hayattaki belki de en zor işi başarmaya çabalamaktır. zor olduğunu söylemek klişe olsa da bu duyguyu anlatabilecek başka hangi kelime bulunabilir?
göz yaşları yanağından üzerindeki tişörte art arda dökülen bir erkek tanımıştım. sağ kolunu bana, başını da sağ koluna yaslamış hıçkırarak ağlıyordu.
ağlayan birisini gördüğüm de benim de ağlayasım gelir hep ama bir lamba nasıl ağlayabilir ki?
gündüzdü, ışığım zaten sönüktü, onun üzüntüsünü paylaştığımı belirtmek için ışığımı da söndüremedim. sadece durdum, ona üzgünce baktım. neydi acaba bu gencin derdi?
kendi kendine konuşmaya başladığında anladım, hıçkırıklarla kesilen sesi ve cümleleriyle isyan ediyordu. sevdiği kadın terk etmişti onu.
unutmaya çalışması gerektiğini söyledim. duymadı. ama unutmalıydı. bu hayatı benden daha iyi özümsemiş birisi olamaz. hayat öyle bir şey ki, boşa harcadığınız her dakika için üzüleceğiniz çok uzun bir zaman dilimine girdiğiniz mutlaka bir dönem oluyor. o döneme girmemek herkesin elinde. fakat o an, o salise anlayamıyor bunu insan. işte buyüzden her insan hayatının bir kısmında illa ki "keşke" der. demeyen yoktur.
o genç çocuk, beni duysaydı da dinlemeyecekti zaten. hayat, ona zamanını sunacak, ve o çocuk bu zamanı kederle harcayacaktı yine. birini unutmaya çalışmak da hayatın en kederli zaman dilimini oluşturur ve sonu hep "keşke" ile biter.
ama hepinizin yaşaması gerekir, yaşamalısınız da. hayatı daha iyi anlayabilmek için...
sadece çalışmakla devam edecektir. unutmak diye birşey asla yoktur. bir şarkıyla, bir mekanla her an akla gelebilir. hele bir de pişmanlığın varsa daha da derin üzüntü yaşatır.