evet yanlış duymadınız, ezelden beridir kutlandığını düşündüğümüz bu anlamlı gün 12 eylül 1980 ihtilalinin sonrasında, 28 yıl önce, bir emir ile kutlanmaya başlandı.
hatırlanacağı gibi 27 mayıs darbesinden sonra da darbeyi şirinleştirmek için "anayasa günü olarak" darbe gününün tüm yurtta çoşku ile kutlanması emredilmişti. biz böyle bir ülkeyiz işte...
öğretmenler için bir şey farkettirmeyecektir. günün ne zaman icad edildiği değil, o güne verilen önem öne çıkarılmalıdır. ama ülkemde öğretmene verilen değer aşikardır zaten.
tam olarak icad denemez ama, 12 eylül askeri darbesi sonrasında askeri rejimin türk halkını kutlamak için zorunlu tuttuğu günlerden biridir 24 kasım.
öğretmenler günü tüm dünyada 5 kasımda kutlanmaktayken, darbe sonucu alınan bu kararın atatürk'ün başöğretmen yapılmasıyla alakalı bir nebze. atatürk'e ulus okullar başöğretmenliği 11 kasım 1928 tarihinde bakanlar kurulu tarafından verildi.
darbe sonucu oluşan bu zorlu kutlama merasimlerinin başlama günü de 24 kasım 1981'dir ve o günden beri ülkemizde her yıl 24 kasım öğretmenler günü olarak kutlanmakta. aman ne de kutlama! sebep olarak 11 kasımda verilen başöğretmenlik ünvanının atatürk tarafından 24 kasımda kabul edilmesi gösterilir. tarihsel gelişim bu şekilde ama asıl sorgulanması gereken, darbe sonrasında neden böyle bir dayatmaya gidildiğidir.
1980 darbesinin çiçek açmış baharı gibi gösterilir öğretmenler günü. darbenin sebeplerine kapatma amaçlı olarak güzel yanı bu şekilde bir dayatmayla çalışıldı. öğretmenlik meseleğinin kutsallığına dikkat çekildi ki tsk nın sitesindeki bugün ile ilgili afişi, yaptığı "yine çiçeğiz" zorlamasını güçlü ordu güçlü türkiye kampanyasını destekler nitelikte.
günün şartlarına bakıldığında, öğretmenlerin hali ortada. yaşam standartlarını yükseltmek için kendilerine göre uğraşlar seçmişler. şimdi memurun ek iş yapması da yasalaştırılıyor, artık önlerinde hiç engel kalmayacak. sürekli durumundan sızlanan öğretmenlerin altlarındaki son model arabalar dikkat çekse de, görünüşe aldanılmaması gerekmekte. sonuç itibariyle öğretmen maaşıyla mal varlığı edinmek imkansız. bunları gören öğrenci ve veliler öğretmenlerine pek de minnet duymamaya başladı son zamanlarda. maymun gözünü açtı mı denir, siz ne dersiniz bilmiyorum ama öğretmenliğin kutsallıkla alakası olmadığı, sıradan bir meslek olarak icraa edildiği kabul görmeye başladı. sonuçta yaptığı işin karşılığı olarak belli bir mebla ücret alıyorsa, bunun fedakarlıkla ilişkilendirilmesi saçma olur ki, hasta olduklarında doktora gitmeyen cefakar olarak nitelendirdiğimiz öğretmenlerimizin sevk almamak için asıl nedenlerinin neler olduğunu öğrendik.
bugün gelinen durumun 12 eylül darbesi sonrası yapılan bu dayatmayla alakalı olduğunu düşünmekteyim. o zamanlar emir olarak verilen her yaşam formuna ilave olarak, dayatılanların sevilme zorunluluğu da eklenmişti. ve öğretmenliğin kutsallığı vurgulandı. sebebin atatürk'ün başöğretmenliğiyle ilişkilendirilmesidir. evet, atatürk ülkenin kurtarılmasındaki rolü, ülke için yaptıklarını bu konu için düşünmeden bile eğitim konusundaki hassasiyeti açısından çok önemli bir insandır. bunu ön plana çıkararak, öğretmenliğin önemi bastırılmasıydı, belki şimdi öğretmenler gerçekten değer görürdü öğrencilerinden.
insanlar artık darbenin etkisinden kurtulmaya başladı. takriben 30 yıl sonra olabildi bu. ülkenin gelişimine set çeken bir darbe bu ülkeden 30 yıl çaldı. öğretmenler sahte gülücüklerle avunmak yerine, bu sahte gülücükleri oluşturan etmenleri anlamaya çalışırlarsa, kendilerini soktukları aczaniyetten kurtulacaklar ve hak ettiklerini alacaklardır. öğretmenliğin kutsallığını maddi hesaplarıyla savunanlar, benim için öğretmen değil, onlar her ne kadar öğretmenim dese de değil. çünkü öğretileri de maddiyatla karşılaştırarak bu kutsallığı yıktılar, eskisi gibi kutsallaşması başka bir darbe ile mümkün olmayacak.