ölüm acısı silahla intihar etmek gibi kafaya tek kurşun herşey saniyeler içinde olup biter. aşk acı ise işkenceyle öldürülmek gibi yavaş yavaş bütün benliğini tüketen her gün bitse de kurtulsam dedirten boktan durum.
sanırım hiç sevdiği ölmeyenlerin duygusallık kastığı versus.
aşk dediğin biri gider biri gelir ama değer verdiğiniz birisini bir daha asla göremeyecek olmanın nasıl birşey olduğunu bilir misiniz?
onun gidişiyle hayatınızda oluşan kocaman boşluğun asla dolmayacağını bilmek , hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmek , o kişiye hak ettiği sevgiyi ilgiyi gösteremedim pişmanlığı , ve daha bir sürü şey.
Ege denizinde umut yolculuğu hüsranla sonuçlanan masum onca çocuk var, açlıktan ölen insanlar var, ciddi şekilde hastalık çeken, sağlık sorunları yaşayan insanlar var, bilmem kaç çocuğuyla eşini kaybetmiş kadınlar var, eşi içen döven aldatan kadınlar var, maddiyatsizliktan çocuğuna ayakkabı alamamanin verdiği acıyı hisseden insanlar var... sen aşk acısı diyorsun. Yine de aşk acısı diyorsun. Egoistlik tavan.
Herşeyin hayırlısı desen, bir tevekkül etsen hersey ne kadar güzel olacak.
siktirin gidin amk aşk acısıymış. ne çektiniz lan amk ne çektiniz. gelin bulun beni gerçek hayatta dert dinleyin amk. efendi, işinde gücünde bir adam nasıl psikopatlık yolunda ilerler gelin de birinci ağızdan dinleyin.
Bu karşılaştırmanın en en güzel örneklerini my chemical romance şarkılarında bulabilirsiniz. Hem karşılaştırır, hem yakınlaştırır. (bkz: helena, cemetery drive, i never told you what i do for a living, welcome to the black parade)
ahmak isi.
acinin ne olum, ask gibi bir sinifi var ne de buyuklugu kiyaslanacak bir sifati var. yalnizca aci. ihtiyac duydugu sey yaristirilmak degil sadece anlayis.