Çocukken mahalle esnafları akşam üstü oturur çay içerlerdi, bazen bende gider yanlarına oralet içerdim. hepsi birden sigara yakar ve filtresine geldiğinde sigaralarını atarlardı. neden sarı yere (filtre) geldiğinde sigaralarını söndürüyorlar diye acayip merak ederdim ve birgün mahalle esnafı erol amcaya sordum ''neden sigarayı sarı yerine geldiğinde söndürüyorsunuz?'' onun cevabı şu oldu ''sigara içmeye başladığında öğrenirsin''. cevabımı alamamış merakımı giderememiştim. bir hafta sonu babamın sigara paketinden tek bir sigara yürütüp okul bahçesinin kuytu bir yerine gidip yaktım sigarayı. üfledim üfledim sigara böyle içilmiyor çektim bende içime öksürük falan, nihayetinde geldim o sarı yere. çektim bir fırt filtresine gelince; ağzım, dudaklarım, dilim yandı birden ve o vakit anladım sigarayı sarı yerine (filtresine) gelince neden söndürdüklerini. ertesi gün hemen arkadaşlarıma anlattım sigara içtiğimi ve acayip havam oldu arkadaşlar arasında. erol amca senin mk nolurdu söyleseydin?
lan ben küçükken bez ayakkabım vardı hep onu kafaya takardım.
fakiriz biz derdim ayağıma baktıkca. aslında öyle değilmiş yada öyleymiş.
hala takıntılıyım.
sünnet olmadan önce acaba babam da sünnet olmuş mudur diye sorardım kendi kendime. tabi babaya sormaya g.tüm yememiş olsa gerek gizlice anneme sormuştum.*