çivinin çiviyi sökmediği gerçeği

entry5 galeri1
    1.
  1. "çivi çiviyi söker" lafının fıs olmasıdır. denemeyin, denettirmeyin..

    ben denedim. birini bir başkasının desteğiyle unutmaya çalışmak bir sonuç vermiyor. hafifletmiyor bile. daha çok özletiyor ötekini. var olan iki kavramı kişileştiriyor aklında; o ve öteki...

    ötekinden kurtulamıyordum, her haliyle karşımdaydı gölgesi. nereye gitsem peşimden geliyor, nereye baksam orada beliriyordu silüeti.. gözlerini gözlerime dikiyor, hiç konuşmuyordu. ben de her defasında kıpırdayamıyordum, ötekinin gözleri tuhaf bir yansımayla ışıldıyor, çekiyordu içine beni..

    bir de o vardı. "ben hoşlanıyorum senden galiba" dedi, gittim. ötekini seviyordum...

    "dayanamadım, arkadaşlığını seviyorum allahsız" dedim, ona. beni güldürmesini, yaptığı esprileri seviyordum. gülümsedi. varlığımı istiyordu yanında. "ah bencil ben, ne yaptım..." dedim kendime. ve yine gittim... onu hiç düşünmeden gidip duruyordum. arkadaşlığını özlüyordum, beni güldürüyordu.

    beni özlüyordu o, beni seviyordu. ben ise ötekini...

    bir kaç cümle serdi önüme, tek birşey anlatılıyordu. onun dediği kısaca "gitme" idi. bilmem kaçıncı gidişimden sonra bencil ben, ötekini unutmak için onunla konuşabileceğimi düşündüm.. o ötekini unutmam için bir şanstı.

    o "gitme" diyordu. ben "sevgili olmak istemiyorum" diyordum. sonunda "tamam" dedi. ve günler sonra ekledi;

    "senden öyle bir beklentim yok zaten"

    ötekine karşı tüm hislerimi biliyordu. sadece ötekini unutmak için onunla konuştuğumu bilmiyordu, henüz.

    bu muhteşem bir boka yaramayacak sokumsonik fikrimi yakın arkadaşlarıma sundum..

    "bu bencillik olmaz dkomnenos ! bunu ona söylersen eğer."

    o durumu biliyordu artık. kabullenmişti. bazen kızıyor, bazen sitem ediyor, bazen de susuyordu. sözlerimden ötekini çıkarıyordu. biliyorum benden daha çok acı çekiyordu.

    ama o ve ben farklıydık; o beni seviyordu, ben ise ötekini...

    o yoruluyordu, üzüyordu, kızıyordu, belki de içinden küfrediyordu ötekine. her üfleyişinde sigara dumanını göğe, o da görüyordu ötekini, ben de...

    öteki hep benimle kalıyordu hala. ruhumun yanı başında. "seni izliyorum, her an yanındayım" derken gülümsetiyordu sadece, alışmış olduğum düşünceye itiyordu beni ve şimdi anımsattığında yine kendini.
    artık o da görüyordu ötekinin gölgesini. her gülümsemesi yarım kalıyordu onun.

    ben onun yarım gülümsemesine bakıyordum, öteki benim ona bakışıma...

    bencil ben ! onu hiç düşünmüyormuş gibi davranıyordum. evet sevgili değildik onunla ve olmayacaktık da. ama bu ona hunharca davranmam anlamına gelmiyordu. istemeden yapıyordum ben, o ! böyle oluyordu. odaklanamıyordum, değiştiremiyordum. bencil ben.. onu nasıl da üzüyordum..

    öteki yoktu ama ruhunu yanımda hissediyordum. görüyordum ötekini, stresten kemirip iz bıraktığı işaret parmağıyla orta parmağının arasına aldığı, şimdilerde öteki olsaydı asla karışmazdım dediğim sigarasını içine çekiyor, duvarı izliyordu. donuk bakışlarını görüyordum.
    öteki sigarasını içine çektikçe ben de nefes alıyordum. nefes aldıkça ciğerlerimde dolaşan bir öteki oldu zamanla.. ciğerlerime sinişi canımı yaksa da bırakmıyordum ötekini.. nefesimi..

    o nefes verdikçe ben ötekini soluyordum.

    bu ona acı veriyordu. öteki ise bana...
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. kanayan yaralarına;
    kan dursun diye başka bedenler basarsan,
    mikrop kaparsın...
    *
    3 ...
  5. 4.
  6. 5.
  7. Bir gün yıldızları sayarken ayı kaybettiğinizi farketmek istemiyorsak, bizi gerçekten seven ve düşünen birini asla ihmal etmemek lazım. Ama yapabiliyor muyuz? Hayır.
    çivi çiviyi söker mi?
    Bu zamana kadar söktü mü?
    Niye bu kadar şımarığız. bilmiyorum.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük