+ne işle meşgulsünüz?
-öğretmenim ben.
+yaaaa. nerde çalışıyosunuz?
-(ufff) şu bilmem ne lisesinde.
+kadrolu musunuz, sözleşmeli mi, ücretli mi?
bunu soran manav ya. mahallenin manavı aga. hayır napıcam amca sen benim kadromu, sözleşmemi, ücretimi. nasıl bi malzeme olucak bu sana. neyin merakı? birini mi ayarlıcan? nikahına mı alıcan?
not: hayır, bu entryde sakın manavın aşağılandığı falan düşünülmesin. karşılaştığımız insanların % 80 i bu soruyu sormakta. öğretmenini bu şekilde kategorize eden bakanlık utansın.
Soru kategorisine girmiyor gerçi ama; sınıfta bulduğu pastel boyaları gösterip "öğretmenim bu boyalar benim değil." diyenine rastlamak mümkündür. O an öğretmen olsan gülmeden dur hadi kolaysa. ilkokul öğrencileri hadi küçükler yaşları gereği yapmaları normal diyelim. Üniversiteye gidip istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz diyeni var be.
aslında mantıklı olarak sorduğunuz ama çevreniz tarafından saçma olarak algılanan sorular da olabiliyor.
-hocam, hamamböcekleri kafası kopsa bile 1 hafta yaşıyormuş.
+ ee?
-şimdi, onun beyni, kafası yerine vücudunda mı?
+nasıl yani?
-hani, yürüme, hareketetme emrini vücuduna kim veriyor onun? sonuçta beyni kafasında olsaydı, yürüyemezdi, di mi? çünlü kafası koptu ya, hani?
+ nasıl bir soru bu?
ilkokulda sürekli sorulan saçma bir soru vardı. Hoca bir şey yazdırırdı ve bazı kişiler kelimeyi tamamlamadan alt satıra geçecekti. satırın sonuna gelinirdi, kelime tamamlanmamıştı ama kısa çizgi konulup devam edilmesi gerektiğini herkes biliyordu. Bomba soru; 'hocceeaaaamm kelime tamamlanmadı neeeaaaapak'
