demesin kızlar böyle şeyler dediğim hede.
bir pilav yaparım bayılırsın böyle tane tane, ooo karnıyarık ve bamya bende parmaklarını yersin, mantı açarım tabiii nefis olur, mezelerim enfestir, lezizdir, güzeldir, harikadır vesairedir...
soğandır salçadır nihayetinde. tuzdur undur sudur sonucunda.
el lezzeti diye bir şey vardır. öyle herkeste yoktur bu meret.
yemek yapmaya başlarken besmele çekilir, "Benim elim değil, Fatma Ana'mızın eli" denir.
güzel olursa ne ala, olmazsa da değmemiştir o hikmet ele; ama nimettir hakikatte.
eline sağlık denir.
denmemeli öyle çok güzel patates kızartırım diye. *
ben de cok guzel yerim canim hadi gidelim ve bana patates kizart denilesi kizdir.
-buraya patates kizartmasini yemek yerine koymuyormuscasina yaziyorsunuz ya, hatfasonları kahvaltida patates kizartmasi yemek icin gun saydiginizi nasil unutuyorsunuz anlam veremiyorum.
zaten onemli olan patatesi kizartmak degil, yanında arnavut cigeri ile sogan sögüs yapmaktır ki bana bunlarla gelsindir.
patatesi bilmem de, yemek yapabiliyor olmakla övünen kız modeli tiksinçdir. yıllarca yalnız yaşadım aç yattığımı hatırlamıyorum. öyle pizza, kebap olayınadan bahsetmiyorum, bildiğin güzel yemek yaparım ve bunun bir yetenek olduğunu düşünmüyorum.
söze doğrudan girmek doğru girmek olmaz. çünkü bu duruma mahrus kalan ve ya kalacak vatandaşlarımız için ağırdan almak ve yavaş yavaş gitmek herkes için çok daha iyidir. böyle bir durumda evlencek olan çiftin erkek tarafından nikah şahitleri ve ya seyirciler bu iş hayra alamet değil tepkisini fısıldaşarak vereceklerdir. öbür taraftan bakarsak davul, saz çalan bıyıklı amcalarımız bunları söyledikten sonra biraz bekleyecek, birbirleriyle bakışacak ve sonrada son hamlelerini yapıp davul zurnayı daha neşeli a be gaynana napdın bize şeklinde öttüreceklerdir. bunlar palavra, hele erkek evlendikten sonra görsün. o şimdi düşünmemiştir de misafirlerin geleceğini, kek börek yapılacağını falan. kek, börek, pasta kısmını bi geçtim. bence o konuklara yağsız patates kızartması iyi gider. bide hanım kızımız düşünmüştür şimdi konuklarımızı kalori alırlar diye. misafirleri de halletik. gelelim biz şu akşam yemeğine sabah kahvaltısına vs. vs. erkek kısmımız bay falanca filanca tüm gece çalışsın hele bide bankacı olsun tamam. tüm gün akşama kadar milyonları saysın dursun adamcağız. sonra eve giderken lüks kırmızı şahin arabasında o milyonları bir de evde hiç hazır olmayacak ama hayalini kurduğu mis gibi tavuğu düşünsün. sonra ne olacak, tabisi de evdeki patates kızartmasını görünce gözleri fal taşı gibi açılıp sevinmeyecek. evin beyi çığrından çıkıp bir huni kaldığında evden diri çıkan tek şahidimiz huni beyimizi de savunmayıp olaya dökülecek ve hanım kızımız nikahta pek güzel patates kızartması pişiririm demişti, damadımız dinlememiş diyecektir. olaya biz doğrudan doğru yönden girmişez darısı damadın başında.