatın içinde gizli bir anlamdır. Yaşarken sevgiyle dolu kalpler bırakmak, yaşamın en büyük mirasıdır. Ve ölümün bile bir yansımasıdır; yaşamın içinde saklı, anlamlı bir derinliktir.
Eninde sonunda herkesin tecrübe edeceği olay. Korkmanın gereği yok. Ruhlar için de bir bedeni terk edip bir diğerine geçmenin zamanının geldiğini göstermektedir.