çıkmak

entry32 galeri0
    26.
  1. go out with kalıbının türkçedeki yansımasıdır. kusura bakmayın. biz türkler böyle şeyler yapmadığımızdan bizde kelimesi bile yok. bizde evermek var, mürüvvet var, allah ın emri peygamberin kavli var.
    0 ...
  2. 27.
  3. 28.
  4. çıkar bir iş. sevmek, yanmak, kara sevdaya tutulmak nedir, çıkmak nedir?

    ''çıkmak, çıkmak dediğin nedir ki gülüm; ben senin için kara sevdaya tutulmuşum''
    0 ...
  5. 29.
  6. tDK sözlüğüne göre 56 ayrı anlamıyla Türkçe`de en fazla farklı anlama sahip olan kelime.
    1 ...
  7. 30.
  8. Cehenneme girince anlam kazanan fiil.
    0 ...
  9. 31.
  10. Türkçede en fazla anlamı bulunan kelimedir.

    56 farklı anlamı vardır.
    6 ...
  11. 32.
  12. tdk'ya göre 56 farklı anlama gelen sözcüktür.

    tüm anlamları aynen şu şekilde tdk'da bulunur:

    1. -den içeriden dışarıya varmak, gitmek:
    "Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - Falih Rıfkı Atay

    2. nesnesiz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek:
    "Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı." - Atatürk

    3. nesnesiz Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak:
    "Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum." - Haldun Taner

    4. -den Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek:
    "Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık." - Yusuf Ziya Ortaç

    5. -den Süresi dolduğunda ayrılmak:
    Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak.

    6. nesnesiz Yapılmak, yürümek:
    Bu dairede işler kolay çıkmaz.

    7. -den Yetişecek ölçüde olmak:
    Bu kumaştan bir palto çıkar mı?

    8. -den Eksilmek:
    Dörtten iki çıkarsa iki kalır.

    9. -den Meydana gelmek:
    "Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır." - Reşat Nuri Güntekin

    10. nesnesiz Sıyrılmak, ayrılmak:
    Bebeğin patiği çıktı.

    11. nesnesiz Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak:
    Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak.

    12. -den Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek:
    "Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra." - Tarık Dursun K.

    13. -i Bir şeyin yukarısına doğru yürümek:
    "Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık." - Refik Halit Karay

    14. nesnesiz, -de Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak:
    Sularda bakteri çıktı.

    15. -e Yetkili birinin makamına iş için gitmek:
    Başkana çıkmak.

    16. -e Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak:
    Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar.

    17. nesnesiz Bir konu yetkililerce karara bağlanmak.

    18. -e Mal olmak:
    Bu ev dört milyara çıktı.

    19. -e Oyunda herhangi bir rolü oynamak:
    "Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı." - Bedri Rahmi Eyüboğlu

    20. -e Bir yere ulaşmak, varmak:
    "Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar." - Memduh Şevket Esendal

    21. -e Karaya ayak basmak:
    "1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım." - Atatürk

    22. nesnesiz Yayılmak, duyulmak:
    "Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu." - Ahmet Hamdi Tanpınar

    23. nesnesiz Olmak, bulunmak, var olmak:
    "Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı." - Osman Cemal Kaygılı

    24. -e Bir iddia ile ortalıkta görünmek:
    "Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın." - Peyami Safa

    25. nesnesiz, -den Yayılmak:
    Lağımdan pis kokular çıkıyor.

    26. -e Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek:
    Güreşte ona çıkacak kimse yok.

    27. -e Bulaşmak:
    Kravatın boyası gömleğe çıktı.

    28. -i Binaya kat eklemek:
    Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu.

    29. -e Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak:
    "Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı?" - Memduh Şevket Esendal

    30. nesnesiz Niteliği sonradan anlaşılmak:
    "Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı." - Reşat Nuri Güntekin

    31. nesnesiz Belirmek, tanınmak:
    "Bir ilçe belediye başkanı hepsinden açıkgöz çıktı." - Muzaffer izgü

    32. nesnesiz Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak:
    Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı.

    33. nesnesiz Yerinden oynamak:
    "Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı." - Reşat Nuri Güntekin

    34. nesnesiz Görünür veya belli bir durumda bulunmak:
    Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış.

    35. nesnesiz Oluşmak, olmak:
    Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak.

    36. nesnesiz Piyasaya sürülmek.

    37. nesnesiz Bitmek, büyümek, sürmek:
    Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı.

    38. nesnesiz Verilmek:
    Maaş çıkmak. Emir çıkmak.

    39. nesnesiz Ay veya mevsim geçmek:
    Mart çıktı. Kış çıktı.

    40. nesnesiz Yeni yetişip satışa sunulmak:
    Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı.

    41. nesnesiz Yükselmek, artmak:
    Fiyatlar çıktı.

    42. nesnesiz Artırmak, fiyatı yükseltmek.

    43. nesnesiz Sesini yükseltmek.

    44. nesnesiz Büyük abdest bozmak.

    45. nesnesiz, -den Giderilmek, yok olmak:
    Leke çıktı.

    46. -den Unutmak:
    O söz benim hatırımdan çıkmadı.

    47. nesnesiz Ay, Güneş görünmek:
    "Hava açılmış, ay çıkmıştı." - Refik Halit Karay
    "Güneş seni ısıtmak için çıkıyordu." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

    48. nesnesiz Yayımlanmak:
    "Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu." - Yusuf Ziya Ortaç

    49. nesnesiz Gelmek:
    "Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakıyla derhâl sezmişti." - Refik Halit Karay

    50. nesnesiz Gerçekleşmek:
    "insanın her gördüğü rüya çıkmaz ya!" - Memduh Şevket Esendal

    51. nesnesiz Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak:
    Arabanın direksiyonu çıkmak.

    52. -den Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek:
    Ev, ev olmaktan çıktı.

    53. -le Flört etmek:
    "Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım." - Attila ilhan

    54. -e Erişmek, görmek:
    "Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım." - Sait Faik Abasıyanık

    55. -den, mecaz Harcamak zorunda kalmak:
    Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım.

    56. -i, argo Vermeye katlanmak:
    Çık bakalım paraları!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük