gri rengi de kullanma sevdasından kaynaklıdır. duman çizmek kolay ve eğlencelidir. stres attırır ayrıca da çok olduğunda yangın bile çıkartabilirsiniz evde.
gözden kaçmaması gerek bir ayrıntı da, baca evin üçte biri büyüklüğünde olur. ölçeklemeye sadık kalınsa bit kadar baca çizmek gerek ama genelde olmaz bu.
geçen annemin kardeşimin resim ödevini yaparken yakaladığı süper ayrıntı, ve aramızda geçen diyalog:
+anne bacaya duman çiz bide.boş kalmış yukarısı.
-olur mu canıım.
+olur tabi niye olmasın?
-kızım öğretmenler günü resmi bu. bak bu öğretmen, bu çocuk da öğretmene çiçek veriyor.
+ee anlamadım ki niye yapmıyosun?
-öğretmenler günü 24 kasım.havalar daha soğumamış oluyor, soba falan yakılmaz o zaman.
+pesss! ama belki yükseltisi fazla olan bir yer burası, havalar soğuk oluyor?
-yok yok.bak etrafa bir sürü çiçek böcek çizdim. havalar güzel belli ki.
+...
ben çocukken yaz kış iki baca çizer ikisinden de duman çıkartırdım.resmim de anneminkinden daha güzeldir aslında..
bacasından duman çıkmayan eve ev demem ben arkadaş. uzun yıllar soba kullandık ve evimizden mutluluk hiç eksik olmadı. sabahları sobanın üstünde ekmek kızartır akşamları da kestane pişirir yerdik.
her evde böyledir. çocuklar bu durumdayken çok mutlu olmuş olacaklar ki yazında aynı yakınlığı aynı sıcaklığı evlerinde hissetmek isterler. yazın mesela herkes ayrı ayrı yerlere dağılır. anne komşuya gider baba daha çok kahvede takılır çocukta genelde sokakta top peşinde koşturur. ama kışın soba yakılan odanın sıcacık, diğer odaların buz gibi olması aile bireylerini yerlerinden kıpırdatmaz ve herkes aynı odada birlikte daha çok zaman geçirir. ayrıca çocuk ödevlerini sobalı ve aynı zamanda televizyonlu odada yapar televizyondaki programı kaçırmamış olur. çünkü kendi odası çok soğuktur.
ama klima öyle değil mesela. her zaman bi ciddilik var klimada. o anca kendini ısıtsın zaten. ama ben sobayı gülen suratlı yaşlı bi dedeye benzetmişimdir hep.*
hayal gücünün duman attırması. bir de apartmanda doğmuş büyümüş veletler vardır, ev çiz deyince müstakil ev çizerler.
la olum nerden biliyon sen bu evde mi oturdun lüks, havuzlu, etrafı kameralarla dolu güvenlik görevlisine sahip bir sitede oturuyorsun ev çiz denince çatılı bacalı iki pencere bir kapılı ev çiziyorsun. yapma richi rich çiz apartmanını otur oturduğun yerde.
yani nesil modayken, yeni nesillerin evlerinden duman çıkmayacak kaloriferli yerden ısıtmalı dumansız hava sahası.
sıcak yurdum çocuğu işte ..yaz kış bacamız tütsün evimiz yurdumuz ayakta duruyor bakın mesajını verir..aslında çocukluk içgüdülerinin ne kadar saf temiz olduğunuda yansıtır.
evden duman çıkması çok normaldir. şahsen, benim resimlerimde hep dağ başında tek kalmış bir tane ev oluyodu. köy şeklinde yapan var mı bilmem ama dağ başında arkadaş, soğuk oğlum soğuk üşüsün mü içindeki bilumum heidi tipli insanlar. yan taraftaki derenin buz gibi suyu bile yeter orayı soğutmaya! arka tarafta kocaman orman. iki odun yakmışlar çok mu? *
... ve akabinde evin hemen kenarından geçen dereler, evden büyük ağaçlar, bacadan büyük elmalar eklenerek çizim bitirilir.
güneşin gülen gözleri unutulmamalıdır. tüm aile garip bir şekilde resmin bir köşesinde el ele tutuşarak büyükten küçüğe doğru sıralanmıştır.
artık saygı duruşu mudur poz mu veriyorlardır bilemem. herkes mutludur, aptalca gülümsemek olmazsa olmazdır.
dışardan bakılınca evin içindeki soba ve sobanın bacaya uzanan borusu görülür. bu ayrıntı tüm resimlerde değişmeyen unsurdur. sayfayı biraz canlandırmak uğruna evin yanına dere, derenin üzerine köprü, köprüde geçen bir köylü, bu köylü genelde baba olur. ben hiç babamı çiz(e)medim, çünkü ben bu tür resimleri yapmaya başlamadan önce vefat etmişti. herneyse konuya dönelim, efenim bu tür resimlerde umut, iç sıcaklığı her zaman ön plandadır. pek mantıklı olmasa da güneş boyutunda kuşlar çizilir, bir kaç ağaç ve iki bulutla olay tamamlanır. resimi daha da ilerletmek gerekirse evin önünde odun kıran, balta sallayan bir adam, yolda traktörle geçen bir köylü ha bir de ağacın arkasına gizlenip çişini yapmakta olan yaşlı kadın.
yaşlı kadını çizmeyi ben denemiştim; fakat nedense kadını bir türlü ağacın arkasına gizleyemedim, hem gizleseydim resme bakanlar onun orda olup çiş yaptığını nerden bilecekler. *
mutlaka ama mutlaka, kahverengi kuru ya da pastel boyalarla etrafı çevrilen bir bahçesi, o bahçenin içinden şırıl şırıl akan bir deresi, derenin üzerinde de olmazsa olmaz olarak bir geçidi, bildiğimiz m harfinin kuş olarak tasvir edilmesi sonucu oluşan martısı, yine kahverengi boya kullanılarak oluşturulan dağları, dağların ardında gülen bir yüz ifadesi ile gece gündüz parıldayan bir güneşi de barındıran resimdir bu.
zaten bildiğimizin üzerine yorumlarda okununca net bir şekilde çocukluğumuzda çizdiğimiz resmin standart, belirlenmiş olduğu belirlenmiştir. *
mesela ağacın gövdesi hep şöyle olurdu: )(
güneştende sağa sola çizgiler şu aşşağıdaki gibi çıkardı:
\|/
-0-
/|\
bilmem diğer ülkelerde böylemidir ama eğer böyle değilse büyük bir sorun olduğu görülmektedir. minnacık çocuk neden farklı şeyler hayal edemez hep aynı şeyi çizer?
daha çocukken gördüğünü değil gösterileni yapmaya (çizmeye) başlamıştır. önüne ne konulsa yiyen gençlik ortaya bu şekilde çıkmış olabilir, tabi başka şekilde çıkmışta olabilir, hiç çıkmamışta olabilir.