eğitim sistemini parçalayan bir durumdur; öğrenciyi dövmek yahut dövmemek sorunsalı. olaya bir entel gözüyle bakarsak, eğitimde şiddet olamaz, bir kişinin sahip olduğu mevki ve makam başka bir insana şiddet uygulama hakkı vermez ayrıca insan hak ve hürriyetlerine yapılan büyük bir saldırıdır.
halbuse olay ve kişi arasındaki ilişkiyi bu şekilde yani insan hakkı ihlali olarak görmek büyük bir aymazlıktır zira yetişen nesli gördüğümüz de yapılabilecek tek şey gereken dersi vermektir. elbette bu şiddetin de bir ölçüsü olmalı lakin gerekliliğini de idrak etmek lazım gelmekte. yetişen nesil gittikçe kültürel bir dezenformasyon yaratmakta ve insanlığın geldiği nokta birikimsiz ve hayatı iki bacak arasından seyreden hippi ve materyalist bir popülasyon oluşturmaktadır.
bu durumun önünü almanın tek yolu şiddeti bir rehabilite yöntemi olarak kullanmaktır ve ayrıca dayak cennet çıkmadır, hakkını vermek gerekir.
nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
birinci seçenek; öğrencilerden dayak yeme ihtimali düşük olan öğretmendir. etliye sütlüye karışmaz alır parasını oturur öğretmenler odasında... ikincisi ise; idealist bir tip olma ihtimalidir ki bu tarz tipler genelde öğrenciye sevgiyle yaklaşırlar başabilirlerse bütün bir sınıfı adam ederler başaramazsa zaten sonu birinci ihtimaldekiyle aynı olur...