şşşş sus da.
olum bu türkü öyle her vakit hatirlatilmaz, herkese söylenmez durduk yere dinlenmez. gece göz yaşlariyla, utanan adamlar/kadinlardansaniz da goz dolmalari eşliğinde bekleyislerle umutlarla kizginliklarla dinlenir.
ben sinirlenince kufur ederim. aci çekerken de kendime cok kufur ederim. bu türkü kendine kiza kiza dinlenilir
cok da dinledim. cok aksamlar dinledim.
olum sırdır lan bu türkü.
''çok aşığın var diyorlar. yalan de, yeter bana. bir sevda sözü fisilda,
hazirim inanmaya''
arabadan tam inecekken şarkı çalınmaya başlar radyoda. O güne kadar duymadığınız bir melihat gülses şarkısı, yumuşak, pürüzsüz bir ses: çok ahlar almışsın inkar et yeter bana diyordur vefasız birisine ve yine aynı ses o vefasız yarin huyunu bilirmişcesine vereceği cevabı öğrenmekten korktuğunu söyler...
şarkılarda olmasa kim anlayacak halden diye iç geçirmek kalır dinleyene.
Çaresizlik, temenni ve sevda ile harmanlanmış sözlerin,
gözlerden yaş olup akan masumane kıskançlığın,
Kulaklardan, yüreğe Varan ince sızısı gibi olan eser.
dinlendirici müziğe sahip olsada insanın kalbini paramparça edip, gözlerinizdeki yaş stoğunu eriten, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş burnunuza ve gözlerinize rağmen yine de dinlenen muhteşem şarkı. sevgisi uğruna sevdiceğin her sözüne aldanmaya razı olanların şarkısı. **
