eksik bir tanım. Doğrusu "çagdaş türkiye nin utanç tablosu olarak türban yasağı" olacaktı. Çağ dışı olan insanların başıyla kıçıyla uğraşan devlettir. Yoksa birey başına kıçına neresine ne isterse takar.
çok enteresan insanlar var burada; vatikandaki rahibelerin resimleri üzerinden konuyu tartışmaya açıyorlar, bu şekilde bir karşı argumanın recursive saçmalığı da ortada iken insan yanıt verebilecek birşey zaten bulamıyor, hani karşındaki bu derece saçmalarken yanıtın kalmaz sonuçta o durumda.
vatikan rahibeleri gibi mi olmak istiyorsunuz onu bir anlatın bari de onu bilelim.
düşünmeden yazan,konuşan,giyim kuşamla çağdaşlığı karşılatırıp,orta çağ avrupasında cadı avcıları gibi ortalıkta dolaşıp çağdaşlık adı altında özgür iradeye kota koyma çabasında olan,ancak çıplak gezen hatunu gördüğünde ağzının suyu akarak bakan,mini eteklinin arkasından çenesi düşük şekilde bakan,boynuna haç takıp dolaşan insanlara inanç özgürlüğü diyip,islamda inandığı şeyi yapıp başını örten kıza ''çağdaş değil'' diyen,aslında bi o kadar düşüncede,düşünmekten aciz kalmış yazar tipini aklıma getiren bir entry konusu.
bütün dünyada hoşgörü belirtisi, inanç özgürlüğünün simgesi olan türban, çağdaş türiye'nin utanç kaynağıysa, vah o çağdaş türkiye'nin haline derim ben...
çağ nerde siz nerdesiniz lan, deyyuslar (bu kelime yasak mıydı, sayın moderatör)!
bir tek kendi özümüze yabancılaşmadığımız, kendi kültürmüzü sikmediğimiz kalmıştı, onu da başarıcaz ha gayret böyle mal mal konusanlar yüzünden.
Mehmet akif ne güzel söylemiş Medeniyet dediğin Açılıp Saçılmaksa Köpekler Senden Daha Medeni. Siktirolur gidersin sevmiyorsan ama benim annemin,teyzemin , halamın, anneannemin başındaki türbana laf edersen birgün onun ucunda sallanmayı da göze alırsın bilesin.
ülkemiz "birçok" kesimiyle özgürlükler için bunca sene başından birçok badireler geçmiş bir ülke olma özelliğini taşımaktadır. geçmişten günümüze binlerce insan bu "özgürlük", "eşitlik", "adalet" gibi savlar nedeniyle insanlık onurunun ayaklar altına alındığı birçok uygulama, işkenceye maruz kaldılar. bu işkencelere göğüs gerdiler çünkü insalığın onuru için yola koyulmuşlardı en başından o zamana kadar. bu işkencelerden o zamanın devrimcileri, en çok payı almak zorunda bırakıldılar. daha çok adalet istediler diye... daha çok eşitlik istediler diye... daha çok özgürlük istediler diye...
lakin günümüzde daha bir "özgürlük"çü olmak nedense bir takım sol görüşlüleri tedirgin etmekte. sorduğunuz zaman; o zamanın lider devrimcilerine var olan hayranlıklarını çok güzel bir şekilde anlatabilirler.** mitinglerde, yürüyüşlerde "mahir, deniz, ulaş.. kurtuluşa kadar savaş!" yazılı pankartlarla ve posterler ile muntazam güzellikte yürüyüşler gerçekleştirirler.*
lakin gel gelelim, bugünkü sol görüşlü insanların hepsi "devrim" ruhunu taşıyorlar mı? yukardaki kısa tabloya baktığım zaman; bugünkü sol görüşlü çevre o hayranlık duydukları*, o ağızlarından düşürmedikleri "first class" devrimciler ile bugün ne kadar örtüşüyorlar? onlar kadar özgürlükçü, eşitlikçi ya da adaleti çökmüş bugününde adaleti isteyebiliyorlar mı? kendilerine bu gibi soruları sormak yerine, yine bir "özgürlük" düşüncesinin getirisi olan ve kişinin inancı* gereği kılık-kıyafet tarzının sorgulanması, aşağılanması zaman zaman da "hor" görülmesi ne kadar bir "devrimci" duruşudur? bunu da sorgulamak lazım.
hali böyle iken; "bu vatandaş" kendi ülke insanının giyiminden dolayı pek ala "utanç" duyabilir! lakin onu öyle kabul etmediği sürece, onu düşman kabul ettiği sürece "eşitlik" savı ya da "adalet" savı hiçbir mana taşımayacaktır. doğrusunu konuşmak gerekirse duyulacak en büyük "utanç", ulu önder'imizin gösterdiği hedefe; ilim ile, bilim ile, ekonomi ile ulaşamadığımızdan ötürü olmalıdır. onun giyimi idi, bunun siyasi görüşü idi, ötekinin dinsizliği idi... diye diye birbirimizi yemekten dolayı ,atatürk'ten bugüne kadar, bir arpa yol gidemediğimiz gerçeğidir "utanç" duyluması gereken...
evet! inanıyorum ki mustafa kemal'in dediği gibi; bu ülke bir gün "muasır medeniyetler seviyesine" ulaşacaktır... bunu torunlarımdan önce görebilmek umudumdur. o nedenle; kişilerin dinsizliği - dindarlığı, solculuğu - sağcılığı, laikçiliği - anti'laikçiliği bir kenara bırakıp, bundan sonra bu ülke insanları için, yarınlar için, güzel bir ülke için var gücümüzle işe koyulmalıyız tez zamanda. en azından "utanç" duyacak daha absürd başka çeşit nedenler üretmemek için..
siyaset ve modanın müthiş harmanı olarak türban. ne karışırsınız kimin ne giydiğine yok efendim üniversiteye peçeyle giriyormuş ben nereden bileyim sen kimsin o kadar geri zekalıbayan güvenlik görevlin var baksınlar akşama kadar çay içeceğine hayır efendim bunlar bahanedir hadi peçe için bu bahanen var peki türban yada baş örtüsü için ne diyeceksin hayır efendim saçını görmeden tanıyamam mı diyeceksin?
Bunların hepsi suni gündem araçlarıdır insanlar sadece insan olduklarını unutsun yeteri kadar faşizim varken birde türban faşizmi uyduralım götümüzden insanlar iyice bir birine girsin. Evet türbanı yada kişilerin giydiği bikiniyi yargılayan herkes provokatördür.
Kim ne isterse onu giyer sana ne ya örümcek kafalı kendini bilmez sana ne.
başörtüsünün, modernleşme ile "görünür hale geldiğinin" farkında olmayan kategorik insan söylemi. zira başörtü bu topraklarda yüzyıllardır var, adının türban konması da, hayatın sair yerlerinde görünür olması da modernleşmenin neticesidir.
utanç tablosu değildir. zorunlu da değildir ama. ille de takıcam ve resmi dairelere böyle giricem diyorsanız, travestileri de kpss ye alın, resmi dairelere memur yapın. o da inanç meselesi ya, o bakımdan...
bunu utanç olarak belirten birinin, öncelikle insanın üzerindeki örtünün çağdaşlığı ne şekilde etkilediğini açıklaması gerekir. çağdaşlığı etkileyen, insanın orasındaki burasındaki örtüler değil,aşırı uçlarda düşünmenin hediyesi olan at gözlükleri, beyinden dile gelen kelimelere takılamayan süzgeç, kendi gibi düşünmeyenleri çekememek gibi şeylerdir. insanların ülkesine neler kattığı türbana bakılarak anlaşılmıyor.*
saçmalık. laiklikten bahseden bir toplumuz ve bu toplumun laik bir üyesi bu başlığı açıyorsa laikliğinden şüphe edilen iktidar gibi o da kendisinden şüphe etmelidir. herkes kafasına istediği şeyi geçirmekte özgürdür kim ne karısır ki? bagnazlık , gericilik insanın kafasındadır örttüğü şeyde değil. örtünüyor diye niye çağdaş olamasın ki? soyundukça çağdaş mı olunurmuş yav?
asıl utanç tablosu okumak isteyen kızları sırf başındaki örtüden dolayı üniversitelere sokmamaktır. bırakın okusunlar, meslek sahibi, para kazanan insanlar olsunlar. bu sayede geziyorlar, harcıyorlar dünya nimetlerinden faydalanıyorlar akıllarına laiklik ve şeriat kavramları gelmiyor bile.
çoğu zorla değil kendiş rızasıyla kapattığı halde çoğu zorla kapatıyor diyerek bu sorunu aşacağını düşünen dengesizleri görmemize vesile olmuş başlık.
işin acı tarafı bu gibi mahlukların çağdaşlığın kıyafet seçimi ile değil, üniversitelerinin dünya klasmanında ilk 100'e girmesi ile elde edileceğinin hala öğrenilmesidir.
Ama bunlar daha iyi bilir çağdaşlığı, değil mi? Onların gerici avrupa ve amerika çağdaşlığına ihtiyacı yok. onlar kendi kemalist çağdaşlıklarını üretmişlerdi. Bir an önce yetişin amerika ve avrupa'yı irtica sarmış oralarıda kurtarın;
Ayrıca ne kadar enteresan benim etrafımda da aile baskısıyla zorla açılanlar var. Peki belkide sen kapanamamak böyle bir kompleks taşıyorsun. ben kapanamıyorum bari herkes açık olsun. isterseniz askeri üniforma ile gezsin herkes tektip olarak daha mantıklı olur.
yasağı. diye nokta konuması gereken başlıktır.
utanç kaynağı olan türban değil türban yasağıdır. kendi götünden bile korkan bu devrimcilik anlayışınızı daha ne kadar sürdürebileceğinizi zannediyorsunuz. bu millet sizin bu depotluğunuzu sevmedi ve hiçbir zaman da sevmeyecek. kendinizi azınlıklara yamayarak daha ne kadar gündemde kalabileceğinizi de hep beraber göreceğiz.
(bkz: chp'nin tarihi sonuna yaklaşması)
ne özgürlüğü, ne insan hakları. çoğu zorla kapatılıyor, çevremde de var böyle insanlar, oradan biliyorum. ailelerini çiğneyemiyorlar. bu yaşam tarzına zamanla alışıyorlar. sonrasında da fanatikleşiyorlar. bence, açılamamaktan kaynaklanan bir kompleks yaşıyorlar. ben açılamıyorum, bari o kapansın diye.