haklıdır. utanmakta pek tabi hakkı vardır.
şöyle etrafıma bir bakayım diyorum bir de ne göreyim onlar, utandıklarım. artık etrafıma bakmamaya başladım. sayelerinde tepkisizim her şeye...
edit: korkması da gerekir... *
-çarşaflı kadınlardan utanıyorum
-içki içen gençlerden utanıyorum
-ülkemde hayat kadınlarından utanıyorum
-ekmeği banarak yemek yiyenlerden utanıyorum
bu böyle uzar gider insanın bunlardan utanacağına insanlığından utanması lazımdır. zira büyüklerimiz allah utanılacak dert vermesin derler ya insanlar neyden utanması gerektiğini karıştırır olmuştur.
sokakda kara çarşaflı görmek istiyorum, aynı zamanda mini etek giymiş açık saçık birini görmek istemiyorum.
kendi kültürel özümüz de ne varsa onu görmek istiyorum.
çarşaf ve mini etek bizim kültürümüze ait şeyler değildir.
çarşaf geri kalmış arap zihniyyetinin ürünü, mini etek ise batı zihniyyetinin ürünüdür.
ikisinin de ülkemizde yeri yoktur.
isteyen istediğini giyinemez efendim. öyle bir dünya henüz yaratılmadı. çarşaf giymek, kadının kendisini aşağılamasından başka da hiç bir şey değildir. hatta ötesindedir bunun, ürkünçtür, korkunçtur. örneğin bu sıcaklarda birçok kişi anadan doğma çırılçıplak gezmek isteyebilir, özgürlük müdür? hayır değildir. çarşaf giyenleri savunanlar mini etek muhabbeti yaparlar, "eee onlar mini giyiyoooo yeaaaa" derler. bunu diyenler mini etekliyi görünce ziki şahlanan, bacakla ereksiyon olabilen ruhu ergen zerzevattır efenim, ciddiye alınmaz.
çarşaf giymek özgürlük değildir, örümcek beyinlerin uydurmasıdır. osteoporoza erken yaşlarda girmeye de mahkum bünyelerdir. din bunu ister mi? hayır istemez, din herkesin kendisinden emin olmasını, "dürüst"lüğü ister.
saçlarını örten hanımlar bunu dini inançları gereği yaparlar, ki saygı duymaktan öteye tek lafım yoktur. ancak çarşaf giymeyi bu hanımlar dahi hunharca eleştirir. örtündükçe dinde bir adım ileri sevap işlendiği düşüncesine sahipseniz, kat kat örtününüz efendim, ama buna özgürlük demeyiniz, örümcek beynime sordum çarşaf dedi deyiniz.
benim annem çarşaflıdır. sizin anneniz sizin gözünüzde ne kadar değerli ise benim annem de benim gözümde o kadar değerlidir. ben kalkıp sizin açık saçık giyinen akrabalarınıza ya da analarınıza kalkıp bir şey dediğim zaman kıyametler kopartırsınız. hiç kusura bakmayın ama çarşaflı kadınlar tesettür namına ger şeyi gerçekleştirmekteler. şu sıcak havalarda allah ın emirlerinden korktukları için çarşaf giyip dışarı çıkmaktadırlar. bu sizi hiç ilgilendirmiyor. asıl konu allah ın emir ve yasaklarına karşı gelerek bütün vücudunu topluma süren ahlaksızların ahiret günü hesaplarını nasıl verecekleridir. bu insanlar allah celleye ne cevap vereceklerdi çok merak ediyorum.
tanım: allah onların yüzüne ahiret günü bakmasın diye dua ettiğim zihniyettir.
kefen bezine bile mahrem yerlerini köpek nefislere peşkeç çekmenin adıa medeniyet olmuş buralarda.
yazık. eğerki çarşaf giymek geri kalmışlığın simgesi olsaydı bugün amazonda yaşayan kabileler dünyanın en güçlü milletleri olurlardı. ama sonuç ortada.
insan fıtratı üzerinde yaşamak zorundadır. bizim fıtratımız çok değil yakın bi zaman öncesinde birileri tarafından öyle bir oynanmış ki kavramları dahi birbirine karşıtırır olmuşuz.
çarşaf ve gericilik ha.
o zaman soyunun soyunabileceğiniz kadar soyunun. nasılsa utanma duygunuz yok. yüzünüze tükürsem yağmur yağdı sanarsınız. çırılçıplak kalın belki süper güç olursunuz.
ha birde çarşafı zorla giyme meselesi varki tam gülünç
sizi zorla soyan yoksa çarşafıda zorla giydiren yoktur.
kaldıki hakkın iradesine boyun eğmek insanların iradesine karşı tam bağımsızlık demektir.
hayatımda bir tane bile çarşaflı insan tanımıyorum ama size ne lan insanın kendi tercihinden onlar mini etekli, göğüs, bacak, sırt dekoltesi olan kızlardan utanmıyor da siz mi onlardan utanıyorsunuz başka işiniz mi yok sizin gidin adam gibi konularla ilgili yazın. artık bırakın insanların giyimine, yediğine, içtiğine bakmayı daha önemli konular var onlarla ilgilenin.
gelişmeyi batılılaşma olarak idrak etmiş bünyenin fikirleridir.
çarşaf gerçekten bana da hoş gelmiyor.
ki farzlığı vacipliği yoktur kur'an'da.
ama utanmak ne be kardeşim.
tamamen kişinin takdiridir.
setr-i avret kavramını kişi nasıl anlarsa öyle uygular.
kendi üzerinde uygulayacağından da bu konuda özgürdür.
geri kafalılıkmış.
kim geri kafalı acaba?
giyim tercihinden dolayı insanları yargılayan mı?
yoksa tepki çekeceğini bilerek idealleri doğrultusunda giyinen mi?
bu söylenilenlerin aynıları, kimono ile sokakta dolaşmak isteyenler, yaz kış deniz geçmiş paltosu giyinenler ve daha niceleri için de geçerlidir.
çarşaflı kadından veya bedeninin tümünü açan zihniyetten utanan şahsiyetler tek kelimeyle ''karaktersizdir''. başkalarının yaptığı veya yapmadıklarından sen niye utanasın?
ezik bir zihniyettir. Bu ülkenin kaldırımları mini etekliyede , top sakallı küpeliyede, bağrı kıllı maçoyada kimse kimseye omuz atmadığı sürece açıktır.
edit: sizin sürekli kötülemeniz bu ülkede onlarında sizin kadar hakları olduğu gerçeğini değiştirmez.
niye lan ? bir insan kişisi acaba neden rahatsız olur bu çarşafdan, örtüden vs.. niye bir erkeğin küpe takması kadar normal gelmez bu çarşaf ya da travesti olması kadar. yok la bi de anası da çarşaflıdır bu zihniyetin hadi bilemedin ninesi.
ne bu batı merakı, özentisi..
din savunuculuğu mu yapıyorum ? he la yapıyorum zoruna mı gitti ? sen neyi savunuyon peki, neyin peşindesin ?
hangi sebeple olursa olsun utanç duymaması gereken zihniyettir. öncelikle düşünmesi gereken medeni dünyada medeni ülkeler arasında neden yer alamadığımız olmalıdır. neden insanlarımızın bir bölümünün demokrasi denen, cumhuriyet denen aydınlanmadan nasipsiz kaldığını, kendi gözleri ile dünyayı göremediklerini sorgulamak olmalıdır. ama utanmak. yanlış.
tabi şurası da var, "60 yıldır ülkeyi bıla bıla bıla..." şeklinde yapılan girizgahlardan bu ülkeye zerre hayır gelmez. adama 10 yıldır seninkiler başta kardeş denir ve geçilir. ha, neye yarar? hiçbir şeye.
inanç ve demokrasi-cumhuriyet birbirine uzak kavramlar değildir. 80 senedir memleketin çözülemeyen sorunu inanç değildir, herkes dilediği gibi inanmakta ve yaşamakta özgürdür. din bezirganlığı yapmak ve kendi inancını başkaları üzerinde baskı aracı olarak kullanmak dışında. sorun, inançların çatışması değildir; toplumsal hayata inancın sosyal barışı bozmadan ne şekilde ve ne yoğunlukta yansıtılabileceğidir.
bugüne kadar geçirdiğimiz sınavlarda din bezirganları ve kör taassup, inancın toplumsal hayata yansıtılması anlamında çok da başarılı sınavlar veremediler. maraş, çorum, sivas, menemen ve diğerleri... bu da doğal olarak olguya aynı pencereden bakmayanlar üzerinde ciddi bir kaygı ve endişe uyandırmakta. bu endişeleri, kaygıları gidermektense 80 yıldır aynı duvara toslamayı bırakıp az buçuk empati geliştirilebilirse, insanların kaygıları giderilebilirse inanç faktörü elbette toplumsal yaşamda daha fazla söz sahibi olabilir. neden inanç toplumsal barışı bozan bir etken olsun?
ama bunu din bezirganları eli ile sağlayamazsınız, kendi ülkesine cihat ilan eden gerizekalılar eliyle de yapamazsınız. 80 yıldır anlaşılamayan bu.
anlaşılmadığı sürece; aynı taban nefretle bezeli söylemiyle, dava arkadaşlığı ile adanmışlıkla gün gelecek iktidar da olacak(!), hayal dahi edemeyeceği gücün de sahibi olacak. ancak özü anlamadığı için gücü aynı zamanda onun rövanşist yanını daha da kışkırtacak. güçlendikçe daha baskıcı, daha otoriter, daha dediğim dedikçi olacak. gün gelecek masum dini özgürlükleri mücadele alanı olarak seçtiği yolda kendisini tanıyamayacak kadar faşist de olacak.
ama şunu diyeyim, asla başaramayacak. anlayamadığı sürece.
başı kapalı ama adam gibi kapalı, saygı duyulacak şekilde kapalı, anadolu kadınım gibi kapalı teyze, anneanne ve babaannemden hiç utanmadım onların mini eteğimden utanmadıkları gibi.
çarşaf ise saten ise, sıfır kırışıkla düzgünce, hele kırmızı satenden iki parça daha varsa hani yastık kılıfı babında çekici bir yatağa çok yakışır.
kadınların içine girdiklerini etrafımda görmeye dahi tahammül edemiyorum her yandan kemik sesleri geliyor kulaklarıma çanakkalenin merkezinde iseniz ve etrafınız şehitliklerle dolu ise ve biraz dürüst iseniz at gözlüklerinden kurtulup siz de duyarsınız o sesleri.
son derece normal karşıladığım ve haklı bulduğum zihniyet. senin türbanlı bacına yapılan psikolojik baskı da benim mini etekli kız sevgilime yapılan ne? dünyanın en empati yoksunu, en örümcek kafalı zihniyetince eleştirilen zihniyettir bu zihniyet. sen benim yaşam şeklimden utanma, eleştirme ve taciz etme hakkı görürken kendinde, pek ala ben de çarşaflı kadınlardan utanıyorum.
önce kendi düşüncelerinden utanması gereken zihniyettir. türbanlı, çarşaflı vatandaşlarımız olabileceği gibi, mini etekli, elbiseli vatandaşlarımız da olabilir. doğal bir şeydir. bir bütün olmak istiyorsak önce bizim gibi olmayanlara saygı göstermemiz gerekmez mi ?