babannemin evi odun sobasıyla ısınıyordu. eve odunları tutusturmak için kereste çıta kullanılırdı. aynen cirit sopasına benzeyen. birgün gerizekalı kuzenim bunları karşı apartmanın en alt katına atmayı teklif etti. ulan sorgula değil mi yok arkadaş direk kabul ettim. başladık sırayla atmaya benim en son attığım çıta alt katın yatak odasının camından içeri girdi. ve sonra bunu kız kardeşimin üzerine atıp sopa yemesine sebeb olmuştum. Üzgünüm sister. o bendim. bu ve bunun gibi olan onlarca mallık hikayemi daha sonra anlatacağım.
misafirliğe gittiğim evlerdeki radyatörlerin vanalarını kaparmışım. sonra ev sahiplerinin aklına problemin radyatör vanalarından olduğu gelmezmiş donarlarmış baya servis gelene kadar falan. dayaklık hareket.
Yıllar önce ülkede bi şarbon muhabbeti dönüyordu, haberlerde falan hep duyoyoduk. iki arkadaş beraber zarfın içine beyaz toz koyup apartmanlara falan dağıtmıştık.
Okuldan bi kızın apartmanına da koymusuz, sınıfta salak gibi yaptığımızı anlatırken kız duyup babasına söylüyo. Koca adam işi gücü bırakıp bizi bulup önce dövüp sonrada babama söylemişti bide babamdan dayak yiyerek bu salaklığa son vermiştim
Bir yaz kızlar erkekler diye gruplaşma oldu. Kızların ele başı benim. Neyse kavga etmiyoruz ama sürekli bir dalaşma kovalamaca içindeyiz.
Konsey düzenliyoruz böyle planlar filan.
Enes diye bir çocuk var aynı binadayız korkutmak için alet edevat oluşturmuş manyak. Tabi zulasını bulunca aldım hepsini dağıttım kızlara (eşkiyalığa bak) bir de tembihledim sakın bir şey yapmayın dalga geçin diye o sıra annem çağırdı yemek filan yedim bir geldim hepsi saç baş sonra herkesin ailesi geldi.
Haluk amca var yönetici dedi kimin başından çıktı tam enes diyecektim ki margerita dedi hepsi.
Böyle bayağı hepsi.
Hani biri demesin bari yok hepsi bana.
Tabi direk atari ve televizyona elveda dedim.
Yaz aylarında okulların tatil olmasıyla birlikte gezme amacıyla köye gitmiştim öyle gezerken köyün 500 metre kadar ilerisinde kibrit ile oynarken sanki şeytan dürtüklemiş gibi yanan kibrit çubuğunu kuru otlara attım otları öyle bir alev aldıki yangın devasa haline geldi kaçtım. Tabi sonra duydumki 10 adet ağacın yanmasıyla sonuçlanmış.
Yemin ediyorum gece tuvalete gitmeye korkup gece kalkıp halıya işemiştim ve amcam bunu gördü. Isin garip yanı Şamar oğlanı olan benim dayak yememiş olmam.
Sitede oturan bazı sevmediğim komşularımın arabalarının egzozuna şişe sokmam sonucu mutlu olurdum. (küçükken de tuhafmışım) gerçi yine aynı huyumdayım sevmediğimi sevemiyorum.
1.sınıftayken yanımdaki oturan kıza benim sihirli kıyafetim var demiştim. şu ay savaşçılarınkinden.bize geldiğinde de göster diyince göt gibi kalmıştım.
eskiden kokakola nın verdiği demirden ve silindir prizma şeklindeki kalem kutusuna tek tek özenle yakaladığım kara sinekleri koyar kapağını kapatırdım. Daha sonra sayıları 5-6 yı bulunca kapağın ucunu dikkatlice açıp içine su doldurup çalkalayarak toplu katliam yapardım.
Halamlarla pikniğe gitmiştik kuzenim var yaşıtız. Neyse 4 5 yaşları. Biz öyle ayrıldık geziyoruz, uzaklaşmadan. Hani bize göre uzak annemlee göre yakın bir mesafe. Kenarda büfe gibi bir yer vardı, üşendik gidip para almaya piknik alanında para arıyoruz. Tabi buraya kadar şöyle böyle normal. Ben o ara bonibon kabı gördüm. Yeni çıkan para diye büfeciye gittik adam bayağı güldü sakız verdi. Biz de adamı nasıl kandırdık diye gülüyoruz. Öyle bir mallık demeyelim de ya da diyelim bonibon kabından yeni çıkan para mı olur? *
Hayalperestliğe bak.
salçalı ekmeğimi paylaşırdım komşu kızıyla.
malın tekiydim. şimdi tuvalet kağıdını paylaşmam onunla.
hiç pas vermezdi.
şimdilerde ise hepinizin bildiği üzere playboy'a soyundu.
o kişi ebru şancı'ydı.
Kapinin kenarlarina tirmanirdim. En son tirmanisimda yuz ustu dusmustum agiz burun gitmisti bir de babamdan kufur isitmistim. Bir yandan basim zonkluyor bir yandan da burnumu kapatmis olan babam kufrediyordu annem ise aglayacak vaziyette oylece babami dinliyordu. Ondan sonra tabii ki tovbe ettim. Bir de kafami balkon demirleri arasindan gecirirdim cikarana kadar da altima ederdim.