bir zamanlar, kesin yapacağım dediğim ama şimdi düşününce hiç de mantıklı gözükmeyen hadisedir. evlendiğin insanın hiçbir zaman haberi olmasa bile, mazinden haberdar olan kankalarına, aile bireylerine hala eski sevgiliyi sevdiğini, unutamadığını düşündürür ki bu hayat arkadaşına yapılmış en büyük haksızlıktır, aldatmaktan daha beterdir kanımca. bunun yerine çocuğa dizilerden isim seçmek bile daha mantıklı gözükmektedir.
mahallede fahriye abla mode on bir teyzemiz vardı -ki adı bende saklıdır-, o anlatırdı uğruna intihar edenleri vs.
o teyzenin kızının bir arkadaşı vardı, ortaokula gidiyorlardı. o kız mesela hiç bilmedi adının neden arkadaşının annesinin adıyla aynı olduğunu...
bizim "fahriye teyze" de az değildi hani. bir komşu gününde denk geldiğinde, " ne güzel bir ismi var kızınızın maşallah." der. zavallı eş de, "evet, eşim koydu, çok beğenirmiş bu ismi." diye cevap verir. eee bizim teyze, haliyle kasılmaya devam eder. konuyla ilgili olarak:
belki bir gün özlersin
başka adamlarla/ kadınlarla
başka şehirlerde
yürürken...*
bu kez isim duvarlara değil, biricik yavruya söylenir. konuyla ilgili bir de şu vardır ki iç yakar:
şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
yastayım hiç kimse bilmiyor.**