iki tane "çay seven çerkesler derneği" tadında organizasyonun yayınladığı dergiden ve kim idüğü belirsiz "*- birilerinin adını kullanınca, "ben osmanlı'yı takoza çıkardım" diye sevinen minik ve bilinçsiz anarşiklerin amacını çok merak etmekle birlikte, çerkes gruplarından ve o grupları oluşturan insanlardan o kadar eminim ki, kendi içlerindeki bu çatlak sesleri de en iyi onlar kesecektir zaten. zira, çerkesler burada asla tecrite, dışlanmaya ve kötü muameleye maruz kalmadılar, hatta tersine her zaman türkler kendilerinden bile fazla kıymetlerini bildiler ve biliyorlar. pardon, çerkes olmadıkları halde bu işi kendilerine görev bilenler varsa onların da niyeti açıktır. herkes anlıyor zaten.
vatanlarında ruslar tarafından soykırıma uğradıkları için bu insanlar vatanlarından ayrıldılar, sürgün soykırımın bir sonucudur, osmanlı, gerilemesinin artık şahlandığı o dönemde elinden geleni yapmıştır. şizofrenik bir boşluğa düşmenin gereği yok, senin ülken burası.
"Kabartaylar 1799-1825 yılları arasında Rus kolonyalist politikasına karşı sık sık ayaklandılar. Sert ve kanlı bir biçimde bastırılan bu ayaklanmalar sonucu nüfus iyice azaldı,bir veriye göre 200 binden 30-35 bine düştü (bk. Ali Kasumov-Hasan Kasumov,"Çerkes Soykırımı", Ankara, 1995, s.20)."
Osmanlı topraklarında osmanlı'nın umursamamazlığı yüzünden ölen çerkeslerin hep unutulduğu sürgün-soykırım. buyrun kaynakla geldim, bağnaz faşistler okusun ve bilinçlensin lütfen. ondan sonra biz uğraşıyoruz bütün gece.
--spoiler--
Osmanlı, politik bir örgütlenmeye meydan bırakmamak için Çerkesleri bilinçli olarak dağıtarak yerleştirdi. Geleneksel olarak şeflerine bağlı ve silahlı oldukları bilindiğinden şefleri kent merkezlerine alınırken diğerleri gruplara bölünerek yerleştirildi. Başkalarına Orduda rütbe verdi. Potansiyel tehlike olmalarını baştan önledi. Böylelikle asimile edilmeleri biraz daha kolaylaştı.
--spoiler--
Nart Dergisi.
--spoiler--
Göçmenlerin sorunu felakete dönüşüyor. Açlık ve hastalık had safhada. Trabzon gelen 100.000 kişi 70.000 kişiye indi. Samsuna 70.000 kişi indi. Günlük ölü sayısı 500 kişidir. Trabzonda bu sayı 400 kişidir. Gerede Kampında 300 kişi, Akçakale ve Sarıderede günlük ölüm 120-150 kişi arasındadır. italyan Dr. BARAZZinin raporlarında şu ibareler dikkat çekicidir (insanlar,uzun süre bitkiler,bitki kökleri ve ekmek kırıntılarıyla hayatta kalmaya çalışıyorlar.
--spoiler--
Teofil Lapinski, Polonyalı albay.
--spoiler--
Karadeniz sahilinde Çerkeslerin ölüm oranı % 50ye yakındır. Sırf Trabzonda 53.000 kişi öldü. Savaş artığı yüzen mezarlar olan gemilerden kaç tanesinin battığı bilinmiyor. Kafkasyadan Balkanlara sürülen aile sayısı 70.000 ailedir. Edirne: 6.000, Silistre-Vidin: 13.000, Niş-Sofya: 12.000, Dobruca-Kosova-Priştina-Svista: 42.000 ailedir. Yaklaşık 350.000 kişi. Ölüm oranı daha az ve % 15-20 dolaylarındadır...
--spoiler--
sürgünü yapan rusya, vatanından ayrı düşenleri bağrına basan osmanlı. * 1864'te sürgüne giden binlerce binlerce insanı barındırmak için mevlana evleri filan daha icad edilmemişti, kusura bakma. tabii ki o kalabalık insan grubu içinde özellikle yaşlılar ve çocuklar en zayıf grup olduklarından ve maalesef o uzun yolda kervansaraylarda, otellerde dinlenip yola devam edemediklerin ötürü bulaşıcı hastalıklar vs görülmesi de normal. rusya ile osmanlı el ele verip çerkesleri kırdı dersen ayıp olur, vicdansızlık olur.
canlı tarihten örneklere bak, elleri öpülesi insanlar var vallaha.
"ananemin annesinin hep söylediği bir şey varmış. annanem söylerdi: "bugün olsun bugün rusya'ya geri dönerdi babam. ama döndüğünde kurtuluş savaşı olduğunu öğrenseydi en önde geri dönerdi türkiye'ye. evet hiçbirimiz türk değildik, ama bağımsız olduğumuz topraklardan çekip geldiğimizde burada hiç dışlanmadık. o yüzden biz bu topraklara borçluyuz. o yüzden kızımı bir türk'e verirken içim acıdı ama belli etmedim."
(markasiz, 08.10.2011 13:00)"
osmanlı ile rusya'nın el elere vererek yaptığıdır. rusya'dan osmanlı'ya gelenler sözde ''barınma kampı'' adı altında iğrenç toplama kamplarına tıkılmış, o kamplarda sıtmadan, tifodan feci şekilde can vermişlerdir. yani çerkes sürgünü çift taraflı bir bıçak, ya da iki ucu boklu değnektir.
bu bok rusya'nın ve osmanlı'nın üstündedir.
kimse general mikail tarieloviç'le kol kola bu sürgünü planlaştıran osmanlı'yı masum göstemeye çalışmasın.
çerkesler ve kürtler gibi başlıklar açan ve "ben çerkesim, anadilimi okulda öğrenmek istiyorum"diyen şahsiyetlerin kendilerini nereye, nasıl konumlamaları gerektiğinin hazin ve trajik bir örneğidir çerkes sürgünü. burası zaten senin anavatanın olmuş durumda. uyuma!
rusya'nın iğrenç emperyalist amaçlarının tezahür ettiği tarihi ve kanlı olaylardan bir başkası.
türklere sabah akşam yapmadıkları ermeni soykırımının hesabını sormaya çalışan batılı hümanistler tarafından asla görülmeyen, görülmek, duyulmak istenmeyen katliam ve sürgündür. şayet sürülenler ve bu sırada ölenler müslüman olmasaydı, hümanist kelebekler tarafından bezginlik getirilene kadar gözümüze sokula sokula çerkes sürgünü ve katliamı anlatılırdı. ne yazık ki iki yüzlü, sahtekar bir dünyada yaşıyoruz.
istanbul'da olmasam da, çerkes olmasam da her 21 mayıs'ta yanınızdayım kardeşim.
annanemin sülalesinin de içinde bulunduğu topluluğun oluşmasını sağlayan sürgün. büyük acılar, ıstıraplarla gözleri yaşlı ana vatanlarını terk etmeye zorlanmışlardır. bir çoğu kurtuluş savaşı'nda gösterdikleri kahramanlıklar sebebiyle şeref madalyaları ile ödüllendirilmişlerdir.
ananemin annesinin hep söylediği bir şey varmış. annanem söylerdi: "bugün olsun bugün rusya'ya geri dönerdi babam. ama döndüğünde kurtuluş savaşı olduğunu öğrenseydi en önde geri dönerdi türkiye'ye. evet hiçbirimiz türk değildik, ama bağımsız olduğumuz topraklardan çekip geldiğimizde burada hiç dışlanmadık. o yüzden biz bu topraklara borçluyuz. o yüzden kızımı bir türk'e verirken içim acıdı ama belli etmedim."
Çerkes Sürgünü, 19. yüzyılda, özellikle 1864 yılında yoğunlaşmak ve başta Adigeler olmak üzere, Kuzey Kafkasya halklarının Türkiye'ye yönelik zorunlu göçleri. Bu olay sonunda 1 milyonun üzerinde bir nüfus Osmanlı topraklarına yerleşmiştir. *