çocukluk anılarındaki karakterlerin tek tek gitmesiyle, size güven veren içinizi ısıtan, atan kalplerin son vuruşlarını tamamlamalarıyla vuku bulandır. hatırladıkça buz gibi bir kış gününde üstünüzü örten yorganın verdiği ısıyı hissedersiniz ama üstünüz asla tam örtülmez.
Sebepsiz yere mutlu olamamak demektir. Minik şeylere kahkaha atamamak, renklerin farkına varmamak, siyah bir dünyada en iyi şeyin griler olduğunu sanmak, gözlerindeki ışığı kaybetmek, içindeki koca boşluğun içine düşmek, debelenmek, çabalamak, hiçbir şey başaramamak...
Çocukluğun bitmesi kafa kağıdında yazan rakamlarla ilgili değildir aslında. 70 yaşında da çocuk kalabilir insan ve 17 yaşında kaybedebilir tüm çocukluğunu farkında dahi olmadan.
düşünsenize işyerini. takım elbiseler, adamlar, kadınlar, ilişkiler, çıkarlar, maskeler.gerçek hayat ve yetişkin dünyası ne kadar sıkıcı ve doğallıktan uzak değil mi? gün geçtikçe bu insanlara benzeyenlerin içindeki çocuğu ölür. özel yaşamınızda da böyleyseniz tam bir robota döndünüz demektir. oysa bazen insan salıvermeli kendini. dışarda kar mı var? kardan adam yapmalı. kocaman bir kar topuyla hınzırca vurmalı beklemediği anda sevdiğimizi. tepeden aşağı hızlıca koşmalı. piknikte halatla salıncak yapıp, yakantop oynamalı. hiç aldırmamalı çevrenin ne dediğine. hem ben meşin topu kapıp futbol oynamak istiyorsam, ya da pamuk şekerimi alıp bir parka oturmak istiyorsam kime ne? hayat benim değil mi? yaparım. çocukluk bitmez aslında, çocuk hep ordadır. ancak siz onu arayıp sormadığınızda onun kadar içten ve doğal olmadığınızda gerçekleşir bu durum. hep bir yanımız küçük bir kız veya oğlan çocuğudur. kocaman insanlar olsak, anne baba olsak dahi çocuklarımızın oyuncaklarıyla gizlice oynadığımızda hep ordadır. köşeye oturmuş, hınzırca size gülümsüyordur.
masumiyetin bittiği noktada kirli yüzlerle karşılaştığınızda biter çocukluk... oyuncak silahlar gerçeğe dönüşüp namlusu size çevrildiğinde son bulur çocukluk... küçük hayalleriniz büyük acı gerçekler karşısında diz çöktüğünde biter çocukluk...
etrafınızda tek bir seveniniz kalmayıp da, kırılmış kalbinizle duvarlarla konuşmaya başladığınızı anladığınızda son bulur çocukluk hayali...
Önce ruhen büyümeye başlayıp çocuk bir bedenin içine sığmama duygusudur, pisikolojig olarak çocukluk çok çabuk biter ama fiziksel anlamda hemen büyüyememek insada derin bir öfke ve depresyonlara yol acar ki işte bunu ergenlik denir. Ne çocuk, nede genç, ikisinin arasında henüz hala sidik kokan çocuğumsu bir bedende yaşamak. ikisinin dengelenmesine kadar geçecek süre de insanın hayatının en berbat, rezil dönemleri olarak tarihe geçecektir.ama bir süreçtir sonunda herkes bir yaşa gelince bu çağı yaşar.