gülten dayıoğlu' nun " fadik " adlı kitabıdır. ahşap merdivenlere oturur okurdum. fadik'in hikayesi benimkinden farksızdı. bu entry ile ne kadar geriye gittim şimdi...
arı mayalı kokulu silgi,hulahup,topuklu takunya,lady bebek,mavi paketli müjde çorap,yıllar sonra öğrenci evine sürgün edilmiş koca çiçek desenli uzun perdeler,annenin dolabının köşesinde kalmış vatkalı ceketler,vhs video kasetler,mavi renkli duvarlar,kömür sobası,kırmızı kontrapedal bmx bisikletler,sokakta oyun oynayabilen, çamurdan pasta yapma özgürlüğüne sahip olabilen çocuklar.
(bkz: 80 lerde çocuk olmak)
çocukluğunu geçirdiğin, uzun zaman önce ayrıldığın mahalleye yolun düşer. eski oturduğun evin kırık kaldırımına,eskiden yaşadığın apartmanın merdiven altına bakarsın. hiçbir şey demişmemiştir. sadece boyun uzamıştır biraz. kaldırıma çıkarken ve merdiven altına bakarken kendini dev gibi hissedersin. salıncak yapıp sallandığın incir ağacına(ne canilik yahu) bakarsın. muhabbet kuşunu gömdüğün elma ağacına bakarsın. bahçedeki açan güller bile sana çocukluğunu anımsatması için yeterlidir. ve çocukluğunu hatırlarsın.