çocuk olmanın en güzel yanıdır. babanız gelir sizi kucağına alır ve odanıza götürür. siz bir yandan mırın kırın ederken babanız "şiişt uyu bakayım" sözleriyle sizi yatağa yatırır.
ahh çocukluk zamanları ahh.
tabii şimdi koltukta uyuya kalsak taşıyabilene aşk olsun. kim kaldıracak da, taşıyacak da ohoo...
muhtemelen anne gelir "kalk kız uyuma burda" der ve gider.
ailecek televizyonun karsısına oturulmustur. eğer mevsimlerden kış ise, o anların daha samimi bir sıcaklıgı vardır aslında. yavaş yavaş uykuya dalmaya baslarsın.
bilirsin uyuyakalacağını ama zaten içten içte de onu arzularsın. en sonunda televizyondan gelen sesler anlaşılmamaya başlar. bir yandan hala sevilen bir program varsa, izlenmeye çalışılsa da kısa sürede uyumuş olursun. uykunda hayal meyal 'oğlum hadi kalk yerine yat' sözlerini işitirsin, 'yok uyumuyorum ben gözlerimi dinlendiriyoru...' diyene kadar tekrar uyuyakalmıssındır bile.
baba kucağına alarak yataga kadar götürür, yatağa koyarkenkı sarsıntıda hafif uyanır gibi olursun ama kısa süreli açılan gözler hemen kapanarak, uykuya kaldığı yerden devam edersin. belkı de en huzurlu uykulardandır oturma odasında uyunan uykular.
edit: imla.
anne tarafından ''kalk odananda uyu yavrum'' şeklinde dürtülerek uykunun sikilip atılmasına müteakip alacakaranlık kuşağına takılmayla son bulan. en azndan bir zamanlar böyleydi.
pazar geceleri banyodan sonra olanı çok güzel ve tatlı olurdu. ama televizyonda izlemek istediğiniz bir şey varken uykuya yenik düştüğünüzde sabah kahrolurdunuz.
yatağımın altında biri var korkusuyla bilinçli yapılan eylemdir genelde. ya da gececi babanın gelmesi beklenir, uyuyakalınır sonra ve baba taşır yatağına kadar. uyanık olsan bile çaktırmazsın falan hoş duygudur esasında.
- yaa ben dövüşlü film izliycem! ceki çen var hem bunda!
diye çıkıştım minicik sesimle. baba'm gülümsedi. sabah yatağımda uyandım tabi. defalarca oldu bu ama baba'm bir kere olsun yüzüme vurmadı artistliğimi. ve mütemadiyen taşıdı beni yatağıma; o kadar ustalıkla yapıyordu ki ve zamanlaması o kadar iyiydi ki asla uyanmazdım beni taşırken. hep kocaman adam olmak isterdim küçükken ve geç saatlere kadar televizyon izlemek; oturma odasında babaya eşlik etmek büyük adam olmanın ilk adımıydı benim için. babam hep büyümeme izin verdi benim.
=> artık senden uzunum baba; ne yalan söyleyeyim gözüm kesiyor seni; bir güreşsek hiç şansın yok yani. ama en büyük adam sensin; hep öyleydin. benden önce ölürsen sana küserim baba. açık ve net söylüyorum bunu. akıllı ol.
genelde aile bireyleri bir araya gelmişken, tv açık, muhabbet koyu kıvamda; çay içilirken uyuyakalmaktı. bu işin en sevimli tarafı anne veya babanın uyuyakalan bebeyi kucaklayıp yatağa götürmesiydi. mutlaka sıcak bir öpücük yanaklara kondurulurdu. sırf bunun için orada uyuyakalmaya değerdi.