lisedeyken dershanede geometri hocasına hissettiğim duygu. ne biçim olurdum dersinde yüzümde yapışıp kalmış bi sırıtma, çeneyi ele dayayıp baygın bakışlarla dersi dinler görünmek, güldüğü zaman gamzelerine kurban olurum ben senin diye aşırı bir sevgi seli içinde hocayı sevme isteği duymak. çok acayip şeyler bunlar.
lise dönemlerinde başıma gelen olay, aşık olmasam da hoşlandım öğretmenimden. hatta facebook u kullanmaya başladığım zamanlarda, adını da arattım ama bulamadım. öyle tatlı bir adamdı ki... *
yadırganmayacak bir durumdur. insan herkese, her şeye aşık olabilir.
fakat hem sosyal hem resmi bir ortamda yaşanan aşk, zararlı olabilir. öğretmene karşı duyulan aşk karşılıksız olabilir. ya da bu aşk öğrenildiğinde aşık olan kişi kendi durumunu kapatmak için, aslında kendisinin değil de bir başkasının öğretmene aşık olduğunu söyleyip söylentinin yönünü ve boyutunu değiştirir. evet oluyor böyle şeyler.
eşek kadar olsanız da vazgeçemezsiniz bu duygunun çekiciliğinden. sürekli yanında bulunmak istemek suç değil tabi, olur mu hiiiç? ama herkesin de bir dayanma gücü var, tadında bırakın, gerçek hayata dönün. hiç olmayacak düşlerin peşinde koşmayın, yazık olur.
insanı gerçekten deli eder. *
lise hazırlıktayken, 14 kişilik bir sınıfta, on erkekten, altı tanesi aynı hocaya aşık olan ve bunu, taa lise bittikten sonra birbirine itiraf eden altı gençte bu gruba dahildir. **
gereksiz hadisedir ama genelde herkesin başına gelir.bunun nedeni senden daha çok şey bildiğini düşündüğün birine karşı duyduğun beğenidir.bu tip olaylar eğer üniversitede olursa farklıdır ve tehlikelidir.çünkü neden sonuç ilişkisi bu kadar basit olmayabilir.
matematik hocası ise durum daha da bi zorlaşıyor. adamın gözüne giricem diye tubitak yarışmalarına bile katılmana sebep olabilecek hadise. çocuk aklı, sen soru çözdükçe seni sanki daha çok sevecekmiş gibi...
genellikle orta okul ve lisede okuyan gençlerin yaşları ile doğru orantılı olarak, vücutlarındaki hormonal harekete verdikleri duygusal tepkilerdir. üniversitede de olur; ama biçim değiştirir: "hocaya bak erik gibi kütür kütür" şeklinde.
o kadar çok aşık olmak ki, aslında sadece hayranlık beslemektir..
çocuk aklıyla bunun ayrımına varamamaktır..
sonuçları gülünçtür:
devamlı etüt alıp size sövmesine sebep olursunuz, yanına gidip dertleşirsiniz, millete gizli gizli onun fotoğrafını çektirirsiniz, en kötüsü onun ilginizi asla fark etmediğini sanırsınız..
geçen yıl başıma gelen eylem. eğer öğretmen 24 yaşında yeni mezun ve dalyan gibi bir delikanlıysa, aşıkı olmak son derece olağandır. aşık olunca sadece o ders dinlenir, hocayla yalnız kalmak için bol bol sorular çözülür ve o sorular hocaya her tenefüs sorulur. hocanın gözüne girmek için sürekli kitap okunur, yine hocaya sorular sorulur. sonra hocanın msni alınır oda muhabbet edilir. ama hoca askere gidince kötü olur...
ayrıca herkesin başına bi kere gelmiş/gelecek olan eylemdir.
aşık olunan öğretmenin girdiği dersten başka bir dersi dinlememeye ve ondan başka bi derse çalışmamaya sebebiyet verir. sonunda bu dersten devamlı beş alınır, diğerlerinden bir, ki bu umurda olmaz o an.
üniversite yıllarında olması daha bi hoştur. hergün odasına gider, sohbet eder gözlerinin içine bakarsınız. sınav anında çaktırmadan onu izler, derin bir ahh çeker, hayallere dalarsınız.