keşke hep çocuk kalsam dediğim zamanlardı. bunu dediğim gün büyüdüğümü hissetmiştim. şimdi çocuk olsam, oyuncaklarımla oynasam, annemle güne gitsem, misafirlikte ki süper yemekleri yesem, işe gitmesem, paraya ihtiyacım olmasa, aşk acısı çekmesem, onu özlemesem... ben neden büyüdüm ki? yo hayır ben neden dünya'ya geldim ki? demeliydim. bence bu dünya'da ya çocuk kalmalı ya da hiç dünya'ya gelmemeli ama bana soran olmadı malesef.
bazen iftar'a 10 dk kala kararmaya başlayan hava alır götürür sizi çocukluğunuza, bazen çimlere uzandığınızda üstünüzde bulunan, gözünüzü alan sokak lambaları yada bi akşam ansızın lapa lapa yağmaya başlamış kar... özleriz hep çocukluğumuzu belki yaşlanmak istemediğimizden kaçıp saklanmak isteriz çocukluk günlerimize, belki kendi sorumluluğumuz ağır gelmiştir belkide geldik gidiyoruzun hüznü sarmıştır...
eğer ki gerçekten böyle bir fırsat olsa bir saniye bile düşünülmez ''yaa hadi gidelim çok yoruldum ben'' diye cevap verilir ve gidilir bir daha asla büyümemek üzere.*
bir oyuncakçı dükkanında bulunabilir çocukluk.kaybettiğini sandığın şeyleri yeniden bulmak mutlu eder insanı.çocukluğuna dönersin ve mutlusundur işte..
bugün çoçukluğumun geçtiği o evlere gittim. yollar, sokaklar kokuları bile değişmez mi? değişmemiş.
kreşime gittim bahçesinde sayısızca anım canlandı. oyunlar, danslar, kardeşimi koruma içgüsü orada gelişti mesela. hapisane gibi geliyordu bana halbuki beş yıldızlı tatil köyü olduğunu şimdi anlıyorum. ilk okula başladığım okula gittim kapanmış. arkadaşlarım, oyunlarımız tenefüste koşuşturmacalar. sonra ilk okula başladığım ev. harabe olmuş bu günlerde. kardeşimle aynı yatakta uyurduk. tavanı çökmüş. o evde biz ne kadar mutluyduk neler atlattık neler. eve kaç kere hırsız girdi, ben sokakta oynarken kaç kere bitlendim annem beni günlerce temizledi, kızamık olduk kardeşimle, akşama kadar oynamanın keyfini orada yaşadım. ama hep hayalimiz vardı daha doğrusu annemin hayali. hep kendi evimiz olsun diye duğa ederdi. oradan taşındık başka bir eve gittik ağaç kokan bir eve. kocaman bahçesi vardı. orada ilk köpeğimizi aldık. bir hayvanı ne kadar sevebileceğimizi onunla anladık. o köpek değil bizim aileden biriydi. sevinen üzülen ve en önemlisi seven bir varlıktı. orada yaşlı bir komşumuz vardı. belki seksen yaşlarında bana hep gençliğini anlatırdı. öyle bir anlatırdı ki ben oradaymışım gibi canlanırdı herşey gözümün önünde. ikinci dünya savaşını görmüş bir kadındı. ben orada yaşamaktan çok mutluydum. semti biraz kötüydü ama insanları çok iyidi. ardaşlarına karşı adaletli olman gerektiğini ben orada öğrendim. saat 4 olmasını iple çekerdik sonra oyun oyun. gerçek mi cesaret mi diye bir oyun vardı. başımızı ne tatlı belalara sokuyordu. türkçe okuma yazma ben o evde öğrendim. o yaz bisiklet sürmeyi öğrenmiştim. kaç kere düşüp dizlerimi kanatmıştım ama sonunda büyük yokuştan aşağa bisikletle inerken uçma hissini tatmıştım. tatmak o tatmak. uçmanın kanıma karıştırdığı adrenalinin tadı bir başka. ve sonra baya zengin bir semtte taşındık. insanlar havalı çocuklar havalıydı. oynuyorduk ara sıra ama hiç eski tadı yoktu çocukluğun. ondan sonra kitapları sevmeye başladım. onların içindeki karakterler daha samimi gelmeye başlamıştı. oradanda kendi evimize geçtik.
ama bugün bütün bu yerleri gezerken o kadar garip oldu ki içim. direklere asılan ölüm ilanları. hepsi tanıdıktı. nasıl gittiniz ki dedim. komşularımız.. akşam olunca onlarda dışarı çıkardı kapının önüne bizi izlerlerdi bir yandan da günlük telaşlarını konuşurlardı. arada çöpçatanlık yaptıklarıda oluyordu ama bütün mahalle bir aile gibi hissediyordum ben. nereye gittiysek bu böyleydi. belki çocuk olmanın verdiği saflıkla herkesi seviyordum.
beni ben yapan yerlerdi onlar. bir küçücük kasaba ve benim için bu kadar değerli burası. nereye giderse gitsin insan koptuğu yerleri unutamıyormuş derlerdi. yaşayınca öğrenmek başkaymış. nereye gidersem gideyim burası çağırıyor beni. *
Yapmak için su an sahip oldugum her şeyi verebilecegim eylem.Sadece ailem ve aileme o zamanki bağlılığım olsun sokaklar tekrar benim olsun. Yeniden o kadar büyük hayallerim olsun ama hiç gerçekleşmesini hayal olarak kalsın hiç büyümeyelim mesela.hala saf olalım inanalım bize denilenlere körü körüne çocuk olalım yeniden ve bir daha görmeyelim gerçekleri.
geriye dönmektir, 17 yim ama cocuq deilim cocukluk cabuk bitiyo olum ya, cidden 13 dedin mi bitti mk. en önemlisiyse çocukken yaşasın çocugum ben rahatım farkındalıgı olmuyo insan da.
O çocukluğun saflığı, temizliği, hem ekmek elden su gölden biraz da affedersiniz. Dert yok tasa yok en büyük derdin tetris te bir türlü gelmeyen uzun çubuk veya aylıkta kaleye geçmek. Genç, dinamik bir ailen, hatta duruma bağlı olarak büyükannen büyükbaban var. (#27784412)de de dendiği gibi, keşke bir daha dönsek de rahat rahat yaşasak.