ç.n. imtiyaz Sahibi ve Yayın Yönetmeni; Tozan Alkan olan, Komşu Yayınları tarafından basılan, üç aylık çeviri edebiyatı dergisidir. dergide türçe eserler yabancı dillere çevrilmekte, yabancı bir çok dildeki edebi eser de türkçe ye çevrilmektedir. dergide bir çok ünlü şair de çevirmenlik yapmaktadır. bazı örnekleri aşağıdaki gibidir.
Merak kediyi öldürür
Aşk, merakla başlar. Sonra koku ve ısrar
gelir arkasından. Kurtulamazsın, sıyrılamazsın
...derinliklerden, boğulursun sularda, ay
vururken denize ve boyarken göğü,
gökyüzünün gördüklerini.
Uzaklarda
kalınca birbirini ısıtan eller, kalakalırım,
sarsılırım kendi başıma.
Aşk merakla başlar. Sonra koku
ve ısrar gelir arkasından. Kalplerdeki harita, yeniden
şekillenir.
(Kalbim sağda şimdi, orda şekillendi.)
Aşk, meşk gerektirir.
işte böyle.
Seyhan Erözçelik
Curiosity kills the cat
Love starts with curiosity. And then comes
smell and persistence. You can't get rid of it, you can't escape
from the depths. You get drowned when the moonlight
...
on the sea paints the sky
And those the sky sees.
Far away
hands try to warm themselves, I stand aghast
I am shaken.
Love starts with curiosity. And then comes
smell and persistence.The map on hearts
is redrawn
(Now my heart is on the right, there it is molded.)
Love requires training.
That is it.
Şiir: Seyhan Erözçelik
Çev.: Tozan Alkan
biri bizi... / somebody on us
şimdi bahçıvan kapıyı açıp girse / should a gardener now open the door and walk in
bir kız, ansızın annesine hiç benzemeyecek / one girl for a wonder won't look like her mum
bütün törenleri kaçırıp, üstelik gerinerek / missing all ceremonies, besides stretching
turgut'a bakacak / she will look after turgut
turgut bir iç rahatlığıyla dolaşacak caddeleri / turgut will roam the streets with inner comfort in him
koyu kaşmir elbisesi / his dark kashmir suit
ince omuzlarından süzülen ceketi / his coat floating from his narrow shoulder
boyu ve posu ama her şeyi / his figure, above all his everything
kendini uğurlamaya çıkmış / he is out to see himself off
bir yolcunun hafifliğiyle gülümseyecek / by beaming with a lightness of a passenger
------
turgut beni uyar / caution me turgut
ensemden belime doğru / from my nape towards my waistline
çok hafif bir çöküntü / a pretty slight shrinkage
giriyor odaya / come in the room
generaller giriyor, siviller, vekiller / generals, civilians, parliamentarians entering
neşesi kırılmış bir halk / a dispirited people
koltuğunun altına sıkıştırılmış / clinched under their arms
gazete kokusuyla geliyor / coming carrying the smell of a newspaper
-----
kucağıma alıyorum, kuşkuyla hırpalıyorum akşamı / i put it in my lap battering the evening sceptically
sabahı zor ediyorum, dişlerimin arasında eziyorum sesi / i hardly wait for the morning, grinding the voice between my teeth
kasları ve iradesi alınmış / its muscles and willpower taken
ama öfkesi bileylenmiş bir kadın en yukarıda / one woman is at the top with her sharpened wrath
aşağıda bir avuç iblis tempoyla; hadi, hadi / below a handful demons to ryhtm; come on, come on
bir iki hop bir iki hop bir iki cop / one two jump on one two jump on one two truncheon
turgut biri bizi itiyor arkadan / turgut somebody pushing us from behind
hem de hep bir ağızdan; /in chorus again...
Deniz Durukan
Şarkı
Dişi kuş nerede mi? Dişi kuş ölmüş
Erkeğini de bir kedi götürmüş
...
Parçalayıp yemiş kemiklerini
Üşüyen o tatlı yuvada şimdi
Kimler mi kalacak? Hiç kimse.
Ah küçük kuşlar, size ne olmuş?
Çoban nerede mi? Kaybolmuş çoban
Köpek ölüp gitmiş, kurt da hemen
Pusu kurup saldırmış sürüye
Üşüyen bu ağılda bu gece
Kimler mi kalacak? Hiç kimse.
Ah küçük kuzular, size ne olmuş?
Adam nerede mi? Adam hapiste
Ah yoksulluk! Kadın da huzurevinde
Rüzgâr esmiş, ev buz gibi olmuş
Soğuktan titreyen bu beşiklerde
Kimler mi kalacak? Hiç kimse.
Ah küçük çocuklar, size ne olmuş?
Türkçesi: Tozan Alkan
Chanson
La femelle ? elle est morte.
Le mâle ? un chat l'emporte
Et dévore ses os.
Au doux nid qui frissonne
Qui reviendra ? personne.
Pauvres petits oiseaux !
Le pâtre absent par fraude !
Le chien mort ! le loup rôde,
Et tend ses noirs panneaux ;
Au bercail qui frissonne,
Qui veillera ? personne.
Pauvres petits agneaux !
L'homme au.bagne ! la mère
À l'hospice ! ô misère !
Le logis tremble aux vents ;
L'humble berceau frissonne.
Que reste-t-il ? personne.
Pauvres petits enfants !
Victor Hugo
Kral Şulgi (M.Ö.2100), Sümer edebiyatının geleceği ile ilgili olarak:
-Tam bu günde, güneş tanrı Utu üzerine yemin ederim ki - ve kardeşlerim
benim, şahit olacaklar buna; Sümer oğullarının bilinmediği, insanların
kaplı yollar kullanmadığı ve y...azılı sözcüğe ulaşamadıkları o yabancı
topraklarda - ben; ilk doğan oğul, icracısıyım sözcüklerin, bestecisi
şarkıların ve sözcüklerin; göksel yazılarmışcasına ezbere okuyacaklar
şarkılarımı. . .ve eğilecekler sözcüklerimin önünde.
ŞULGi`nin ÖVGÜ ŞiiRi (Bölüm.1)
uzak günlerde bile bilinsin diye adı;
ve geçirmek için yeni nesillere,
ve gelecek günlere;
gücünü öven şiirleri,
şarkılarını kudretinin,
olağanüstü zekasının bitmez şanını;
kral Şulgi;
Urim in kralı;
getirdi şarkıların gizli aklını,
Ninsumun un kudretli oğluna.
kendi gücünü över şarkıda;
ve yüceltir doğuştan gururlu aklını:
* * *
bir kralım ben, dölüyüm bir kralın;
bir kraliçeden doğan.
ben, soylu Şulgi; şanslı bir kaderle kutsanmışım,
ta dölyatağında.
küçükken,
Sümer ve Akad tabletlerinden
yazıcılığı öğrendiğim akademideydim.
benim gibi yazamazdı hiçbir soylu,
kil üstüne;
özel ders alırdı kimi,
öğrenmek için yazıcılığı. . .
yetkindim çıkarmada, toplamada;
saymada ve hesaplamada.
adil Nanibal, Nisaba;
yeterli bilgi ve anlamayla donattı beni.
hiçbir şeyi ihmal etmeyen,
tecrübeli bir yazıcıyım ben.
şiir ingilizce metinden çevrilmiştir:
Kadi® Deniz Kasım2004/istanbul
BÖLÜMÜN iNGiLiZCESi:
A praise poem of Culgi (Culgi B)
1-10.
To make his name famous for all time until distant days,
and to transmit to posterity and the days to come the praise poems of
his power,
the songs of his might,
and the lasting fame of his exceptional intelligence,
King Culgi, king of Urim,
has brought the songs latent wisdom before the mighty son of Ninsumun.
He praises his own power in song,
and lauds his own superior native intelligence:
11-20.
I am a king,
offspring begotten by a king and borne by a queen.
I, Culgi the noble,
have been blessed with a favourable destiny right from the womb.
When I was small,
I was at the academy,
where I learned the scribal art from the tablets of Sumer and Akkad.
None of the nobles could write on clay as I could.
There where people regularly went for tutelage in the scribal art,
I qualified fully in subtraction, addition,
reckoning and accounting.
The fair Nanibgal, Nisaba,
provided me amply with knowledge and comprehension.
I am an experienced scribe who does not neglect a thing.
BÖLÜMÜN SÜMERCE ASLI
Geleneksel olarak, sesli harflerin üzerinde güçlü ve ağır aksan olarak
uyarlanan imaleler (á, é, í, ú and à, è, ì, ù), burada, uzun ses değeri
belirtmek için sırası ile 2 ve 3 alt değerleri ile gösterilmişlerdir. Bu
nedenle örneğin, zú yerine zu2 ve dùg yerine dug3 kullanılmıştır.
o, der Städte Kybele
meine Stadt,
vergiftet deren Brüste
wie viele Lieben
schenkten Söhne in deinem Schoß
und wie viele Mütter
opferten Söhne,
um ihre Lust zu stillen
o, der Städte Pandora,
meine Stadt,
wenn ich meinen Verstand nicht verloren haben sollte,
samt meinen verdammten Augen,
weil er meine eigene Stimme
erstick,
ist zu hören mein eigener Schrei
o, des Teufels Apfel,
meine Stadt,
wer dich angeboten mag
mit Eva Händen,
mit Adam Zähnen
werde ich dich nagen
Kentin Türküsü
kentimin
bütün sokaklarını
yüreğimde saklı
bir çocuk arşınla(r)dı
kentlerin Kibelesi
kentim
memeleri ağulu
kaç sevda
oğul verdi koynunda
ve kaç ana
oğlunu kurban
şehvetini söndürmek için
kentlerin Pandorası
kentim
kan oturası gözlerimle
aklımı yitirmediysem eğer
kendi sesimi
kestiğindendir
kendi çığlığım
iblisin
elması kentim
kim sunduysa
Havva elleriyle seni
Adem dişleriyle
kemirmez miyim . . .
orijinali ve çevirisi: Kadir Deniz
DiLLERiN KARDEŞLiĞi
MIRABEAU KÖPRÜSÜ-APOLLINAIRE
Le Pont Mirabeau
Sous le pont Mirabeau coule la Seine
Et nos amours
...Faut-il qu'il m'en souvienne
La joie venait toujours après la peine
Vienne la nuit sonne l'heure
Les jours s'en vont je demeure
Les mains dans les mains restons face à face
Tandis que sous
Le pont de nos bras passe
Des éternels regards l'onde si lasse
Vienne la nuit sonne l'heure
Les jours s'en vont je demeure
L'amour s'en va comme cette eau courante
L'amour s'en va
Comme la vie est lente
Et comme l'Espérance est violente
Vienne la nuit sonne l'heure
Les jours s'en vont je demeure
Passent les jours et passent les semaines
Ni temps passé
Ni les amours reviennent
Sous le pont Mirabeau coule la Seine
Vienne la nuit sonne l'heure
Les jours s'en vont je demeure
MiRABEAU KÖPRÜSÜ
Mirabeau Köprüsü altında akan Seine
Akan sevdalarımız
Kısmete anmak mı düştü neden
Hiç gülmedi yüzüm ilkin üzülmeden
Gece gelir saat çalar
Günler var ki kaldım naçar
Eller ellerde yüzyüze kalalım da
Durmadan aksın dursun
Kollarımız altında
Yorgun ölümsüz bakışlar dalga dalga
Gece gelir saat çalar
Günler var ki kaldım naçar
Sevda geçer akan bu suyu andırır
Sevda gelir de geçer
Bazen yaşamak gibi ağır
Bazen umut gibi güçlü sarsıcıdır
Gece gelir saat çalar
Günler var ki kaldım naçar
Günler haftalar geçer ne gelir elden
Ne geçenden hayır var
Ne de geçip giden sevgililerden
Mirabeau köprüsü altında akan Seine
Gece gelir saat çalar
Günler var ki kaldım naçar
Çeviren: Necati Cumalı
MiRABEAU KÖPRÜSÜ
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü'nün altından
Ve şu bizim aşkımız
Olur mu durasın şimdi anımsamadan
Sevincin geldiğini ancak acının ardından
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Yüz yüze duralım böyle elin elimde kalsın
Ve aksın dursun
Sonsuz bakışlar dalgalar yorgun argın
Köprüsü altından kollarımızın
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Aşklar akıp gidiyor şu akarsu gibi
Akıp gidiyor aşklar
Hayat öyle durgun öyle yavaş ki
Ve umut nasıl zorlu nasıl depdeli
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Günler geçiyor günler haftalar yaman
Ve dönmüyor geri
Ne çıkıp giden aşklar ne geçen zaman
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü'nün altından
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Çeviren: Cemal Süreya
Mirabeau Bridge
Under the Mirabeau Bridge there flows the Seine
Must I recall
Our loves recall how then
After each sorrow joy came back again
Let night come on bells end the day
The days go by me still I stay
Hands joined and face to face let's stay just so
While underneath
The bridge of our arms shall go
Weary of endless looks the river's flow
Let night come on bells end the day
The days go by me still I stay
All love goes by as water to the sea
All love goes by
How slow life seems to me
How violent the hope of love can be
Let night come on bells end the day
The days go by me still I stay
The days the weeks pass by beyond our ken
Neither time past
Nor love comes back again
Under the Mirabeau Bridge there flows the Seine
Let night come on bells end the day
The days go by me still I stay
ingilizce'ye çeviren: Richard Wilbur
Unterm Pont Mirabeau
Unterm Pont Mirabeau fließt die Seine.
Was Liebe hieß,
muß ich es in ihr wiedersehn?
Muß immer der Schmerz vor der Freude stehn?
Nacht komm herbei, Stunde schlag!
Ich bleibe, fort geht Tag um Tag.
Die Hände, die Augen geben wir hin.
Brücken die Arme,
darunter unstillbar ziehn
die Blicke, ein mattes Fluten und Fliehn.
Nacht komm herbei, Stunde schlag!
Ich bleibe, fort geht Tag um Tag.
Wie der Strom fließt die Liebe, so
geht die Liebe fort.
Wie lang währt das Leben! Oh,
wie brennt die Hoffnung so lichterloh!
Nacht komm herbei, Stunde schlag!
Ich bleibe, fort geht Tag um Tag.
Wie die Tage fort, wie die Wochen gehn!
Nicht vergangene Zeit
noch Lieb werd ich wiedersehn.
Unterm Pont Mirabeau fließt die Seine.
Nacht komm herbei, Stunde schlag!
Ich bleibe, fort geht Tag um Tag.
Almanca'ya çeviren: Thea Mayer'
Marizibill
Dans la Haute-Rue à Cologne
Elle allait et venait le soir
Offerte à tous en tout mignonne
...Puis buvait lasse des trottoirs
Très tard dans les brasseries borgnes
Elle se mettait sur la paille
Pour un maquereau roux et rose
C'était un juif il sentait l'ail
Et l'avait venant de Formose
Tirée d'un bordel de Changaï
Je connais des gens de toutes sortes
Ils n'égalent pas leurs destins
Indécis comme feuilles mortes
Leurs yeux sont des feux mal éteints
Leurs coeurs bougent comme leurs portes
Marizibill
Büyük bir caddesinde Kolonya'nın
Bir gider bir gelirdi akşam vakti
Herkese cömert, şirin, cana yakın
Bitince kaldırım gider içerdi
Basık meyhanelerde yorgun argın
Kuru tahtalarda yatmaya razı
Alyanak kumral bir oğlan yüzünden
Bir Yahudi, sarımsak kokar ağzı
Çin dönüşü Şanghay kerhanesinden
Çıkarıp getirmişti kızcağızı
Çok görmüşlüğüm var böylelerini
Omuzlarına ağır gelir kader
Kararsız, rüzgarda yaprak misali
Gözleri kısık lambalara benzer
Kalpleri işler kapıları gibi
Çev.: Sabahattin Eyüboğlu- Necati Cumalı
MARIZIBILL
Hohe Strasse'de Köln'de
Dolaşırdı akşam vakti
Cömert sevimli ve ince
Kuytu yerlerde içerdi
Kaldırımlardan bezince
Hemen herkesle yatardı
Alyanak godoş yüzünden
Sarımsak kokan Yahudi
Şanghay'da bir kerhâneden
Getirmişti bu yosmayı
Tanırım ben nicesini
Bahtlarını tutmazlar eş
Savrulurlar yaprak gibi
Gözleri sönmemiş ateş
işlek kapıdır kalpleri