yakindaki cisimlerle arama elimi koyup sag veya sol gozumu kapatarak arkasini gorebilmek.boyle bi yetenegim oldugunu dusunurdum. yakindaki seylerde ise yariyordu sadece. buyuyunce daha uzaktaki seylerinde arkasini gorebilmeliydim. goremedim.
Cocukken bokunda boncuk var lafinin gercek oldugunu sanar, her kakadan sonra doner klozetin icine bugun boncuk cikti mi acaba diye bakardim. Kakasindan boncuk cikan insanin 4 yaprakli yonca bulan kadar sansli oldugunu dusunurdum. Cocukluk=salaklik
dolunayın ve hilalin isminin ay dede olduğuna ve burnu,ağzı,gözleri olduğuna inanırdım hatta bazen bana gülümsediğini düşünürdüm,kandırıldık.
(bkz: göz yanılması)
orucu istenildiği zaman bozulabilen, bozulduğunda geçerli olmayan fakat bozulmadan akşama kadar dayanılabilirse geçerli olan bir şey sanıyordum. meğer 61 gün cezası varmış.
Küçüğüm, dondurma almaya bir bakkala gittim (bu okay Kırgızistan da gerçekleşiyor) bakkaldaki ablaya dondurmayı gösterip 15 som olduğunu öğrenmiştim. Hemen cebimden 1 som ve 5 som çıkartıp vermiştim. O da canım benim hiç bir şey demeden almıştı parayı. Sonraki gidişimde yanında bir şey daha alıp parayı önde 5 olacak şekilde vermiştim. Hani 51 oluyordu. Bu sefer olayı anlattı koşarak eve gittim.
4 yaşında bir çocuk için gayet zekice bence.
Doluyu kar sanıyordum. Hatta yazın yağınca kışın geldiğini sanmıştım.
Allah ı şu trafik canavarı resmindeki şey sanıyordum.
Pokemonların gerçek olduğunu sanıp otlarda onları arıyordum. Çünkü oyunda öyle geliyorlardı yanımıza..
perspektif kavramım yoktu. bi şeye yaklaşınca gerçekten büyüyor, uzaklaşınca gerçekten küçülüyor sanıyordum. hatta tek gözümü kısıp evin uzağındaki binaları iki parmağım arasına denk getirip şu an bu kadar.büyükler diye düşünüyordum.
Çocuk aklı ile yanlış yorumlanan, bazen hayata da yanlış geçirilen şeylerdir.
Aklıma geldi yazacağım şimdi ama çok gülmeyin.
Tarçın ve arkadaşları'nı izliyordum bir gün. Diş fırçalama ile ilgili bir şeyler anlatmıştı tarçın. Günde 3 defa fırçalamamız gerektiğinden bahsetmişti. Ben de gaza gelip, gidip, 3 defa ayrı ayrı macun sıkıp fırçalayıp durulamıştım, tek seferde. Ve uzunca bir süre bunun böyle yapılması gerektiğini zannetmiştim.
Babam, ben ve abim küçükken yemeğimizi yemediğimizde bizi arayıp ' yemeğinizi yerseniz akşam battal gaziyi oynatıcam kanallarla görüşüp de ' derdi. Biz de yemek yer, akşam izlerdik filmi. Yıllar sonra kanalların günlük yayın akışı gerçeğini öğrendiğimde yıkılmıştım.