iki aile bir pazar günü pikniğe gitmiştir. 6 yaşlarında bir ufaklık ecileyte yi zehirlemeye başlamıştır.
u: ecii bu neee? (üzerine düşen yaprağı göstererek)
e: yaprak canım.
u: nerden düştü?
e: ağaçtan canım.
u: neden düştü?
e: rüzgar esmiş o da ağaca daha fazla tutunamamış o yüzden düştü.
u: neden benim üzerime düştü?
e: seni çok sevmiş de ondan canım.
u: neden başka bi tane yaprak düşmedi de bu düştü?
e: o da senin gibi çok soru soruyormuş ağaçtan fırlatmışlar onu, kafasını kesmişler, çok soru sormuş yemek vermemişler ona, kupkuru kalmış, o da senin gibi insanın başının etini yemiş vermişler yolu. oldu mu canım ?
u: sen neden kıpkırmızı oldun ecii, yaprak düştü diye çok mu üzüldün?
e: annneeeeeaeaeaeaeeaeaeaeaea!!!!!!
belli bir yaşa gelince 'neden?' kavramının keşfedildiği ve her şeyin sorgulanmaya başlandığı bir dönemde genellikle aile bireylerine yöneltilen sorulardır.
arabayla seyir halindeyken karşı şeritten önümüze çıkan arabayla çarpışmamız sonucu ön koltuğa fırlamış halde annemin yüzüne bakarak,
-anne biz şimdi trafik kazası mı yaptık?
bu soruların en kanser edeni "o nedemektir". şimdi küçük kardeşinize bir şey anlatıyorsunuz:
- bak bu okyanus.
- okyanus ne demek?
- denizin daha büyük hali.
- deniz ne demek?
- lan yazın tatile gidince giriyoruz ya.
- tatil ne demek?
- .........