haklı ve haksız tarafları içinde bir arada bulundurabilen yazıdır.
doğan grubunun muhalif kişiliğinin hilton otellerine bağlı olması gibi bayraktar holdinginde uyumlu,sevecen tutumunun tamamen duygusal* olmasıyla alakalıdır. Medyada kimse masum değildir, çıkarları için herkes ama herkes bir araya gelebilir.
ortada bir gerçek vardır, doğu türkistanda insanlar öldürülmektedir. Türk ya da Müslüman olmasalardı, 'beni alakadar etmez' mi diyecektik, elbette hayır. ancak yeri gelince "van minits" diyen zihniyetinde, doğu Türkistan da yaşanan olaylar karşısında "fak yuuu lan" diye haykırmasını her mantıklı insan bekler.
nasıl ölen Filistinlileri savunmayı siyasi çıkar malzemesi* yapmak insan ahlakına aykırıysa, yine ölen Uygur Türklerini siyasi malzeme yapmak o derece insan ahlakına aykırıdır.
ama kimse de içinden," 'van minıts' dediniz, şimdide 'cast e sekınd, fak you!' diye de bağırsanıza laan!" diye geçirmiyorum demesin. *
tayyip erdoğandavos'ta israil'e ayar çekince "ama olmaz ki, bu köylülük, kabadayılık, hani uluslararası diplomasi kuralları" şeklinde muhalif olanların bugüne kadar kendilerinin gıpta ile baktığı rusya ve çin gibi diktatöryal ülkeler kendi halklarına yaptığı gibi uygurlara da etnik kıyım uygulayınca tayyip erdoğan'dan müdahale bekleyebilecek yüzde olduklarını gösteren fikriyatın ürünü. ironi değil, ne olduğu belli değil bir şey.
kendi yaladıkları popoya şaplak atmasını bekliyorlar akp'den, tayyip erdoğan'dan. ironi yaparken komik olmak bu olsa gerek muhterem.
edit: başlığı gördüğümde "ironi yapacağım derken bir etnik kıyımı bile kullanabilecek yapıdaki bir trol"den şüphelenmiştim. yazar olarak yılmaz özdil'i görünce ne kadar haklı olduğumu anladım.
Ancak yılmaz özdil'den beklenecek türden hötöröfçe bir laf ebeliği. böylesi bir trajediden dahi nemalanmaya çalışması, en az suçladığı, sözde eleştirdiği kimseler kadar alçaltıyor kendisini. sen ve senin zihniyetindeki kimseler uygur türkleri için köşelerinde osuruktan yazılar yazmaktan başka ne yapacaklar bekleyip görelim özdil efendi.
bir insanlık suçunu diğeri ile karşılaştıran bir yazı değildir. bir insanlık suçuna karşı dünyayı ayağa kaldırırken, diğer insanlık suçuna karşı karnından konuşan yeşil bukalemunları cascavlak bırakmış yazıdır.
kitabın orta yerinden konuşmaktır aslında. hani şu arabın arap olmayana üstünlüğü yoktur diyen kitabın hem de...
öyle bir öfke oluşmuş ki bu yazı sonrasında türk düşmanı amerikan dincilerinde, kabul edelim tam doksana çakmış yılmaz abi yine. maskeniz düşüyor işte, uygur kadınlarının başı açık diye müslüman saymıyorsunuz değil mi? siz insan mısınız, sizinle mi demokrasi kurulacak vicdansızlar?
yılmaz özdil'e "senin zihniyetine sıçayım" demek için yeterli bir yazıdır. ironi yapmak bahanesiyle içindeki kini kusmayı amaçladığı bir yazı olmuştur. o kadar.
kampanyalar çoktan başladı yılmaz bey. deniz feneri değil dediğim, ama yapan onlarca dernek var. ha, hiç kimse yoksa ve madem bir kampanya, bir yardım peşindesin; sen başlat o zaman ?
olur mu mına koyayım, nasıl kusar kinini o zaman ?
insani trajedileri birbirinden iki katı büyük, üç katı küçük diye ayırmak gibi bir ahlaksızlıktan uzak insanları normal olarak öfkelendirmiş, öte yandan milli duyguları ve muhalif kişiliği aydın doğan'ın hilton arazisini aldığı güne kadar olan yılmaz özdil gibilerden bile etkilenecek kadar çapsız ve kişiliksiz tiplere "kimlik, vicdan azabı" falan filan diye sözlük köşelerinden sıçtırmış yazı.
filistin trajedisinin iki katı büyüklüğündeki bir trajediye ses çıkarmayan arap hayranı inananları duydukları vicdan azabı ve kimliksizlik hissinden dolayı kudurtmuş yazı.
yılmaz özdil isimli köşe işgal eden işgalcinin saçmalıklarından bir demet. van minüt diyenleri eyvah diye karalayan da kendisiydi. bunun tek sebebi vardı. oradakilerin müslüman olması. zira özdil tam bir müslüman düşmanıdır. bu gayet kolaylıkla söylenebilir. yazar olduğunu iddia edenin de aklından şüphe ederim. zira özdil adını kullanmasa, bu sözlükte yazar olsa, dakika başı eksilenir gerzek yazıları sebebi ile..
ha bu arada daha geçen gün emniyet müdürünün falcıya gittiğini görmüş gibi anlatmıştı*. ayarı yedi*. hala ses yok o konudan..
Büyük üstadın hoşgörüsüne sığınarak, başlığı özellikle böyle attım ki, belki Başbakanımız "Uygur'a n'olmuş acaba?" filan diye merak eder!
*
Bine yakın ölü deniyor...
Caddeler ceset dolu.
Fotoğrafları var.
Duvar önüne dizmişler Uygur gençlerini, taramışlar; sokağa çıkma yasağı ilan ettiler, evleri basıyorlar, 16 yaşından büyük erkekleri tutukluyorlar, işkence...
*
Hani van minüts?
*
Ne "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz" diye posta koyan var, ne de "Daha gelmem Pekin'e" diye rest çeken... Yaralı Uygurları hastaneye getirip, TRT kameraları önünde ağlayan da yok.
*
Başta Deniz Fenerci arkadaşlar, din-iman ayaklarıyla bağış kampanyası başlatanı da görmüyoruz.
*
Kıytırık.
Eften püften açıklamalar.
*
Çünkü, iki kusuru var Uygurların.
Birincisi, Türk olmaları.
ikincisi, Arapça konuşmamaları.
*
Müslüman olmaları bile yetmiyor.
*
Bakıyorum, Çin askerleri tarafından hurharca katledilen Uygur kızlarına...
Başları açık.
E olmaz.
*
Üstelik, hadise "Sincan"da yaşanıyor, ki, 28 Şubat'ın merkezidir; en fenası o.
*
Dolayısıyla.
Ankara'da istanbul'da protesto gösterileri yapan Uygur soydaşlarımı uyarıyorum; uzatırsanız, polisimiz tarafından coplanırsınız... Biz artık sizin bildiğiniz Türklerden değiliz... Önce imama, sonra AB'ye uyduk, "Ne mutlu Türküm diyene" lafını bile kaldırıyoruz.
